Neden olduğu hatalardan bunalan Portekizliler bilgisayarların yasaklanmasını talep edecek. Öyle ki halka açık bazı yerlerde (lokantalar, caferler vd.) sadece bilgisayarla değil her türlü elektronik cihazla mekâna giriş yasaklanacak.
Portekiz’in tek sınır komşusu İspanya’da ise durum biraz daha farklı olacak. Örneğin Barcelona’da insanların gündelik angarya işlerini androidler ya da robotlar yapmaya başlayacak. Düşünme becerisini ve zekâsını internet üzerinden aktarmayı başarmış olan insanlar eskiden telepati denilen modele benzer bir şekilde dünyanın öteki ucundaki bir kişiyle anlık olarak iletişim kurabilecek. Ağzını açmadan, eposta yazmadan!
Gelişmekte olan teknolojileri serinkanlılıkla takip eden İtalya ise otonom araçlar sayesinde bireysel otomobil edinme gereğini ortadan kaldıracak. Torino kentinde örneğin otomobil kullanımı bir yerden başka bir yere ulaşmak amacına indirgenecek. Elâlem ışınlama teknolojisi denerken, dronelarla seyahat ederken Torinolular CaaS (Commute as a Service – Hizmet olarak Nakil) modeline odaklanacak. Benzer bir durum Almanya’da da yaşanacak. 4. Sanayi Devrimi diye dünyanın başının etini yiyen Almanya, dünyanın geri kalanından farklı olarak seyahati dronelarla buluta çıkarmak yerine yerin altına indirecek.
Moskova ne hikmetse bilim kurgu filmlerinden çıkmışa dönecek. Ancak ne kadar distopik olacak belli değil? Uçan oteller, dört pervaneli dronelar, çok katmanlı yatay ve dikey otoyollar, havada asılı duran dijital reklamlar, insanlar evde tembellik yaparken onların yerine çalışan avatarlar vs.
Seul’de ortaya çıkacak yapay zekâ tanrının müritlerinde geometrik artışlar olacak. Bu müritler illa ki yaşayan insanlardan da oluşmayacak. Ölmüş insanların kendilerini temsilen geride bıraktıkları dijital replika veya avatarları da bu yeni tanrıların peşinden gidecek. Öte yandan aşağılarda Sydney gibi bir yerlerde başbakan olmak için yola çıkan yapay zekâ belki de hızını alamayarak Londra’daki Windsor Hanedanlığı’nı indirmeyi (dijital) kafasına koyacak; Digito Hanedanlığı’nı kurmak üzere!
Bunlar mümkün mü? Kaspersky siber güvenlik şirketinin açmış olduğu futurist web sitesine göre evet. Sitenin adı: 2050. earth! 2030, 2040 ya da 2050 yılında dünyanın nasıl olacağı ile tahminler sitede sunuluyor. Siz de yaşadığınız şehir ya da ülke ile ilgili tahminlerinizi buraya yazabilirsiniz.
Peki İstanbul ile ilgili yazılmış olan tahminlerde neler var diye merak ediyorsanız, şu an fazla merak etmeyin. Çünkü bir şey yok! Peki nasıl bir şehir istiyoruz? Beton-yeşil oranının giderek yeşilden yana artmaya devam ettiği, tarihi yarımadanın topyekun boşaltılarak gelmiş geçmiş tüm uygarlıkların kalıntılarını ortaya çıkarmak ve bölgeyi dünyanın en büyük açıkhava müzesi haline getirmek üzere yüzyılın arkeolojik kazılarının yapılmakta olduğu, şehrin her noktasında yüksek hızlı bedava internet erişiminin sunulduğu, yapay zekâ konusunda geliştirdiği yazılımlarla tüm dünyaya kafa tutan genç yeteneklerin popüler mekanı, avatarlar şehri İstanbul! Neden olmasın? Beyinleri örümcek ağı kaplamış olanlar kendi ülkülerine ulaşmak için yılmadan hayal kurup, usanmadan onları gerçekleştirmek üzere çırpınıp dururlarken, sen (ben, biz) neden enseyi karartalım. Sağa sola bakınmakla yetinelim: “Belki Atatürk’ün avatarı gelmiştir! Bizi bir daha kurtarır!”
Tanol Türkoğlu / [email protected]
Bu yazı HBT'nin 185. sayısında yayınlanmıştır.