Dijital akış

Tanol Türkoğlu
Dijital akış

21. yüzyılın öne çıkan dini, politik, felsefi veya dijital kanaat önderleri ayırıcı değil, birleştirici söylemi ve bununla paralellik arz eden eylemi benimseyip, icra edenler içinden çıkacak.

Soru şu: Problem hep vardı da biz mi bilemiyorduk, yoksa son dönemde mi bu denli arttı? Hangi problem mi? Bazı örnekler: Kadına şiddet, çocuğa cinsel taciz, köy/kasaba/varoş hayatındaki gizli yozlaşmışlık, vb.

Üretim-tüketim hacmini en üst seviyeye çıkarma sevdasındaki emperyalist anlayış (moda tabiriyle globalleşme) paranın, malların ve çalışacak insan gücünün ülke sınırlarından kolayca geçmesinin altyapısını kurmak üzere on yıllardır çalışıyor.


Fiziksel dünyada karşılaştığı zorlukları çözmek için bulmuş olduğu son çözüm sanal dünya. Bunun altyapısı da internet. Bu altyapıyı Afrika'daki son küçük kasabaya da götürme niyetinde olan globalleşme mentalitesi iki temel sorun ile karşı karşıya.

Birincisi açmış olduğu bu yoldan, şimdiye dek kapalı kalmış toplum veya toplulukların (sosyo-kültürel manada) da geçmesi ve kendilerini (kendi anladıkları şekilde) ifade etmeye başlamaları(nın açtığı nefret söylemi/eylemi).

İkincisi ise dijital dünyanın içine doğan yeni kuşakların hayatı farklı bir perspektiften değerlendiriyor olması.

Şiddetin dışa vurumu

Birinci sorun, gelecek çeyrek yüzyılda dünyanın yoğun bir muhafazakarlaşma, faşistleşme sürecine girmesine neden olacak. Bundan kaçış yok. Kıyıda köşede sıkışıp kalmış tüm o negatif enerjinin de “büyük toplam”ın içinde yerini alması gerek. İlk zamanlar bu negatif karışım büyük toplamı olumsuz yönde etkileyecek, ancak uzun vadede toplamın büyüklüğü galip gelecek. Her kaotik süreç düzenin hüküm sürdüğü platoda son bulur.

Bir başka deyişle kadına şiddet de, çocuğu istismar da hep vardı ama kapalı kutunun içinde kalıyor, dışarı çıkamıyordu. Bugün artık çıkıyor; dijital akışın önü kesilemiyor!

İkinci sorunun başrol oyuncuları olan dijital yerli kuşaklar (bugün itibariyle Y Kuşağı, Z Kuşağı diye bilinen ve Türkiye için 1990 sonrası doğumlular) sanayi devriminin hayatta kalan temsilcileri ile adı konmamış bir kavga halinde.

Öte yandan bu kavga dijital yerlilerin kendi geleceği ile ilgili olan ve birinci sorunun doğal neticesini oluşturan konuya odaklanmalarını engelliyor. Oysa dijital akışa kendini kaptırıp, hiç bilmediği dünyalarda kendini bulanları orada dijital altyapısı sağlam dijital yerliler karşılasa, onlara dijital oryantasyon eğitimi verebilse, bu muhafazakarlaşma veya faşistleşme süreci daha az acıyla atlatılabilir.

Dert kaynağı iki kuşak

20. yüzyılın kaderini tayin etmiş olan ve II. Dünya Savaşı sonrası gelen iki kuşak (baby-boom yani 68 Kuşağı ile onun kahyalığını yapan “kayıp” X Kuşağı) yaratmış oldukları paradigmayı koruyacağım diye tüm dünyanın başına büyük bir dert olmuş durumda. Ne yazık ki İslam dinini “anti-tez” olarak ortaya atarak bu kök problemin gizli kalmasını sağlayamayacaklar.

20. yüzyılın öne çıkan dini, politik, felsefi veya dijital kanaat önderleri ayırıcı değil, birleştirici söylemi ve bununla paralellik arz eden eylemi benimseyip, icra edenler içinden çıkacak. Ötekilerini kimse takip etmeyecek!

“Benden sonra tufan” diyen ve sadece kendi çıkarını düşünen, kendine o yönde emirler yağdıran nefsin bilmesi gereken basit bir gerçek var: Sen hiç yoksun ki! Bu denli ortalığı ayağa kaldırmakla değil kalıcı olmak var bile olamayacaksın.

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Tanol Türkoglu