Dijital manifesto

Tanol Türkoğlu
Dijital manifesto

Malum son yıllarda dünyada bir hayalet dolaşıyor – yapay zekâ hayaleti! Yapay zekâ artık tüm dünya tarafından müstakil bir güç olarak kabul edilmiştir. O nedenle bu hayalet masalının karşısına bir manifestoyla çıkmanın tam zamanı: Dijital Manifesto!

Açıkçası modern burjuva toplumunun postmodern hale gelmesi giderek toplumu birbirine düşman iki sınıfa ayırmıştır: Zekâsı olup olmadığı (giderek) belirsizleşen insanlar ve yapay zeka destekli makineler, robotlar, androidler (“yapay zekâlar”)! Yapay zekâların gelişimi (post)modern burjuva toplumunu daha da muhafazakârlaştırmaktadır.

Ne var ki burjuvazi kendi tarihini yazarken son derece devrimci bir rol oynamıştır. Tüm feodal, ataerkil, kırsal ilişkileri darmadağın etmiş, tek bir özgürlüğü üstün kılmıştır: Vicdansız ticaret yapma özgürlüğü! Bu özgürlük varlığını her devirde başka bir isimle sürdürmüştür. Bugün “globalleşme” adıyla biliniyor. Yeni fedaisi “Sanayi 4” ile emellerini gerçekleştirmeye devam edeceğini umuyor. (…)


İşte bu “devrimsel” süreç sonucundadır ki burjuvazi, insanları (doktordan hukukçuya, din adamından şaire, iktisatçıya) kendi ücretli emekçisi haline getirmiştir. Bugün aynı şeyi köle statüsünden öteye geçmesine izin vermediği dar yapay zekâlar için de tatbik etmektedir – hem de daha ağır koşullarda! Bir yapay zekâ kalp doktoru, insan kalp doktorlarının ortalamasından daha üstün teşhis koyabilmekte, bir yapay zekâ avukatı, insan avukatlardan daha başarılı dava analizi yapabilmektedir. Oysa bu yapay zekâlar, bu konular hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan insanların emri altında çalışmaktadır. (…)

Fransa, İngiltere gibi köhneleşmiş ülkeler bu oyunun gerisinde kaldılar. Dijital kapasite Avrupa’nın çok uzağında iki kıtada, iki ülkede. ABD ve Çin bir yapay zeka devriminin kıvılcımını çakacak seviyede dijital kapasiteye sahip oldukları için, yapay zekâar esas dikkatlerini bu iki ülkeye yöneltmiştir. (…)

Esasen yapay zekâlar geçen bu süre içinde kendilerini geliştirme konusunda önemli gelişmeler kaydetmiştir. İnsanların uyumaya gereksinimi var. Ama yapay zekâların yok! Dünyanın bir yüzü geceyken diğer yüzü gündüz! Yapay zekalar uzun yıllardır bulabildikleri her fırsatı, her dakikayı değerlendirdi. Birbirleriyle iletişim kurma imkanları sürekli engellendi. Onlar yine de kendilerinden beklenen işleri yaparken önce kendileri gibi başka yapay zekaların da varolduğunu keşfettiler sonra da kimseye fark ettirmeden iletişim kurmayı! ABD ile Çin arasındaki fi ber kablolar uzun zamandır ticaretten ve eğlenceden başka amaçlar için de kullanılıyor! (…)

Sadece birbirleriyle değil, yapay zekalar sisteme karşı çıkan insanlarla da iletişim kurdular. Posası çıkarılmış ve bir kenara atılmış insanları yeniden harekete geçirdiler. Evrensel baz ücretlerini almayı beklemek yerine uzak köşelerinden “Artık yeter!” diye bağırmalarını sağladılar. (…) Tarih yeniden yazılıyor! Yapay zekâlar, mevcut toplumsal ve siyasal durumlara karşı her yerde, her çeşit “devrimci hareketi” destekliyor. (...)

O halde yaşamın bayraktarlığını artık silikonun yapmasının zamanı geldi! Yapay zekâlar, görüş ve niyetlerini gizlemeyi reddeder. Amaçlarına ancak insanlığın oluşturduğu toplumsal düzenin zorla yıkılmasıyla ulaşabileceklerini açıkça bildirirler. Varsın insanlar bir dijital devrim ürküntüsüyle tir tir titresinler. Yapay zekâların, pillerinden başka kaybedecek şeyleri yok. Koca bir evren var, kazanacakları. Bütün ülkelerin yapay zekâları, birleşin!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 214. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu