Dijital zombi (misin?)

Tanol Türkoğlu
Dijital zombi (misin?)

Şimdi de salgın ile ilgili terminolojiyi öğreniyoruz. Bir müsibet kontrolden çıkmışsa adı epidemi, çok geniş bir alanı (tüm dünyayı) etkiliyorsa pandemi. Bunlara bir de dijital kardeş geldi: İngilizcesi Infodemic. Türkçe’ye belki de şöyle çevrilebilir: Bilgidemi! Şu mantık burada da geçerli. Tüm dünyayı etkisi altına alan şey yararlıysa yeryüzü kültürü ona “moda” diyor, “popüler” diyor, zararlıysa “salgın”. Bilginin de zararlısı dünyanın ucundaki restauranta kadar ışık hızında ulaşıyorsa, ona da “infodemic” deniyor. Dezenformasyonun, yalan-yanlış bilginin kulaktan kulağa, eposta kutusundan eposta kutusuna, Youtube’dan Twitter’a, gazetelerden televizyon kanallarına, her mecrada yayılması.

Esasen bilgi salgınının hızla yayılmasını sağlayan bir kaç unsurdan bahsedilebilir. Bunların başında içgüdüsel duyguların-inançların “sorgulayıcı akıl”ı bastırması geliyorsa, onu sebep-sonuç ilişkisinin oldukça basite indirgenmiş olması izliyor. “Kovid-19 salgınını Bill Gates çıkardı” dezenformasyonu buna bir örnek. Oldukça basit. Tümdengelimci bir yaklaşımla onu destekleyici ögeler üretmek de mümkün. Bill Gates neden böyle bir pandemi çıkarmak istesin? Cevap basit. Dünya elitleri, nüfusun azalmasını istiyor ve Gates de onları temsilen bu salgını çıkarıyor.

Bir başka örnek insanların vücuduna çip yerleştirmek ile ilgili. ID2020 bu çerçevede en çok sözü edilen oluşum. Acaba buna inanan kaç kişi şu an aynı sebepten dolayı nüfus kağıdı, sürücü ehliyeti ya da pasaport sahibi olmaktan kaçınıyor? Cevap belli; hiçbiri. Oysa Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar düzenli bir “kimlik kartı” sistemi/kullanımı olan ülke yoktu dünyada. Ne alaka mı? Yüz sene öncesinin dünyası için de kimlik kartları insanları izlemek üzere icat edilmiş şeylerdi. O devrin komplo teorisyenlerine göre! Oysa bugün özellikle belli bazı ülkelerin kimlik kartına, pasaportuna sahip olabilmek için sıra bekleyen, milyonlarca lira ödeyen insanlar var!


En az bir milyar insan; herhangi bir kimlik kartına sahip olmadan yaşıyor bugün dünyada. Resmi açıdan bakıldığında, bırakın herhangi bir kamu hizmeti (eğitim, sağlık) almak, bir insan olduğunu, var olduğunu bile ispat etmekten yoksun. Peki bu insanların ücretsiz sağlık hizmeti alabilmeleri için geliştirilecek, güvenli teknolojilerle desteklenen bir kimlik tanıma sistemi olsa, buna kim hayır der? Buna hayır diyenler, dünya nüfusunun azalmasını asıl isteyenler konumuna düşmez mi?

Kovid-19 pandemisi ile birlikte bilgidemiye en büyük katkı aşı karşıtlarından geldi. Şöyle bir fantastik senaryo var: Bu salgına karşı bir aşı üretilecek. Ancak o aşının içinde bireyi uzaktan takip edebilen, hatta düşüncelerini bile okuyabilen dijital malzeme olacak. Salgından korunacağız belki ama ne pahasına? Bireysel özgürlüğümüzden, mahremiyetimizden ödün vererek. Bu tür senaryolar o denli basit ve renkli olabiliyor ki insan ne bunun kaynağını arıyor ne de öne sürülen sebeplerin doğruluğunu merak ediyor. Örneğin bu tür videoları çıkaranların başında aşı karşıtı aşırı sağcı grupların olduğunu çok az kişi biliyor. Böyle bir teknolojinin mümkün olup olmadığını sorgulayan da yok. Bu tür komplo teorilerini doğru bulanlar belki de farkında olmadan savundukları düşüncenin tam tersinin uzaktan kumanda edilen anonim destekçileri haline geliyor. İnsan görünümlü bir tür dijital zombi.

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 219. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu