Gates’i nasıl bilirsiniz?

Tanol Türkoğlu
Gates’i nasıl bilirsiniz?

Bill Gates’in kim olduğunu anımsayanlar giderek azalıyor. Microsoft’un kurucusu, dünyanın en zengin kişisi. Bugünün dijital dünyasında Mark Zuckerberg’in işgal ettiği koltukta yirmi-otuz yıl önce Gates oturuyordu (Steve Jobs değil!) Netflix’teki üç bölümlük mini dizi Gates’in son onbeş yıl içinde, kurmuş olduğu vakıf aracılığıyla, neler yaptığına odaklanmış. Gates temelde üç konu üzerinde çalışmış: İnsan dışkısını yakıta çevirmek, çocuk felcini dünya üzerinden silmek, yeni bir nükleer santral modelini hayata geçirmek.

Gates’i en üzen şey annesinin ölümü. En korktuğu şey, bir gün beyninin işleyişinin durması. Ölmek yerine kullanılmış lirik bir yakıştırma. Hemen şu dakika ölse yapmadığı için pişmanlık duyacağı şey eşine teşekkür edememiş olmak (Bu vesileyle etmiş mi, bilmiyoruz). Bunu söylerken çenesinin nasıl titrediği, ağlamamak için kendisini nasıl zor tuttuğu görmeye değer!

Peki bu sözü geçen üç cephede kazanımları olmuş mu? Dakar’da insan dışkısını içilebilir suya dönüştüren bir santralın hayata geçirilmesini sağlamış. Bu dönüşümü sağlarken aynı zamanda insan dışkısı yakıt olarak da kullanıyor. Elektrik ya da başka bir yakıt türüne gereksinim duymuyor.


Çocuk felci konusunda Nijerya’da neredeyse sıfırı yakalıyormuş. Ancak nedense tam da sona gelinmişken hapishanelere baskın yapılıp aşırı dinci Boka Haram mensuplarının kaçmasının sağlanması üzerine süreç sekteye uğramış. Çocuk felci yeniden yükselişte.

Bugün dünya üzerinde çalışan nükleer santrallerinin en gelişmişlerinin 1960larda tasarlanan, 70lerde devreye giren ABD’deki santrallar olduğunu biliyor muydunuz? Peki bunlar dahil hiçbirinin tasarımında bilgisayar kullanılmamış olduğunu? Tüm teknik analizlerin kağıt kalemle yapılmış olduğunu? Gates oturup bu konuda özel bir tasarımı olan kişileri bulmuş, bir araya getirmiş. Tasarım sürecinde gerekli olan yüksek veri analizi simülasyonlarını yapabilsin diye bir süperbilgisayar şirketine yatırım yapmış. Tüm bu analizler sonucunda herhangi bir felaket durumunda bile çevresine zarar vermeyecek yapıda bir nükleer santralin tasarlanmasını sağlamış. Sonra Çin’e gitmiş!

Çinlileri işe neden dahil etmek istediği basit. Çünkü Çin gelecek yıllarda düzinelerce nükleer santral kurmak istiyor. Çinlilerle beş yıl süren müzakerelerin sonucunda anlaşmaya varmış. Her şey tamam dedikleri noktada ne mi olmuş? Masal bu ya, sarı saçlı ABD Başkanı Trump, Çin’e ambargo koyduğunu açıklamış. Proje bir anda askıya alınmış. Bu arada şu detayı da eklemeden olmaz. Bugün çalışan nükleer santrallar plüton gereksinimi duymakta. Yakıt olarak aldıklar plütonun ancak yüzde onunu kullanmakta ve kalan yüzde doksan nükleer atık olarak çöpe gitmekte. ABD bu çöp atığını Kentucky yakınlarında bir yerde depolamış durumda. On yıllardır. Gates’in tasarladığı santral bu atık plütonu yakıt olarak kullanacak şekilde tasarlanmış. Kentucky’de tankların içinde duran o nükleer atık, örneğin, ABD’nin gelecek 125 yıllık enerji gereksinimini karşılayacak büyüklükte. Eğer Gates’in tasarladığı santrallarda kullanılırsa. Peki acaba böyle bir düzen kimlerin işine gelmez? Trump acaba neden tam da o sırada Çin’e ambargo uygular? Sihirbaz bize bir yeri gösteriyor ama belli ki numara o gösterdiği yerde değil, başka yerde. Çoktan olup-bitmiş!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 186. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu