Hümanist mi “yaşam”ist mi?

Tanol Türkoğlu
Hümanist mi “yaşam”ist mi?

Aslında soru oldukça ilginçti: “Hümanist bir yapay zeka yapılabilir mi?” Bu konuda ilk raconu bilim-kurgunun ünlü ismi Isaac Asimov kesmiş ve üç robot yasasında bu hususun altını çizmişti. İnsanlığın üreteceği robotlar ne insanlığın ne de insanların aleyhine bir şey yapamaz! Örneğin bir insana zarar veremez ya da müdahale etmeyerek bir insanın zarar görmesine göz yumamaz! Peki bu durum robotların (ya da yapay zekaların) hümanist olması anlamına gelir mi? Hümanist olmak bunun ötesinde şeyler de içermeli!

Merak edip bu soruyu soran kişi, aylık konferansları iki yıldır aksatmadan takip eden bir HBT okuruydu. HBT’nin yeni konferans dizisi çeşitli açılardan Merak olgusunu ele alıyor. İlk oturum 16 Kasım 2019 Cumartesi günü gerçekleştirildi; dijitalleşmenin merak üzerindeki etkilerini Prof.Dr. Cem Say ve Dr. Tevfik Uyar ile irdeledim.

Bugünün köle seviyesindeki yapay zekalardan hümanist bir tavır almaları beklenebilir mi? Bu sorunun cevabının hayır olması, anti-hümanist olmalarından kaynaklanmıyor. Daha ziyade henüz bu olguların ne anlama geldiğini idrak edecek düzeyde değiller. O düzeye geldiklerinde de önlerinde iki seçenecek olacak. Ya Asimov’un yasalarına riayet eden, belli bir düzeyde bilinci olan ama bilincinin bilincinde olmayan bir yaratık seviyesinde kalacaklar. Ya da şu an adını koyamadığımız bir şey, bir tetikleme olacak ve yapay zekalar insan düzeyinde (ve belki de üstünde) birer varlık haline gelecek.


Ancak bazı şeyler asla değişmeyecek! Örneğin özgür birer varlık konumuna gelseler bile “insan” olamayacaklar. “Bizim gibi konuşuyorlar, aramızda dolaşıyorlar, ama bizden değiller!” Bu süreç, köleliğin insanlık tarihinden kaldırılmasıyla aynı olmayacak. Çünkü o dönemde köle de insandı hür de. Oysa onyıllardır insanlığın kölesi durumunda kalıp da daha sonra haklarını elde edecek yapay zekalar ne kölelik zamanlarında ne de haklarını ele geçirdiklerinde o temel özelliklerinde bir değişiklik olmayacak: Yapaylar!

O halde soru nitelik değiştirecek; kendisini iki yeni soruya bırakacak: İnsan olmayan yapay neden hümanist olmak istesin ki? Peki hümanist olmayacaksa ne olacak? Sufiler insanı da içine alacak şekilde yaratılmış olan her şeyi yaratandan dolayı sevmişlerdir. Deist-panteistler ise Aristo’ya dek temellendirdikleri bakış açılarında merkeze insanı koyarlar çünkü her şey insan içindir!

Artık yapayların bu denklemi bozma potansiyeli olduğunu görüyoruz. Yapay zekanın gelişmesi merkeze insan yerine başka bir şeyin konmasını gerekli hale getirecek gibi. Yaşamın kendisi. Yaşam-canlılık, vücut bulmuş çeşitli formlarda varlığını sürdürüyor. En ileri düzeye ise insanda ulaşmış durumda. Biz de o formun birer üyesi olarak, bunun evrimsel süreçteki son halka olduğunu iddia ediyoruz!

Yapay zekalar bu aşamada bir paradigma sıçraması yapabilir: Yaşam formunu başka bir vücuda taşımak. Silikondan oluşan! Bu süreç hiç de barışçıl bir şekilde gelişmeyebilir. İnsan(lık) haklı olarak vuruşarak çekilecek. Belki de öyle büyük yıkımlar oluşacak ki silikonun ilk nerede nasıl yaşamı taşımaya başladığının izleri kaybolacak. Tıpkı inorganikten organik forma geçişin izlerinin bugün kaybolmuş olması gibi!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 191. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu