Makinenin kapitalist ruhu

Tanol Türkoğlu
Makinenin kapitalist ruhu

Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan yeni toplum (sanayi toplumu, modern toplum) ortalama bireyin hayatını nasıl etkiledi? Makro düzeyde bakıldığında belki de sorunun cevabı nettir. İnsanlar gücü elinde tutanın tebaası olmaktan kişisel hakları olan birer birey haline geldi. Ancak bu çözüm yeni sorunları da beraberinde getirdi. Kapitalizmin bu denli eleştirilmesinin gerisinde belki de ortaya çıkardığı ve bir türlü çözemediği bu sorunlar vardır.

İki yüz elli senesi analiz edildiğinde kapitalizmin bireyi geriye doğru evrimleştirmeye çalıştığından bahsedilebilir. Şöyle ki: Kapitalist model, üretim süreçlerini standardize etmek ister ki sekteye uğraması asgariye insin. “Makine”nin kapitalist ruhudur bu. Tasarlandığı üzere çalışan bir makinenin aynı etkiye hep aynı tepkiyi vermesi beklenir. Sadece mekanik modelde değil dijital modelde de mantık aynıdır. Bilgisayarlar da bu manada birer makinedir.

Ancak iş makine ile bitmez. Bundan sonraki aşama süreçler ve insanlardır. Sanayi toplumu bugün kurumsallaşma adı altında süreçlere de o kapitalist ruhtan üflemeyi becermiştir. Zaman modern insan için o denli önemlidir ki bu ruh sadece kapitalist üretim süreçleriyle sınırlı kalmamış, günlük yaşamının her anına sirayet etmiştir. 8.30 vapuru 8.30’da kalkmalıdır.


Ancak kapitalizmin bir türlü ulaşamadığı nihai hedef: Bireyin standardize edilmesi! Elbette bu alanda ilk dönemlere göre kayda değer bir gelişme katedilmiştir ancak insan hala deterministik bir makine olmanın uzağındadır. Ne yapacağı belli olmaz! Bir gün iyi çalışır, bir gün kötü. Bir gün sağlığı yerindedir, bir gün hasta. Kafası atar işten ayrılır, canı sıkılır dersine çalışmaz. Sanayi toplumu o nedenle “Endüstri 4” diye lanse ettiği günümüzün üretim ve hizmet süreçlerinde insandan kurtulmanın yollarını arıyor. Onu robotlarla, robotumsularla, yapay zeka ile değiştirmeyi arzuluyor.

Ağzı-var-dili-yok cinsinden bir makine olsaydı insan ne kaybederdi ki? Bunun geriye doğru evrimle ne ilgisi var? Doğayı referans alarak irdelenebilir bu sorular. Doğada adeta robotik bir düzen var. İnsan dışındaki öteki tüm canlıların “bilinçsizce” yaptıkları devinim tek bir şeye odaklı görünüyor. Canlılığın devam etmesini sağlamak. Bunun için asgari şartlar nedir? Canlı kalmak ve üremek. Canlı kalmak için de yemek, içmek. Yemek içmek için de çalışıp çabalamak (besin aramak, toplamak, avlamak vb).

Kapitalizm bugüne dek insanı aslında böyle bir yaşam modeline dönüştürmeye çalıştı. Çalışırsan yemek, içmek ve üremek için gerekli olan şeyleri edinme imkanın olur. Daha çok çalışırsan, bunların daha iyileri olur. Çok daha fazla çalışırsan, çok daha iyileri. Ancak bireyin bu sözleşmeye tam riayet ettiği söylenemez. İnsan bu süreçte insani olmayan bir şeyin olduğunu sezgisel de olsa fark ediyor. O nedenle bir türlü o makine ruhunu içine çekmek istemiyor.

İşin ilginci bu mekanizmanın kontrol kulesini yönetenler, bugün hala o makineleştiremedikleri bireyle aynı mutlak sonu paylaşmaya devam etmekte. Bir türlü ölümsüzlüğü bulamadılar. İşte bu nedenledir ki kripto ekonomi ile blok zinciri ile yapay zeka ile gelen dalga sanayi devrimini yeni bir evreye geçirmek yerine; müstakil bir devrimin tetikleyicileri olabilir: DİJİTAL DEVRİM !

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 166. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu