On yıl önce!

Tanol Türkoğlu Y
On yıl önce!

Instagram’da her gün yeni bir akım çıkıyor. Eğer daha yenisi çıkmadıysa şu sıralarda on yıl önceki resimleri paylaşmak moda (#10yearchallenge). Kişi on sene önceki haliyle şimdiki halinin resimlerini yanyana paylaşıyor. Instagram istatistiklerine göre şimdiye dek 4 milyonun üstünde paylaşım olmuş bu isimle (hashtag).

Bu akımla ne tür nahoş şeyler yapılabileceği de gündeme geldi elbette. Örneğin yüz tanıma amacıyla geliştirilmiş olan makine öğrenme temelli yapay zekâ yazılımlarına kolaylık sağlamak. Bir kişinin on yıl ara ile iki fotoğrafını (yüz bilgisini) öğrenmiş olan yazılımların önlerine rastgele gelecek bir suratın kime ait olabileceğini tespit etme süreci daha kolaylaşabilir.

Temel soru şu: Bu akım bu tür bir amaca hizmet etmek üzere mi çıkarıldı? Yoksa hazır böyle bir akım çıkmışken paylaşımların bu amaca hizmet edebileceği de mi “keşfedildi”? Sonuç itibariyle bir şey fark etmeyebilir. Ancak çıkış süreci bireyin hayata bakış açısını yeniden değerlendirmesine neden olabilir. Birinci senaryoyu doğru kabul edenlere göre dünyayı perde arkasında yöneten birileri vardır ve onlar ne derlerse dünya ona göre şekillenir. Geriye kalanlar ne yapmaya çalışırsa çalışsın. İkinci senaryoyu doğru kabul edenler ise önlerine gelen durumdan en iyi şekilde istifade etmenin yolunu bulmanın daha karlı olduğuna inanır ve buna göre fırsat kollar, harekete geçer.


Bu sistem üzerinden yapay zekâ yazılımlarına katkı sürecini baltalamak da mümkün öte yandan. Tabii böyle bir katkı söz konusuysa. Nasıl mı? Birbiri ile ilgisi olmayan iki fotoğraf yanyana getirilir ve #10yearchallenge etiketiyle paylaşılır. Hadi bakalım o yapay zeka çıksın şimdi işin içinden! Internet madem post-truth denilen doğru-ötesi bir dünya oldu akımın bu türden kötü kullanımını da kullanıcılar elbirliği ile gerçekleştirecekleri bu tür bir post-truth yaklaşımla alt edebilir.

Tablo aslında ilginç: Global internet kullanıcısı ya on yıl önceki resmini bulup, onu şimdiki resmiyle yanyana getirerek yeni bir görüntü oluşturmaya ya da bunun ne tür nahoş amaçlar için kullanılacağına dair ahkam kesmeye zaman ayırıyor da çok daha kolay ve kısa sürecek ve olası nahoş kullanımı haklayacak bir şeyi yapmaya (iki ilgisiz resmi yanyana getirip, paylaşmaya) vakit ayırmıyor. Oysa internet herkesin. Herkes iyisiyle kötüsüyle bir akım başlatabilir; sesini duyurabilir. Eskinin tek yönlü ana-akım medyası değil ki burası!

(Not: Sahi on yıl önce Şubat 2009’da ne yazmışım diye arşivime baktım. ABD ve İngiltere’deki eskinin dev müzik dükkanlarının birer birer ortadan kalkmasına yönelik bir makale buldum. Yazıda bu tür fiziksel müzik dükkanlarının ayakta kalması için olası bir öneri de vardı. Fiziksel mekânda dijital ürün satmak! Müzikseverlere fiziksel mekânın ambiansını sunabilmek için. Geçtiğimiz günlerde o devasa müzik dükkanlarıyla ünlü bir Avrupa başkentindeydim ve heyhat henüz kimse böyle bir maceraya atılmamıştı. 2019 yılında fiziksel ürün dijital ortamdan satılabiliyor ama dijital ürün henüz fiziksel ortamda satılmıyor. Onun yeri hâlâ dijital ortam!)

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 150. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu