Robotlara oy hakkı!

Tanol Türkoğlu
Robotlara oy hakkı!

İnsanların yeni insan üretmekten başka bir işi kalmayınca sosyal demokrat politikacılar iktidara gelmek için onların yerini alacak robotlara, robotumsulara mı bel bağlayacak?

Son kırk yıldır bilişim teknolojileri kapitalizmi sırtında taşıyor. Kapitalizm, (daha şık ifadeyle) “sanayi toplumu”, bugünlerde dördüncü devrimsel evresinde. Bu evreler mekanik, elektrik, elektronik ve dijital. Teknoloji sürekli değişiyor ama kapitalizm kontrolü bırakmıyor.

Elektronik evre 70lerin sonu 80lerin başında Kaliforniya’da icat edilen kişisel bilgisayarlar ile başladı. Ancak bu andan itibaren sanayi toplumu içinde de bir yabancılaşma çatlağı oluştu. Çünkü bu evrenin mucitleri sanayi toplumunun, vahşi kapitalizmin tipik temsilcileri değildi. Temsilciler Kaliforniya’daki parlak ışığı görünce bu hippilerin çevresinde toplandılar. Pek çoğunun ruhunu satın alıp elektronik devrimin kontrolünü ele geçirdiler. Onu kapitalizmin bir evresi haline indirgediler.


Son yıllarda dünyada hissedilmekte olan ekonomik krizin temeli aslında üçüncü evrenin arifesine dayanmakta. Kapitalist düzen 70'lerin teknolojisi olan elektrikli sanayi devriminden yeterince gelir elde edebiliyor olsaydı, bilgisayar denilen o zamazingo büyük bir olasılıkla Kaliforniya’dan dışarıya çıkamayacaktı.

Elektronikleşme son yıllarda yerini dijitalleşmeye bırakıyor. Aslında bu teknik olarak yanlış bir tanımlama. Ancak “dijital” denildiğinde yaygın olarak algılanan şey “elektronik”ten çok farklı. Diyelim ki masanızda duran bilgisayardan bankacılık işlemi yapıyorsanız bunun adı elektronik, akıllı telefon veya tabletinizle yapıyorsanız adı dijital oluyor. Duvara asılı televizyon elektronik, içilen sıvıyı algılayan ve kaydını tutan bardak dijital.

4. Sanayi Devrimi denilen isimlendirme de “dijital"liği işaret ederken bunu robotlar ve robotumsular için kullanıyor. Yani insan müdahalesi olmadan internete erişebilecek ve yapması gereken şeyleri yapabilecek nesneleri.

Robot kelimesi belki de çok erken icat edilmiş. Özellikle de işaret ettiği teknolojinin düzeyine bakınca. Bilim kurgu için robot “hayali elektronik insan” ise bilim ve teknoloji şu an ancak tek hücrelilerden çok hücreli canlılara geçiş yapabilmiş durumda denilebilir. Biraz da ondan olacak kendi kendine internete bağlanabilme özelliğine sahip bu cihazlara “robot” ve “robotumsu” denmekten özellikle kaçınılıyor; “nesnelerin interneti” teknik ismi kullanılmaya devam ediyor.

Bu robotumsular nihayet vahşi kapitalizmin uzun yıllardır hayalini kurduğuna inanılan şeyi gerçekleştirme potansiyeline sahip. İnsanın iş gücü dünyasından çıkarılması. En azından sadece kol gücünü gerektiren, akıl gücüne gereksinim duyulmayan iş kollarında. Kur bu robotumsuları çalışsın. Hem bunların görüntüsünün insana benzemesine de gerek yok. Zaten bu gereklilik nereden çıktı ki? Sabahın köründe çöp toplayanların insana benzeyip benzememesi ne kadar önemli? Asıl olan çöp torbalarının kamyona yüklenmesi değil mi? Merak etmeyin; şu an tüyleri diken diken eden bu dönüşüme, bu yabancılaşmaya zamanı geldiğinde büyük çoğunluk ses etmeyecek. Sadece şu soruyu soracaklar: (Bugüne kadar bu işler yapan olarak) Ben ne olacağım? Politikacılar da boş durmayacak. Onlara yapması çok kolay bir iş bulacaklar. Kendilerine oy verecek yeni insanlar yaratmak. Sen evinde otur; dört, altı veya sekiz çocuk yap. Gerisine karışma.

Peki o zaman solcu, sosyal demokrat politikacılar insandan ümidi kesip bu robotlar ve robotumsulara mı bel bağlayacak? Belki bunlar bizim ne dediğimizi anlar diye... Olabilir. Çünkü bu robotların sorunsuz çalışması için mantık kurallarına uymaları gerekiyor. Bu durumda robotlara oy hakkı verilmemeli. Ne olur, ne olmaz!

Tanol Türkoğlu / [email protected]


Tanol Türkoglu