“Rastgele seçtim” – Gerçekten öyle mi?

Tevfik Uyar
“Rastgele seçtim” – Gerçekten öyle mi?

Özgür irade, felsefenin en çetrefilli alanlarından biridir. Özgür bir irademiz var (ve irademiz beden denen makineyi idare eden bir ruh mu?) Yoksa neye nasıl karar vereceğimizi belirleyen başka bir içsel -beyin değil de bedenden gelen- ya da dışsal bir etken mi var?

Bu çetrefilli alanın tartışmasına bu kadar kısa bir yazıda girişmeyeceğim elbette, lakin özgür irade olsun ya da olmasın, bazı kararlarımızın nedenlerini bilmediğimiz kesindir. Bu kararların hiç ummadığımız dışsal faktörlerden etkilendiği de...

Söz gelimi İngiltere'de yapılan bir deneyde görevlisi bulunmayan, insanların fiyat listesindeki bedeli oradaki para kutusuna attıkları bir tür serbest kantinde, kutunun olduğu yere bir hafta çiçek resmi, bir hafta bir çift göz resmi konulmuş. Göz resmi konulduğu zamanlarda atılan para miktarı çiçek resmi zamanlarındakinin tam 2.76 katı olmuş! Çay müdavimleri orada bir çift göz olup olmadığının farkına varmasa bile (ref).


Zihnimizdeki bulunabilir kelimelerin (bkz: Bulunabilirlik etkisi / availability effect) davranışlarımıza olan etkisini ölçen bir deneyde iki grup öğrenciden ellerine verilen fişlerden anlamlı cümleler elde etmeye çalışıp önlerindeki kağıda yazmaları, daha sonra da yazdıkları kağıdı koridorun sonundaki odaya teslim etmeleri istendi. Gruplardan birindeki öğrencilere yaşlılıkla ilişkin kelimeler veriliyordu. Diğerine ise rastgele. Nihayetinde yaşlılıkla ilgili kelimelerle uğraşan öğrencilerin koridorun sonuna kadar olan mesafeyi daha yavaş kat ettikleri ortaya çıktı (ref).

Asıl anlatmak istediğim şeye gelirsek: Haftasonu Twitter'da çeşitli kişilerce yapılmış küçük anket sonuçlarına rastladım. Gördüğünüz üzere, çoktan seçmeli bir sorunun tüm şıkları aynı olduğunda, baskın bir şekilde C şıkkı galip geliyor! Takipçilerimden birisi de bana "neden?" diye sorunca, konu üzerinde düşünmeye başladım.

Öncelikle aklıma daha evvel şu yazıda anlattığım yem etkisi (bir tür Ortanca Etkisi) geldi. Ortanca etkisi, insanların verilen üç seçenekten belli bir açıdan (fiyat ya da kalite) ortadakini seçme eğilimini anlatır. Itamar Simonson, bu eğilimin, "eğer tercihimizi birilerine açıklamak zorunda kalırsak bunu rahatlıkla yapabilme imkanından" kaynaklandığı yönünde bulgulara ulaşmıştı (ref). Zira yaptığı deneyde insanlar, "neden bu ürünü seçtiğini başkalarına anlatacaksın" dendiğinde, orta ürüne çok daha fazla yöneliyorlardı.

Peki ama birbirinin tamamıyla aynı olan seçeneklerde ne kendini ne de başkasını ikna etmeyeceğine göre, niçin hep C? Ayrıca B de en az C kadar ortada bir harfti. Belki de C'nin, ya da 3. seçenek olmanın bir cazibesi vardı? Bunu anlamak için yeni bir anket tasarlamak gerekiyordu. Takipçime yardımcı olarak, altı seçenekli (A,B,C,D,E,F) bir anket hazırladık. ~400 kişinin katıldığı ankette benzer mantıkla C ya da D şıkkının baskın gelmesini bekliyordum. Olmadı. E şıkkı baskın geldi...

Tam olarak neden E'nin geldiği muamma. Belki ankette bir manüpilasyon vardır, belki verilerimiz sağlıklı değildir. Ya da E'nin bizler için bilmediğimiz bir kültürel değeri vardır. O ayrı.

Lakin insanların bazı durumlarda UÇLARDAN KAÇINDIĞI bir gerçek!

Raporuna ücretsiz ulaşılabilen şu çalışmada ilginç deneyler yapılmış. Çalışmanın birinci kısmına göre, süpermarkette yanyana 3 sütunda duran tamamen birbirinin aynı olan ürünlerden (mesela aynı marka undan 3 sıra yanyana) neredeyse kesinlikle ortadakini seçiyoruz. Söz konusu tuvalet seçimi olunca, yan yana dört tuvaletten ortadaki ikisi de anlamlı bir biçimde daha çok tercih ediliyor. Benzer sonuca dört seçenekli bir soru için de ulaşmışlar. Lakin aynı çalışmada bir labirentte seçim yaparken, gerçek bir harita üzerinde rota belirlerken ya da kampüs içerisinde yürürken, karşılarına çıkan yol alternatiflerinden orta yolu neredeyse HİÇ seçmedikleri, ya ilk dönüşten (noktadan) ya da son dönüşten (noktadan) dönmeyi, geçmeyi tercih ettikleri görülmüş.

Araştırmacılar, spekülatif olduğunu itiraf etmekle beraber, iki davranışın da tembellikten ileri geldiğini düşünüyor. İlk seçeneklerde uçlardan kaçınıyoruz, çünkü ortadaki güvenli geliyor. Uçlar için düşünmek gerekecek... Söz konusu yol olunca ise, nereden döneceğimizi tekrar düşünmemek, aklımızda böyle bir soru işareti bırakmamak için ilk dönüşü, ya da "yol bitince döneceğimi anlarım nasılsa" mantığıyla sonuncu dönüşü tercih ettiğimizi düşünüyorlar...

Bu konu biraz daha araştırma gerektiriyor. Şu E şıkkı meselesine şahsen eğilmeyi düşünüyorum zaten.

Bu mesele insan olmanın bilmecelerinden birini içeriyor çünkü...

Tevfik Uyar / @tevfik_uyar


Tevfik Uyar

İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yönetimi Anabilimdalı'ndan almıştır. Çalışmaları risk algısı, belirsizlik altında karar verme ve emniyet yönetimi üzerinedir. Açık Bilim'in kurucusu, Yalansavar editörü ve Herkese Bilim Teknoloji Dergisi yayın kurulu üyesi olan Uyar, "Astrolojinin Bilimle İmtihanı", "Safsatalar: Aklın Kırk Haramisi" gibi popüler bilim kitaplarının, “Tek Kişilik Firar”, “Kızıl Sürgün” gibi bilimkurgu eserlerin yazarı, "İrrasyonel", “Yalancılar ve Sahtekarlar Ansiklopedisi”, "Başkalarının Aklı" gibi kitapların çevirmenidir.