Bakterilerin insana ve ilaca meydan okuyuşu…

Editör ne diyor?

Dünya bilim çevreleri uzun yıllardır alarm veriyor: Antibiyotikler işe yaramaz hale geliyor. Hastalık yapan bakteriler, kendilerinin baş düşmanı olan antibiyotiklerle savaşmayı ve onları etkisiz hale getirmeyi öğreniyor. Ve ilaçlar giderek etkisini kaybediyor.

Bu çok ilginçtir ve bize şunu gösteriyor: Bir canlının başlıca güdüsü hayatta kalmak. Bu ister insan olsun, ister hayvan, ister böcek veya ister ancak mikroskop altında görebildiğimiz bakteriler, virüsler.

Virüsler konumuz dışı şimdi, bakteriler genetiklerini hızla yeni duruma uygun hale getiriyorlar, antibiyotikleri “dışlıyor” ve yapacaklarını yapıyor, çoğalıyor, yayılıyor ve her şeyi istila ediyorlar. Doktorum, “o aldığın ilaç var ya, 4. nesil antibiyotik, bakteriler yüzde 40 direnç sağladı ona” dedi. Yan etkileri fazla ama sık kullanılmadığı için de karşısında direnç duvarları fazla olmayan ilaçları deniyor, kontrollü olarak.


Bakteriler eninde sonunda tüm antibiyotikleri etkisiz hale getirecek mi? Şimdiye kadar ki pratik öyle. Direnç kazanmış bakterilere karşı durmadan yeni antibiyotikler veya ilaçlar geliştirmek zorundasınız. Ve aynı zamanda halk sağlığını bir numaralı politika ilan edecek ve antibiyotiklere ihtiyacı en aza indireceksiniz.

Türkiye’nin en çok antibiyotik kullanan ülkelerden biri olduğunu biliyor musunuz? Bu çok şey anlatıyor: Sağlığın derin sorunlarından, bakterilerden korunmaya ve antibiyotik kullanımına kadar.

Zengin bir içerikten örnekler

Doğan Kuban, “Bilimsel gelişme, doğa ve bilime saygıdan başlar” yazısında, Aziz Sancar’ın çalışmalarını inceliyor ve insanın biyolojik yapısı gibi Aziz Sancar da bir mucize diyor. Bozkurt Güvenç yapay zekâ ile dans ederken yazısında çok önemli sorular soruyor. Tanol Türkoğlu Dijital Kültür’de bu kez, seçim sandıklarında yapılacak oy ve sayım hilelerine başka bir bakışla eğiliyor, ilginç, okuyun ve yayın. Ali Akurgal, bir ARGE’ci kimdir de çok hoş bir tipleme yapıyor ve “bileceksin de ne olacak” söylemine karşı, bilgi biriktirmenin yol açtıklarına değiniyor. Tabi Bayram Ali Eşiyok “Aziz Sancar, inovasyon ve imalat sanayi: Ne yapmalı?” yazısıyla, yine en derin yaramızı deşiyor…

Bilim ve beslenme sayfamızda, çok uygulanan 5 zayıflama diyeti ile “şekerleme” konusu gündemde. Tabii ki çok önemli bir sosyal psikoloji ve siyasal sonuçları, Trump ve Brexit yazısı ile gündemde. Korku ile oynayan politikacı ve bunu yutan seçmen. Bu konuyu boş mu geçecektik! Doktorların tanı hataları üzerine dokunulmaz bir konuyu dokunur kılan yazı, tıp dünyasına olması gereken bir bakış sunuyor. Daha bir sürü haber, yazı, karikatür. Zengin mi zengin.

HBT konuları ülkenin temel meselesi

Temel bir meselemiz, bilim, bilimsel temelli düşünce ve tartışmaların, teknoloji ve politikalarının, toplumda kabul edilme karşılığının ne kadar olduğuyla ilgilidir. Tabii ki HBT’nin toplumda ne kadar karşılık bulduğu ve ne kadar bulması gerektiği bağlamında bu tartışmayı yapıyoruz.

Bir okur sosyal medyada bize Bavul, Ot, Kafa gibi dergilerin içindeki yazıların, HBT’ye kıyasla daha yüksek okunurluğa sahip olduğunu anımsattı. Şüphesiz… HBT’deki yazıların diyebiliriz ki hepsi, bir kültürün, açıkçası bilim ve düşünce kültürünün sistematik ürünleri. Ortak bir bağlam içinde, sıkı bir zincir ile bütünleşik.

HBT’de yazılar ve izlenen gündem, geniş yelpazede popüler yazılar değil. Medyatik isim yapmışların kalem oynattıkları, siyasi dokunmalara ve hafif toplumsal eleştirilere değinen ve beş dakikada hızla tüketilen yazılar değil… Bunları, bu tür dergi yazılarını küçümsemek için söylemiyoruz, farklı alanların ve dahası dünyaların yayınlarına işaret ediyoruz.

Biz ülkemizde kitleselliği az olan bir konuda kalem oynatıyoruz. Bilim ve teknoloji üretkenliğimiz belli. Bilim kültürümüzün yaygınlığından bahsetmek mümkün değil. Çocuklarımız ne liselerde, ne de üniversitelerde böyle bir kültürle yoğurulup hayata atılmıyorlar ki, HBT gibi popüler bilim dergilerini sürekli izleme ihtiyacı hissetsinler. Çalışma hayatı ve normal hayat da onlardan böyle bir şey beklemiyor. Merak az.

HBT bu merakı artırma peşinde. Haftalık bir yayında hep ısrar edeceğiz, bunu aynı zamanda derin bir yurtseverlik meselesi olarak kabul ediyoruz.

HBT ile hep söylediğimiz gibi, geleceğimizi inşa ediyoruz. Bunu ancak birlikte yapabiliriz. Dijital portal okurlarımız, HBT bayilerde sizleri bekliyor.

Haftaya yine beraberiz…