Akıllı nesneler

Ali Akurgal
Akıllı nesneler

Nesnelerin interneti bir yandan, bunlara akıl (zekâ) kazandırmak diğer yandan. Ne amaçlıyoruz?

Smart ön eki, İngilizce'de birçok nesne ve hizmetle birlikte kullanılmaya başlandı. Biz, smarta akıllı dedik. İfade edilmeye çalışılan, bir kısım durumların algılanması ile, belirlenmiş tepkileri verebilen sistemler. Örneğin, yağmur yağmaya başladığı vakit, bir akıllı binada, rüzgâr gelen taraftaki panjurlar kendiliğinden kapanmalı, ki, camlar ıslanıp leke olmasın. Yapay zekâ, yalnızca camların kirlenmemesine çözüm ürettiğinde, söz gelişi camları açardı, camlar kirlenmezdi. Çözüm kabul edilebilir değil.

Yapay zekânın sığ olmaması, derinliğine ve çok yönlü çalışarak, insanların mantığı benzeri bir düşünceler silsilesinden oluşması gerek. Camın kirlenmesini önlerken içeriyi batırmamak için. Aksi durum, eksik mantık formülleri sonucu, robotların insanlara hükmetmesi ile sonuçlanabilir. Akıllı olarak nitelediğimiz sistemlerde böyle bir tehlike yok.


50 yıl öncesinden hatırladığım, vapurlar ile trenler, bir diğeri ile koordineli çalışır, birinin biraz gecikmesini, sonraki bekler, aktarma yapacaklara olanak tanırdı. Bu aslında akıllı bir uygulama. Görüleceği üzere, akıllı olmak için illâ bilgisayar merkezli olmak gerekmiyor. Akıllılık, sonuçta, onu planlayan insanın akıllılığına dayanıyor.

Kuzenim, 1907 yılından bir tarife paylaştı. 110 yıl önceki Karaköy-Pendik tarifesinde, aktarma süreleri dâhil, vapur-tren yolculuğu için 1 saat 15 dakika süre veriliyor. Aktarma garantisi olmayan seferler de var. Bunlar, öncekini beklemiyor. Bugün de, Karaköy-Pendik arasını tramvay, Marmaray ve metro ile aktarma sürelerini ekleyerek ve sıfır bekleme ile hesaplasanız aynı süre çıkıyor. Gönül isterdi ki, yüz yıllık süre boyunca bu “istikrar” olmamış, süre yarı yarıya kısalmış olsa. Bir dahaki yüzyıla artık!

Sistemler hayatı kolaylaştırmalı

Akıllı şehirler ve binalar hayatı kolaylaştıran özellikleri taşımalı. Bu özellikleri, akılı nesneler üzerinden sağlıyor olacaklar. Örneğin, düzenli olarak her sabah dairenizden çıktığınız saatte, sizin için, sizin katta bir asansör hazır beklemeli. Ama düzeni bozdunuz mu, asansörü, daha düzenli olan bir komşunuza kaptırırsınız. Bir kısım özellikler de yönetmeliklerle mecbur tutulmalı.

Örneğin, bir acil durumda, tüm yürüyen merdivenler, acil durumun oluştuğu noktadan tahliye yönüne doğru hareket etmeli. Hem küresel ısınmayı azaltmak hem de akıllı binalarda yaşayanların arzuladıkları konfora daha düşük bedelle ulaşmalarını sağlamak açısından, nasıl ki, belli büyüklüğün üzerindeki yapılarda merkezi ısıtma şart koşuluyorsa, merkezi serinletme da şart koşulmalı. Böylece, merkezi klimanın açığa çıkartacağı enerji ile kullanma suyu da bedavaya ısıtılabilir.

Örnekler çoğaltılabilir. Bir binayı rastgele tasarlayıp, sonra akıllı kılmaya çalışırsanız, büyük olasılık en uygun çözümleri veremezsiniz. Bu nedenle akıllı bina veya şehir, baştan öyle tasarlanmalı. Bunların hayata geçmesi için mimarlarımız ile mühendislerimizin birlikte çalışması gerekli. Gerekli, ama yeterli değil. Akıllı şehir, bina, konut, bir gönenç (refah) unsuru olarak yaşantımıza girecek. Girecek de, ancak biz istersek (talep edersek). Dünyada hiçbir teknolojik ilerleme, pazardan bir talep gelmedikçe ticârî olmamıştır. Bu nedenle, akıllı şehirlere, binalara kavuşmak için, toplumun, tıpkı akıllı telefonları talep ettiği gibi, bu gönenç artırıcı unsurları da “istemesi”, bunlar karşılığında bir bedel ödemeye hazır olduğunu belirtmesi gerekir.

Yaklaşık 15 yıl önce bir dizi gönenç artırıcı unsuru, günümüzün önde gelen yapı şirketlerinden birinin sâhibine götürdüğümde çok heyecanlanmış, “Bunları hemen uygulayalım!” demişti. Ertesi hafta buluştuğumuzda bana “Bunlar çok güzel de ben bunları ekledim diye bu daireyi daha yüksek bedelle satamayacağım ki? Neden fazladan bunlara para harcayayım?” demişti.

Gönence ulaşmanın ilk koşulu, talep etmek. Siz talep etmezseniz, kimse size bunları hediye etmez!

Ali Akurgal


Ali Akurgal