Uzayın keşfi sürüyor!

Fizik ve Uzay Öne Çıkanlar

Uzay keşiflerinin yılı diyebileceğimiz bir yılı geride bıraktık. Kara delik fotoğrafının elde edilmesinden öte gezegen keşiflerine, Ay’a geri dönüş projelerinden evrenin oluşumuna yönelik birçok gizi içinde barındıran asteroit araştırmalarına kadar 2019’un en önemli uzay çalışmalarını hatırlayalım.

Şöhretli astrofizikçi Carl Sagan’ın “Bir yerlerde inanılmaz bir şey keşfedilmeyi bekliyor.” sözü, Ay ve Mars misyonlarının ardından hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Geride bıraktığımız yıl, uzay keşifleri açısından verimli bir yıl oldu. Öte gezegenler, asteroit araştırmaları ve tabii ki kara delik fotoğrafı, yeni keşiflerin odak noktasıydı. 2019 aynı zamanda Ay’a geri dönüş projelerinin başlangıç yılıydı; Çin, Hindistan ve İsrail başta olmak üzere birçok Ay görevi, uzay ajanslarını sadece bilim haberciliği yapan mecraların değil, The New York Times’tan The Guardian’a kadar birçok önemli gazetenin manşetine taşıdı. Bilimsel ve teknolojik gelişimin bizi uzayda nerelere götürdüğüne göz atıyoruz.

İlk kara delik fotoğrafı


Son dönemin şüphesiz en önemli uzay keşiflerinden birine bakıyorsunuz. Elde edilen ilk kara delik fotoğrafından bahsediyoruz. Diğer gelişmelere oranla daha meşakkatli ve uluslararası bir çabanın eseri olması, kara delik fotoğrafını “2019 uzay keşifleri” arasında öne çıkarıyor. Bu başarı, on yıldan uzun süren bir çalışmadan sonra Event Horizon Teleskobu’nun (EHT) topladığı verilerin işlenmesiyle mümkün oldu. Kara delik fotoğrafının hikâyesini, İstanbul ziyareti sırasında ekibin önemli bir parçası olan Prof. Dr. Feryal Özel’den dinlemiş ve dergimizde yer vermiştik. Özel, bu çalışmanın teori ve hesaplama kısmındaydı. Meslektaşları ise teleskobun inşası ve veri toplamaya odaklandı. Onlarca bilim insanının ortak çabasıyla ortaya çıkan bu ikonik resim, evrenimizin nasıl işlediğine dair temel bir teoriyi de doğrulamış oldu: Einstein haklıydı!

Ay’a dönüş görevleri

2019, Ay’a geri dönüş görevlerinin yılı oldu desek hata etmiş olmayız. 1972’deki son Apollo görevinden beri ayak basılmayan Ay, uzay bilimcilerin yeniden gözdesi haline geldi. Rusya, ABD ve Çin’den sonra Ay’a inmeyi başaran dördüncü ülke olmayı amaçlayan Hindistan, Ay’ın Güney Kutbu’na iniş görevi (Chandrayaan-2) ile İsrail ise özel sektör girişimi bir uzay aracı (Beresheet) ile Ay’a inmeyi denedi. Ancak iki ülke de son anda uzay araçlarıyla bağlantılarını kaybederek başarısız oldu. Bununla birlikte özellikle ABD ve Rusya’nın uzay ajansları önümüzdeki yıllarda Ay’a insanlı olarak yeniden gitmeyi ve hatta istasyon kurmayı hedefliyor: Yeniden dönüşün hedefi evrenin keşfine yönelik daha net sinyaller almak ve diğer gezegen keşifleri için yakın istasyon kurmak.

En çok uyduya sahip gezegenin Satürn olduğu ortaya çıktı

Bilimin heyecan verici olmasının en büyük sebebi, her an kabullerimizi yıkma olasılığı olsa gerek. Bunlardan birine daha 2019’da tanıklık ettik: Daha önce 79 uyduyla Jüpiter’in en çok uyduya sahip gezegen olduğu düşünülüyordu. Yanılıyorduk. Uluslararası Astronomi Birliği’ne bağlı Küçük Gezegen Merkezi’nin açıklamasına göre, görüntülenen 20 yeni uyduyla Satürn, Güneş Sistemi’ndeki uyduların en fazlasına sahip gezegeniydi. Bu keşifle birlikte gezegenin uydu sayısı 82 olarak güncellendi. ABD’nin başkenti Washington’daki Carnegie Enstitüsü’nden astronom Scott Sheppard, bunun geçici bir durum olmadığını ve Satürn’ün bu unvanı korumaya devam edeceğini söylüyor. Çünkü Satürn’ün yaklaşık 100 uydusu olduğunu tahmin ediyor.

Mars’ta beklenmedik gelişme!

NASA’nın Mars’taki yüzey aracı InSight, 300’den fazla deprem tespit etti. Söz konusu keşifler, kızıl gezegenin geçmişine ışık tutarak kızıl gezegenin gizli jeolojisini ortaya çıkarıyor: Toprak yapısı beklenenin uzağında. InSight, iniş yapmış olduğu Mars ekvatoruna yakın bölgeden, günde yaklaşık iki deprem tespit ediyor ve bu oran artıyor. Bilim insanları, bu depremleri, gezegenin kabuk, manto ve çekirdek katmanlarını deşifre etmek de dahil olmak üzere Mars’ın yeraltı yapısını araştırmak için kullanmayı amaçlıyor. Mars’ta şimdiye kadar tespit edilen bu depremler, Dünya ve Ay dışında tespit edilen ilk depremler olarak da tarihe geçti. Mars’ta tespit edilen depremlerin çoğu küçük, hatta Dünya’da hissedilecek olanlardan çok daha küçük. Ancak ikisi, bilim insanlarının onları kaynaklarına kadar izleyebilecekleri denli büyüktü; neredeyse 4 büyüklüğünde... Görevden elde edilen diğer erken bulgular, her gece aracın etrafında görünen gizemli manyetik titreşimleri içeriyor. Bu tür sismik sinyallerin incelenmesi, bilim insanlarının Mars’ın derin iç yapısını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Dünya’daki sarsıntılardan farklı olarak Mars’taki yeraltı aktivitesinin, soğudukça gezegenin büzülmesinden kaynaklandığı düşünülüyor.

Bugüne kadar keşfedilen bize en uzak cisim: Arrokoth

Arrokoth ile tanışın: Kendisi, şimdiye kadar keşfedilen Dünya’ya en uzak cisim. 1 Ocak’ta NASA'nın New Horizon (Yeni Ufuklar) uzay aracı tarafından Kuiper Kemeri’nde ziyaret edilen nesnenin ilk adı Ultima Thule’ydi. Artık resmen Arrokoth olarak biliniyor. (Powhatan/Algonquian dilinde “gökyüzü” anlamına geliyor) Tam 34 kilometre genişliğinde. Colorado’daki Southwest Araştırma Enstitüsü’nden (SwRI) Yeni Ufuklar Baş Araştırmacısı Alan Stern, “Arrokoth’ adı, gökyüzüne bakmanın ve ötedeki yıldızlar ile bize uzak dünyaları merak etmenin ilhamını yansıtıyor.” ifadelerini kullandı. Kimine göre kardan adam kimine göre de bir cesede benzetilen Arrokoth’un garip şeklinin kökenlerini ortaya çıkarmak, evrenin oluşumunun ilk aşamalarına dair fikirler verebilir. 

Kuiper Kuşağı’ndan gelen tozlar şu anda atmosferimizde olabilir

NASA’dan Lindsay Keller, 2019’da ilginç bir buluşa imza attı. Keller, NASA’nın stratosferden topladığı parçacıkların bir kısmının Kuiper Kuşağı’ndan gelebileceği ortaya çıkardı. Her yıl Dünya’nın stratosferinde yaklaşık 40.000 ton uzay tozu biriktiği düşünülüyor. NASA da 1970’lerden bu yana örnek toplamak için balon ve uçakları kullanıyor. Sadece birkaç on mikrometre genişliğinde olabilen bu partiküllerin, Güneş’e Jüpiter’den daha yakın kuyruklu yıldızlardan ve asteroitlerden geldiği düşünülüyor. Ancak Keller, bu partiküller için farklı bir görüşe sahip. Keller, 21 Mart’ta Ay ve Gezegen Bilimleri Konferansı'nda yaptığı konuşmada, bu parçacıkların bir kısmının Neptün ötesindeki yörüngedeki buzlu cisimlerin bulunduğu Kuiper Kuşağı’ndan gelebileceği ortaya çıkardı. Bu parçacıkları yakından incelemek, Kuiper Kuşağı’ndaki gizemli cisimlerin ne kadar uzaktan geldiği ve ne şekilde oluştuğunu ortaya çıkarabilmesi açısından önem taşıyor.

Öte gezegen keşifleri

Yeni nesil dış gezegen avcısı iş başında! NASA’nın Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu (TESS), görevinin ilk yılında önemli keşiflere imza attı. Uydu, ilk birkaç aylık gözleminde tam sekiz öte gezegen buldu. Bunlardan bazıları, astronomların daha önce gördüklerinden farklı. Örneğin, saf su kadar yoğun bir öte gezegen olan LHS 3844b, yaklaşık 540 ° C sıcaklığa sahip tam bir “lav gezegeni”. Nisan ayının başında göreve başlayan TESS, temmuz ayında gözlemlerine başlamıştı. Ekim ayında görevi sona eren Kepler teleskobunun ardılı olan TESS, yıllar boyunca tek bir gökyüzü parçasını gözlemleyen Kepler’in aksine, her ay yeni bir gökyüzü segmentini tarıyor. Uydu, iki yıl boyunca Dünya’nın yörüngesinden görülebilen gökyüzünün tamamını taramış olacak.

Chicxulub asteroidinin devasa bir tsunamiye neden olduğu ortaya çıktı

Dinozorların nasıl yok olduğuna yönelik farklı teoriler bulunsa da bilim insanları tarafından en çok kabul göreni, yaklaşık 65 milyon yıl önce Dünya’ya çarpan bir asteroit senaryosuydu. Yapılan yeni bir çalışmaya göre, söz konusu çarpışma, Meksika Körfezi’nden yayılan devasa bir tsunamiye de neden oldu. Çarpmanın etkisi büyük bir ekolojik yıkımda karşılığını bulacaktı. Araştırmacılara göre bu asteroit sadece dinozorları etkilemedi, aynı zamanda şok dalgalarını tetikledi ve atmosfere çok miktarda sıcak kaya ve toz yaydı. Bu da sürtünme sebebiyle orman yangınlarını başlattı ve canlı hayvanları küle çevirdi. Bu parçacıklar atmosfere de süzüldü ve yıllarca Güneş ışınlarının gelmesine engel oldu. Böylelikle bitkileri ve onları yiyen hayvanları da öldürdü. Cretaceous-Paleogene (K-Pg) olarak adlandırılan 14 kilometre genişliğindeki Chicxulub asteroidinin böylesi bir yokoluşa sebep olduğu zaten biliniyordu. Ancak tsunami bulgusu çok yeni. Michigan Üniversitesi’nden dünya ve çevre bilimleri araştırmacısı Molly Range, Chicxulub asteroidinin Dünya üzerinde çok büyük bir tsunamiye neden olduğunu söylüyor.

Asteroit örnekleri yolda!

Japonya Uzay Ajansı’nın (JAXA) ilk Hayabusa sondasının, 2010’da Itokawa asteroidinden parça toplayarak dönmesinin ardından Hayabusa2 görevinin, Dünya’ya asteroit getirecek ikinci uzay aracı olması bekleniyor. Hayabusa2, şubat ayında örnek toplamak için Ryugu asteroidine indi. Bilim insanları, 13 Kasım’da eve dönüş yolculuğuna başlayan Hayabusa2’nin 2020’nin sonlarında Dünya’ya inmesini bekliyor. Başka bir örnek toplayıp Dünya’ya geri getirme görevi olan NASA’nın OSIRIS-REx aracı ise halen asteroidinin etrafında dönüyor. Uzay aracı, Aralık 2018’de Bennu asteroidine ilk geldiğinde kayalarla dolu sağlam bir yüzeyle karşılaştı. Kötü haber şu ki araç, daha çok plaj benzeri arazide gezinmek için tasarlanmıştı. OSIRIS-REx’in Bennu’dan toplayacağı örneklerin 2023 yılında geri gelmesi ve parçaların, Dünya’daki yaşam için moleküler bir başlangıç ​​paketi sağlayıp sağlamadığını ortaya çıkarabileceği düşünülüyor.

Derleyen: Batuhan Sarıcan

 

Kaynakça:

https://www.sciencenews.org/article/top-science-news-stories-2019-yir

https://www.sciencemag.org/news/2019/07/could-humanity-s-return-moon-spark-new-age-lunar-telescopes

https://www.sciencenews.org/article/20-new-moons-saturn-now-most-any-solar-system-planet

https://www.theguardian.com/world/2019/jul/22/indias-chandrayaan-2-moon-mission-lifts-off-a-week-after-aborted-launch 

http://pluto.jhuapl.edu/Ultima/About-the-Kuiper-Belt.php

https://www.livescience.com/64426-dinosaur-killing-asteroid-caused-giant-tsunami.html

https://www.nature.com/articles/d41586-019-03796-7

https://www.sciencenews.org/article/how-2019-space-missions-explored-distant-worlds

https://www.space.com/ultima-thule-beyond-pluto-new-name-arrokoth.html