Tam da bu: 500 yıllık uyku dönemi

Editör ne diyor?

Aziz Sancar, dergimizin ve Doğan Kuban hocanın çok sık dile getirdiği bir gerçeği vurguladı: “İslam dünyası son 500 yılda, bilime doğru dürüst katkı yapmış değil. Bunu düzeltmemiz lazım.”

Bu gerçek, İslam dünyasındaki bugünkü perişanlığın gerekçesidir. Parçalanmış, savaşla birbirine kırdırılan, yoksul, birbirinin kuyusunu kazan bütün bunların sonucu demokrasinin D’si olmayan islam dünyası.

Zenginliği, refahı yaratan bilimsel düşünce, bilim ve teknoloji üretimini önem vererek çağın ruhunun dışında kalırsanız, bunun yerine ikibin yıllık “İslami yönetim” takıntısına asılı kalırsanız, olacak budur. Hem halkınıza zulmedersiniz hem de batının pazarı ve kölesi olursunuz.


Bilim yok mu İslam dünyasında? Kıyısından köşesinden… Okullarda bilimsel bilgi verildiği, iktidarlar bilimsel gelişmenin hayati bir sorun olduğunu temel politika olarak benimsedikleri ölçüde.

Peki bilim yok muydu İslam dünyasında?

Tabii vardı. İslam'ın Altın Çağı diye bir 200-300 yıllık dönem var. Dünyanın parlayan ve dünya uygarlığına büyük katkıların yapıldığı dönem.

Sancar, bekleyemeyiz, zamanımız yok diyor. Haklı.

Sancar her zamanki gibi çok çalışmanın altını çiziyor.

Çok haklı.

Geleceğini “üstün zekalılara” bağlayamaz bir ülke. Öyle ki kendi üstün zekalı tanımına uygun gençleri bile değerlendirmekten, onlara yol açmaktan uzak bir ülkede yaşıyorsak...

Şu söylediklerinin de altını çizelim: “Başarılı olmak, Nobel almak değildir. Başarılı olmak ailenize, memleketinize, vatanınıza, insanlığa hizmet etmek demektir. Bir ayakkabı boyacısının, öğretmenin, üniversite rektörü ya da Nobel almış bir bilim insanının görevini iyi yapması, başarılı olmak anlamına gelir. Ne yapıyorsak elimizden geldiği kadar en iyisini yapmaya çalışalım.”

Mesele budur, Sancar bize ayna tutuyor.