Biyoteknoloji: Dünyayı dönüştüren büyük güç

Editör ne diyor?

Biyoteknoloji, bilişim sektörü veya yapay zeka gibi, dönüşüm yaratacak; geleceğin itici gücü. Bu alanda bütün dünyada hızlı bir dönüşüm yaşanıyor.

Yapay deri ve suni kalp kapakçığından giyilebilir sensörlere, CRISPR tabanlı yöntemlerden kişiye özel tedavi uygulamalarına kadar özellikle tıp alanında çok büyük çözümler sunan biyoteknoloji sektörünün büyüklüğü, günümüzde 500 milyar dolar civarında. İş hacminin boyutları her yıl milyarlarca dolar artıyor. Bu dönüşüme ayak uydurmak için en önemli unsur ise ekosistemin işbirliği halinde çalışması. Batuhan Sarıcan sektörün dünyadaki seyrini ele aldı.

Özlem Yüzak da Türkiye’nin bu pazardaki yerini masaya yatırdı. 54 ülke arasında 47.sıradayız. Yani daha emekleme aşamasında. Yine de Türkiye’de biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren şirketler artıyor. Biyo malzeme, doku mühendisliği, medikal biyoteknoloji alanlarında malzemeler üretiyorlar… Biyoteknoloji konusunda iki uzman ismin Prof. Dr. Mehmet Öztürk ve Prof. Dr. Cengizhan Öztürk’ün görüşlerini de okuyacaksınız.


Aziz Sancar’ın öğrencisi

Reyhan Oksay ALS hastalığı konusunda önemli çalışmalar yürüten Doç. Dr. Hande Özdinler ile söyleşi yaptı. ABD Northwestern Üniversitesi, ALS Üst Motor Nöronları Araştırma Laboratuvarı Kurucu Başkanı Hande Özdinler ‘ALS ile savaşta en önemli silah biyoteknoloji’ diyor ve ekliyor: ‘Biyoteknolojideki gelişmeler bilimin ilerlemesine öncülük ediyor. Özellikle moleküler biyoloji, genetik, protein biyokimyası dalındaki gelişmeler hem sinir bilimlerinin önünü açtı, hem de yeni ilaç gelişimine ivme kazandırdı.’

Tıpta teşhis ve kişiye özgü tedavilerde önemli gelişmeler yaşanıyor. Ve bunun itici gücü biyoenformatik. Yani biyolojik verilerin işlenmesi ve anlamlandırılması. Doç. Dr. Ogün Adebali Sabancı Üniversitesi’nde bu alanda önemli çalışmalar yapan bir isim. Aynı zamanda Aziz Sancar’ın da yanında çalışmış ve ortak makalelere imza atmıştı. Kendisi ile konuştuk, bakın neler anlatıyor..

En kapsamlı hapishaneler

8 Nisan Doğan Kuban’ın doğum günüydü. Ve meslektaşları, dostları İTÜ’de bir toplantı ile onu andılar. Geçen yıl Eylül ayında aramızdan ayrılan hocamızı biz de eski ve birbirinden değerli yazıları ile anmayı her hafta sürdürüyoruz. Bu hafta da ‘En kapsamlı hapishaneler kentlerdir’ başlıklı olağanüstü yazısı ile yine yanımızda.

Seçim tarihi belirlendi. Ülkenin kaderi bir kez daha oylanacak. Tanol Türkoğlu’nun Z(EÇİM) KUŞAĞI yazısı bu bağlamda hayli önemli. Türkoğlu “İlk defa oy kullanacak olan Z Kuşağı’nın gençleri gelecek seçimlerde kararsızlardan daha belirleyici olabilir. Siyasi partilerin Z Kuşağı’na karşı tavrı şu gibi: Ya bana oy ver ya da oy vermeye gitme!” diyor.

Pelin Dilara Çolak ‘Şüphe ediyorum, öyleyse varım’ yazısında Descartes’ın sözlerini günümüze yorumluyor.

Türkiye küresel köy olamadı

Ali Akurgal ‘Küresel köy mü demiştiniz?’ diye soruyor: ‘Ne küresel (köy) olduk, ne de kendi kendine yeterli kasaba olmaktan da uzaklaştık. Vardığımız “kendi kendine yeterli olamama” durumu, zincirleme ikincil, üçüncül etkiler ile, bir sarmal halinde tırmanışa geçti. Besici, yem giderini ineğin sütünden karşılayamadığı için süt ineklerini kesime yollamaya başladı...’

Tarım alanları yok oluyor, ithalata bağımlılık artıyor ve gıda fiyatları yükseliyor. Tarımı küresel gıda zincirlerinin bir parçası haline getiren neo-liberal tarım politikaları ile yüzleşip planlı, üretim odaklı, ulusal bir tarım stratejisi uygulamadan ve tarımsal KİT’lere yeniden işlerlik kazandırmadan, Türkiye’nin sanayide olduğu gibi tarımda da ithalata bağımlılığı artarak devam edecek. Mevcut politikalardan ısrar edilmesi halinde ise fi yat artışlarını (bugün ayçiçeğinde, şekerde, yarın başka ürünlerde) önlemek mümkün olmayacak. Bayram Ali Eşiyok’un kaleminden. Konu son derece önemli.

Kalp, beyin ve cildi koruyan diyet

ABD’deki Rush Üniversitesi’nden araştırmacılar, Akdeniz ve DASH diyetlerini birleştirerek MIND diyeti adını verdiklerini bir beslenme düzeni geliştirdiler. Bu diyet, çilek, kiraz gibi küçük ve posalı meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, zeytinyağı, kuruyemiş, baklagiller, balık, kümes hayvanları ve tam tahılları temel alan bir beslenme düzeni sunuyor. Murat Altaş hazırladı.

Evren evimiz…Anaksimendros babamız…

Thales’in gözde öğrencilerinden Anaksimendros, Dünyamızın bir ‘evren’ yani planlı bir şekilde düzenlenmiş bir bütün olduğunu, evren’in gözleme ve rasyonel düşünmeye dayalı meydana geliş öyküsünü yazmıştı. Kültür Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Mehmet Özer ve Sabancı Üniversitesi’nden Burak Cem Coşkun’un bu keyifli yazısını kaçırmayın...

Koronavirüs etkisini biraz kaybetmiş olsa da yeni varyantları ile tehdit olmayı sürdürüyor. Şimdi sırada Deltakron var. Peki ne kadar tehlikeli? Sayfalarımızda...

Bayram Öztürk ise Karadeniz’deki savaş ve çevre tahribatı üzerine yazdı.

Solucanları neden hasta ettik?

Genetiği yüzde 83 oranında insan genetiğine benzer olduğu için, ilaçlar üzerinde denenebiliyor, Alzheimer, Nöro-dejeneratif gibi hastalıklar bu solucanda modellenebiliyor, çok hızlı çoğalıyor.. Bu solucanlara çok şey borçluyuz! Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Bircan Dinç yazdı.

Bruce Willis’e konan afazi tanısının bilimsel içyüzü nedir? Meraklının Köşesi’nde bu hafta...

Balıklar basit aritmetik işlemleri öğrenebiliyor.. Uzuv kaybı sürecinde bir ara form: İki ayaklı yılan benzeri fosil... Hayvanlar Dünyası’nda...

Araba hareket halindeyken arka koltukta kitap okumak neden midemizi bulandırır? Meraklı Çocuk sordu, Mercan Bursalı yanıtladı.

İlk kez tam felçli bir hasta, beyin implantı sayesinde iletişim kurabiliyor...Koronavirüs gözün ağtabakasında da gelişebiliyor... Çocukluğumuzda yaşadığımız çevre, yön duygumuzu biçimlendiriyor... Alkol keyfi çok eskilere uzanıyor... Nilgün Özbaşaran Dede’nin Araştırma Gündemi’nde..

İmkansızı isteyelim, HBT okuyan bir ülke yaratalım

Yoğun bir emek, göz ve beyin nuru ekip olarak hazırladığımız, ekipteki yazarlarımızın büyük katkılarda bulunduğu HBT, Türkiye’nin göz bebeğidir. Onu koruyup geliştirmeli ve yaymalıyız. Hepimize, siz okurlara da bu konuda görev düşüyor..

Elbirliği ile HBT okuyan bir ülke yaratabiliriz, imkansızı isteyerek!!!

Gelecek Perşembe önce İstanbul’da, Cuma tüm Türkiye’de unutmayın, sevgiyle, bilimle…