Doğan Kuban Aşk’a Nasıl Bakıyor?

Editör ne diyor?

Kuban hoca yayıncısının kendisine "roman yazmalısınız... ve içinde aşk da olmalı" önerisini üzerine, romana başlamadı ama aşk üzerine ilginç bir yazı kaleme aldı. 90 yaşını aşan Kuban’ın şüphesiz iyi bir roman yazarı olarak bu yaşta kendini keşfetmesi, önümüze büyük bir sürpriz eser koyabilir. Hocaya güvenimiz var!

Peki Kuban’ın çalışma masasında tamamlanmayı bekleyen 5-7 kitabı ne olacak? Neyse gerçekçi davrandı ve roman yazımına girmedi; ama bu durumdan bir aşk yazısı çıktı... Herhalde Kuban’ın bugüne kadar ki yazı hayatında eksik bir konuydu!

Yazı çok iyi, okuyunca göreceksiniz, aşka çok farklı açılarda yaklaşıyor; biz de bu makalenin yanına "bilim aşk ile tanışıyor" incelemesini ekledik. Ortaya bir aşk dosyası koymaya çalıştık!  Bunca toplumsal karamsarlığa belki aşk ile bir açılım gelebilir mi?


Kuban’ın yazısından bir bölüm:

"Aşk her dilin en gizemli sözcüğüdür. Bütün duygularınızı, gençliğinizi, yaşamınızı ya da hayvansı içgüdülerinizi içerir. Yaşam felsefenizi, doğa yorumunuzu, güzellikleri, çirkinlikleri, hayal edebildiğiniz bütün hisleri aşk sözcüğüne katabilirsiniz. Dilde bu kadar esnek başka sözcük yoktur. Edebiyatın, tiyatronun, sinemanın, musikinin, psikolojinin bu kadar derinden işlediği başka konu da yok. Evrim, yaşam, döllenme, birleşme, çocuk, anne-baba, ev, evlilik hep bu aks etrafında döner. İnsan ‘Sevgiyi Aşk’tan öğrendi’ denebilir.”

İki Bilge Cumartesi konferansı

Biliyorsunuz, her ayın ilk Cumartesi günü, Kuban ve Güvenç hocaların İki Bilge konferansı var. Geçen Cumartesi salon doldu taştı. Çok güzel şeyler anlattılar. Kuban, tarihçi olarak gelecek için karamsar olmadığını, bugün yaşanılan derin sorunların nedeninin, Osmanlı’dan miras olarak bize kalan ‘Cahil Toplum’dan kaynaklandığını belirtti. Bu dünyada ‘Yakın Geçmişe Saygı’sı olmayan hiçbir devletin, ülkenin ve toplumun bulunmadığını vurguladı. Biz ise bu konuda derin sorunlar yaşıyoruz. Kuban, tarihin tamamen uydurma olarak yazılabileceğini, çağdaş ve uygar ülkelerde bunun tartışılarak yapıldığını, bizde ise tartışma olmadığı için bunu başaramadığımızı vurguladı. Daha pek çok şey...

Bozkurt Güvenç geçen sayımızdaki makalesi çerçevesinde konuştu. O yazı önemli, dönüp okuyun lütfen. Güzel anekdotlar anlattı. Zenginlik ile aydınlanmanın farklı olduğunu, zengin olup da cehalet içinde yüzenlerin çok olduğunu, İran’ın Tıp Akademisi’ni 1826’da kurduğunu, bizde ise 1993’de kurulan Bilimler Akademisi’nin 10 yıl sonra ortadan kaldırıldığını belirtti. Tabii en önemli vurgularından biri İslamın Altın Çağı’nın 1500’lerde sona ererken, uygarlık inşasının Avrupa’ya geçtiğini; bu anlamda Avrupa’nın Ortaçağı biterken, İslam Dünyasının Ortaçağı’nın başladığını belirtmesiydi.

Bu konuşmalarını kısa videolarını herkesebilimteknoloji.com portalında yayımlayacağız. Biraz zaman...

Dergiden seçmeler

İlginç ve güzel konular seçtik sizler için. TÜİK’in yaptığı iller arasında memnuniyet anketinin derli toplu sonuçlarını Bayram Ali Eşiyok sunuyor. Ispartalıların en memnun kent halkı olması sürpriz mi veya Muşluluların en mutsuz? Mustafa Çetiner uyuşturucu alışkanlığına bakıyor; Tanol Türkoğlu demokrasi umudunu internette arıyor. Yazarlarımız kendi alanlarındaki dünyadan renkli yazılar sunuyorlar sizlere...

Bu sayıdan itibaren bilimin metafiziğe bakışı ile ilgili kısa yazılar sunmaya başlıyoruz. Tadı damağınızda kalabilir! Daha geniş bir yazı seçkisi özeti için, ana sayfamızdaki içindekilere bakabilirsiniz.

Ne diyorduk: Her Cuma beyin besleme günü. HBT geleceği kurmak için yola çıktı; ülkeyi bu temel üzerinde inşa etmek zorundayız... Bizi izleyin, izletin...

Gelecek Cuma yeniden buluşmak üzere, sevgiyle kalın.

Özür: Geçen yazımızda bu köşede Etnomüzikolog Yıldıray Erdener’in soyadının yazılışında hata yaptık. Düzeltir, özür dileriz.