Irkçılığın sürmesinde bilinçdışı ön yargılar da var

Öne Çıkanlar Toplum

2016'da ABD’nin Louisiana ve Minnesota eyaletlerinde iki siyahi adamın polis tarafından vurularak öldürülmesi, bu ülkede polislerin ırkçı bir tavır sergiliyor olabilecekleri konusunu yeniden gündeme getirdi.

Ne var ki, uzmanlar ırkçılığın yalnızca bu meslek grubuyla sınırlı kalmadığına ve kendilerini ırkçı olarak değerlendirmeyen insanların bile bilinçdışı birtakım ön yargılara sahip olabileceğine dikkat çekiyor.


New York Üniversitesi ruhbilim uzmanlarından David Amodio, bilinçdışı ırkçılığın gizli/örtük ön yargı adıyla bilinen ruhsal olgunun bir örneği olduğuna dikkat çekiyor. Amodio insanlardaki gizli ön yargıların temelinde kişisel deneyimleri ya da inançlarından çok, kitle iletişim araçlarına yansıtılan siyahiler ve daha başka azınlıklarla ilgili görüntülere benzer toplumsal iletilerin yattığını belirtiyor.

Bilim insanları gizli ön yargıları ABD’deki sivil haklar hareketi sırasında araştırmaya başladı. Amodio, bu hareket geliştikçe araştırmaların ülkede yaşayan insanların farklı ırklardan bireylere yönelik davranışlarında da giderek bir iyileşme olduğunu, siyahlara çok daha olumlu tavırlarla yaklaştıklarını belirten beyazların sayısının her geçen gün daha da arttığını ortaya koyduğunu dile getiriyor.

Ne var ki, ayrımcı davranış örneklerinde görünürde pek bir değişiklik meydana gelmediğine de tanık olunuyor.

Amodio insanların, ön yargılara karşı çıksalar bile, kafalarının bir yerinde siyahlara ya da başka azınlıklara karşı güçlü birtakım olumsuz duygular besledikleri sonucuna ulaşıldığını, o günden beri yapılan beyin ve insan davranışlarıyla ilgili araştırmaların gizli ön yargıların ciddi bir sorun oluşturduğuna işaret ettiğini söylüyor.

Silahlar patlıyor

“Ateş etme görevi” adı verilen bir deney kapsamında katılımcılardan silahlı adam görüntülerine ateş etmeleri ve bu süreçte ellerinde kutu içecek ya da el aygıtları olan silahsız adam görüntülerini vurmaktan kaçınmaları istendi.

Gelgelelim, bu tür deneyler kapsamında katılımcıların sürekli olarak silahlı siyah erkekleri silahlı beyaz erkeklerden çok daha hızlı bir biçimde “vurduğuna” tanık olundu. Yapılan çeşitli araştırmalarda hep aynı sonuca ulaşıldı.

Dahası, araştırmalar katılımcıların genelde silahlı beyazlardan daha çok silahlı siyahları ve silahsız beyazlardan çok silahsız siyahları vurma eğiliminde olduğunu ortaya koydu.

Uzmanlar hem beyazlarda, hem de siyahlarda gizli ön yargılara işaret eden veriler elde etti. 2002 yılında yapılan ve Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlanan bir araştırma, gerek Afro-Amerikalı, gerekse beyaz deneklerin eşit düzeyde ön yargılı olduğunu gözler önüne serdi.

2012 yılında Emotion dergisinde yayımlanan bir başka araştırma da kaygı ve korku duyguları yaşayan güçlü konumdaki insanlarda gizli ön yargıların genelde çok daha ağır bastığını ortaya koydu.

Amodio, “Korku ile güç bir araya geldiğinde ve buna bir de silah eklendiğinde gerçekten tehlikeli bir karışım yaratılmış olur” diyor.

Gizli ön yargıların taşması

Amodio şu noktalara da işaret etti:

*Gizli ön yargılar çok farklı koşullarda ortalığa dökülebilir. Söz gelimi, 2014 yılında yapılan bir araştırmada ekonominin kötüye gittiği söylenen kişiler genelde siyahları “daha da siyah” görüyor.

*Gerçek yaşamda bu algı ayrımcılığa yol açabiliyor ve söz gelimi, ekonomik durgunluk dönemlerinde siyahların kredi almalarını daha da güçleştiriyor.

*İnsanların başkalarını olumsuz duygularla bağdaştırıp belli sınıflara oturtmaları ve onlara farklı davranmaları eşitsizliğe yol açıyor.

*Gizli ön yargılar eski çağlarda insanların birbirlerine bağlanıp yaşamda kalmalarına katkıda bulunmuş olabilir, ancak aileler, komşular ve uluslar bağlamında, her düzeyde karşılıklı bağlılık ve dayanışmanın büyük ölçüde var olduğu günümüz toplumlarında, bu durum tümden farklı bir boyut kazanıyor.

Ön yargıların ayarlanması

Söz konusu davranışın değiştirilmesi güç olmakla birlikte, bunu başarmanın çeşitli yolları da var. Amodio ve arkadaşları 2010 yılında yaptıkları bir araştırmada birtakım önlemlerin işe yarayabileceğine tanık oldular. Örneğin, ateş etme deneyinde, öncesinde kendilerinden “Birini gördüğümde, onun hangi ırktan olduğunu görmezden geleceğim!” tümcesini söyleyip yazmaları istenen katılımcıların silahsız siyah erkekleri vurma olasılığı çok daha düşük.

“Ne zaman silahlı birini görürsem, onu vuracağım!” ve “Elinde silah dışında bir şey olan birini asla vurmayacağım!” türünde tümcelerin söylenip yazılması da deneyde yanlış kişilerin hedef alınmasını belli ölçüde azaltıyor.

Gerçek hayatta farklı 

Ne var ki, deneylerden elde edilen bu sonuçlar, laboratuvar ortamından uzaklaşıldığında çoğu zaman geçersiz oluyor. 2014 yılında yayımlanan bir yazısında şöyle diyor:

“Gizli ön yargıların değiştirilmesi, özellikle de ırksal ön yargıların ve basmakalıp düşüncelerin sürekli pekiştirildiği bir kültürel ortamda son derece güçtür. Yine de, eyleme geçmeden önce enine boyuna düşünmeyi öğrenen insanların davranışlarını filtreden geçirmek suretiyle ön yargılarından sıyrılması da olası. Dizginlenerek değiştirilen davranışlar zamanla bir alışkanlığa dönüşebilir ve böylece beyindeki basmakalıp düşünceler de giderek silinmeye yüz tutabilir.”

Rita Urgan 

Kaynak: Live Science, 8 Temmuz 2016