Toplumlarda nüfus artışı ile cezalandırıcı dinlerin ortaya çıkması

Editör ne diyor?

Dinler ile toplumların ilişkileri, toplumlarda dinlere onların ahlaki ve cezalandırıcı kurallarına ihtiyaç duyulması, bilimin araştırma vizyonu içinde. Şimdi çok geniş bir araştırma ve sonuçlarıyla karşı karşıyayız. İlkel toplumlarda vahşi dinler söz konusuydu. İnsanları, çocukları kurban etmek, kan akıtmak ilkel inanışlarının gereğiydi.

Yeni araştırmaya göre, nüfusun artması ve karmaşık toplumsal ilişkilere geçilmesiyle ortaya çıkan kaotik yapının denetimi için daha büyük mekanizmalara ihtiyaç duyuldu. Özellikle tarım toplumlarına geçişle birlikte, tek tanrılı dinler ortaya çıktı. Hırsızlık yapılmamalı, insanlar durup dururken öldürülmemeli, toplum belirli bir düzen içinde ve ahlaki kurallar çerçevesinde yaşamalıydı. Bu ilginç araştırmayı ve sonuçlarını Reyhan Oksay derledi.

Uygarlık var mı?


Doğan Kuban yine “Uygarlık var mı?” sorusunu soruyor ve “Uygar toplum basamağına çıkamadık” diyerek, yalnızca görünüşte çağdaş olduğumuzu söylüyor. Eğitimin yetersizliği, sanayimizin gelişmemiş olması, modern araçların müşterisi olmamız, dolar ve dış borç krizlerinin devleti ve toplumu sallaması Kuban'a göre uygarlığın önündeki başlıca engeller. Bu durumun en tehlikeli sonucu ise toplumun iki karşıt gruba ayrılması. Örneğin Osmanlı döneminde bu, imparatorluğun çökmesine yol açmıştı. Özetle geçmişte yaşananlardan ders almamız gerektiği yolunda yerinde bir uyarı.

Bu hafta dergimizde dikkat çekeceğinden emin olduğumuz bir makale yer alıyor: Ünlü beyin cerrahı Michael Apuzzo efsanesi. BAU Tıp Fakültesi’nin düzenlediği Bilim Nişanı Töreni öncesinde BAU tıp öğrencileri Dr. Apuzzo’yu soru yağmuruna tuttu. Apuzzo’nun yanıtlarını genç hekim adayları mutlaka okumalı. Aman ne doğru sözler ediyor!

Bu hafta diğer bir ilginç yazı da Haluk Ertan’ın “Einstein’ın ‘Tanrı Mektubu’nun yeniden satılması” ile ilgili görüşleri. Yazıda ünlü bilginin dinle olan ilişkisi anlatılıyor ve kendisini ileri yaşlarda “agnostik” olarak tanımlamasına yer veriliyor. Musevilik ile ilgili görüşleri ise oldukça ilginç: “Bana göre bütün öteki dinler gibi Museviliğin özü de, ilkel batıl inançların somutlaşmış bir örneğidir.”

Derin yaralara jel yama

Tıp teknolojisindeki gelişmeler yakında cerrahları işsiz bırakacak gibi. Kazalara veya savaşlara bağlı olarak ortaya çıkan derin yumuşak doku yaraları artık yaraya enjekte edilebilen jel kıvamındaki nano-malzemelerle hızlı ve kolay bir şekilde kapatılabilecek. Şimdilik yalnızca hayvanlar üzerinde denenen bu yöntem yakında rekonstrüktif cerrahinin elini kolaylaştıracak.

Bu hafta yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Çalışma hayatındaki bir takım sorunlar ruh ve beden sağlığımızı olumsuz etkilerken, doğal olarak verimliliğimiz de düşürüyor. Şimdi keyifli bir iş yaşamı için bilimsel önerilerimiz var. Örneğin sabahları ilk iş olarak sosyal medya mesajlarını kontrol etmeyin. Bu davranış, sabah enerjisini boşa harcamak anlamına gelebiliyor.

Tınaz Titiz doğadaki davranış örüntülerinden yola çıkarak arılarla insan davranışları arasında bir paralellik kuruyor. Kendi tek akıllarımıza, birikimlerimize bu denli güvenerek gelebildiğimiz son durağın burası olduğuna dikkat çekerek, eğer yolculuğa devam edeceksek, Birleşik akıl alçakgönüllülüğünü kabul etmemiz gerektiği düşüncesinde.

Bayram Ali Eşiyok, ülkemizde meyve ve sebze fiyatlarındaki artışın nedenleri üzerinde duruyor ve olaya daha geniş açıdan bakıldığında yanıtın Türkiye’nin 1980’lerden günümüze uyguladığı politikalarda aranması gerektiğine dikkat çekiyor.

Aşk bir devrimdir

Dergimizin Dijital Kültür ve Yapay Zekâ konferanslarının sonuncusu Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde yapıldı. Tanol Türkoğlu ve Cam Say’ın yanısıra “Sanal aşk ve gerçek aşk” konulu konferansta yazar İnci Aral da yer aldı. Aral “Aşk bir devrimdir” dedi.

İKU Kadın ve Sosyal Araştırmalar Birimi Başkanı Prof. Dr. Işıl Zeybek hamile kadınların hedef olduğu şiddetin bebek üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor ve anne karnında her şeyin kayıt altına alındığını söylüyor.

Cem Say Yapay Zekâ ve Tıp köşesinde yeni teknolojilerle ilgili kimi haberleri okurken, neyin reklam, neyin gerçek olduğunun ayırdına varılması gerektiğinin özellikle altını çiziyor. Tanol Türkoğlu ise “aşk”ın dijital dünyada nasıl konumlanacağı konusunda kafa yoruyor. Israrla “Aşk kontrol altında tutulamaz“ diyor. Peki, dijitalleşen dünyada bireyin aşk ile ilişkisi nasıl olacak? Mustafa Çetiner, 3 haftadır tıpta bilgiye özgür erişim sorununa devam ediyor. Önerisi şu: YÖK, TÜBİTAK gibi kurumların ucuza açık erişim sağlaması. Müfit Akyos araştırma faaliyetlerindeki liderlik sorunlarına değiniyor ve liderlerin ilgili bilim dalında yetkinliğe sahip olmalarının yanı sıra, farklı bazı becerilere sahip olmaları gerektiğine vurgu yapıyor.

Doğuş Kaya, çocuklar ve suç konusuna devam ediyor. En fazla suç işleyen çocukların ilkokul ve ilköğretim mezunu olmaları düşündürücü.

Beslenmede işlenmiş et ürünlerinin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri anlatılıyor. Ne kadar az yerseniz o kadar iyi.

İklim değişikliğinin olumsuz etkileri dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Antarktika’da büyük penguen kolonilerinde son üç yıldır ciddi bir nüfus azalması yaşanıyor. Nedeni iklim değişikliklerine bağlı olarak kışların sert geçmesi, yavru penguenlerin üzerinde yaşadığı buz platformlarının alabora olarak yavruların suya düşüp boğulması.

***

HBT geleceğe bakıyor. Gençlere bakıyor. Yarınları düşlüyor. Geleceğimiz bilimdir. Dünyayı değiştiren bilimdir, bilimsel düşüncedir.

Gelecek Cuma'ya kadar dostluk ve sevgi ile kalın.