Yeni efendilerimiz ve “yeni canlı türü” robotlar mı olacak?

Editör ne diyor?

Adım adım, ama hızlanan bir ivmeyle işlerimizden tasfiye oluyoruz, farkında mısınız?

Önce “Aaa ne büyük kolaylık, hesap işleri, iletişim, tasarım, banka işleri... Hemen her şey bunlar sayesinde çok kolay, güzel ve mükemmel...” Bilgisayarlar böyle şeker yüzleriyle hayatımıza girdiler, onları büyük bir memnuniyetle kabul ve buyur ettik. Zamanımız hızlandı! İş yapma olanakları bizle asla karşılaştırılmayacak bir mükemmeliyette idi. Mesela mikron ölçüsünde oturuyor her şey, gerisi senin becerine kalıyordu.

Bilim en büyük mutluluğu gösterdi. Uzay, atmosfer, kozmoloji, evren, gök adalar, hesaplar kitaplar... Büyük ufka yelken açtı bilim bu sayede.


Sadece o mu? Sanayi 4.0 neyin eseri? Bilgi Toplumu, hangi sayede?

Her şey değişti hayatımızda. Kuşaklar dâhil. Biz nasılsa dahil olduk “yeni kuşağa”. Biraz dil ve yaşam farkımız olsa bile!

Bilgisayar -kontrol- temelli hayat, şüphesiz ki elektronikte büyük devrim sayesinde, bizleri farklı bir dünyaya taşıdı.

Biz aslında iki dünyada yaşıyoruz, iş yapma-iletişim becerimiz geleceğin dünyasında, ama beden ve ruhumuz -şüphesiz siyaset yapma dâhil- hala eski dünyada.

Bu çelişki ileride çözülecek, şüpheniz olmasın.

Sözün başında dedik ki, işlerimizi kaybediyoruz.

Önümüzdeki 20 yıl içinde 702 meslekten yarısını daha devredeceğiz!

Tamam da dünyadaki insanların çalışması gerekir. Robotların üstün verimlilikleri, insanlığa daha az çalışıp daha rahat yaşamak ve daha çok sevdikleri başka şeylerle uğraşacak büyük hobi zamanları ayırırsa mesele yok.

Fakat robotlar bununla yetinecekler mi, çünkü bilim bir yandan da robotlara insan gibi düşünce, bilinç edinme vb gibi özellikler kazandırmanın peşinde. Böyle bir durum olursa, insanlığın asla baş edemeyeceği bir “canlı türü” yaratılmış olur.

Zor bir aşama, ama dünyanın sayılı entelektüelleri endişeli. Siz en iyisi bu ilginç kapak konumuzu, Erdal Musoğlu’nun kaleminden okuyun. Ali Akurgal, konuya ilginç bir açıdan katkıda bulunuyor “robot demokrasisi kurmalıyız” diyor! Reyhan’ın konuyu tamamlayan derlemesi de cabası! Şunu da belirtelim: Derginizde daha sık bu konuyu irdeleyen yazılarla karşılaşacaksınız. Yığınla bilgi ve malzeme var, geleceğe bakacağız. Zaten “görevimiz”!

Yazarlarımızın yetkinliği

 Dolu dolu yeni bir HBT ile karşınızdayız yine. Büyük keyif alarak hazırlıyoruz derginizi, bunu duyumsamanızı dileriz.

Yazarlarımızın eline kimse su dökemez diyeceğim, hepsi yetkinleşti, yazdıkça daha büyük bir yetkinlik kazanıyorlar. Dergimizi onlarsız düşünemeyiz. Kuban Hoca iletişim konusunda gerçekten özgün bir yazısıyla köşesinde size merhaba derken, Bozkurt Güvenç, bu Cumartesi, yani 5 Kasım’da yapılacak İki Bilge Konferansına hazırlıyor sizleri. Mustafa Çetiner “aydın olmak” üzerinde dururken, Profesör Namık Aras da daha önce iki yazı yazdığı bilimsel gelişme ve sanayileşme açısından Güney Kore-Türkiye konusuna, bu kez ODTÜ karşılaştırmasını-kıyaslamasını da ekleyerek sürdürüyor.

“Bilimsel beslenme” sayfamızı her hafta çok özgün haberleriyle izlemelisiniz. Bilimin bu alanda ürettikleri o kadar çok ki...

Bilim dünyasından son araştırma haberleri, üniversitelerimizin sayfalarından başarılı yazılar bir hafta boyunca sizi HBT’ye bağlayacak.

Başka bir dünya mümkün

Ve değişik bir yazı: “Türkülerde erkeklerin kadına bakışı”. Bir etnomüzik yazısı. Konunun uzmanı Yıldıray Erdeney imzalı! Erhan Güzel’in Hukuk ve Matematik yazısı “iyi matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur” deyişi ile başlıyor!

Her zaman dediğimiz gibi: içine sıkıştığımız dar açılardan geniş açılara yolculuğun adıdır HBT. Başka bir dünya mümkün!

Gelecek Cuma’ya kadar sevgi ve dostlukla kalın.

***

İKİ BİLGE KONFERANSI: YAKIN GELECEĞE SAYGI

5 Kasım Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi’nde Bozkurt Güvenç ve Doğan Kuban “Yakın Geleceği Saygı” başlıklı konferanslarına herkesi bekliyor. Ücretsizdir ve özellikle gençler davetlimizdir.