Albert Einstein ile eşi Mileva Marić arasındaki muamma çözüldü mü?

Fizik ve Uzay Öne Çıkanlar
Albert Einstein ile eşi Mileva Marić arasındaki muamma çözüldü mü?

“Her başarılı erkeğin ardında bir kadın gizlidir.” Albert Einstein’ın bile… Öylesine kapalı kapılar ardında kalan bir hikâye ki bu, bilim tarihçileri, Einstein’ın görelilik teorisinde karısı Mileva Marić’in katkısı olup olmadığını tartışıyor bugün. Peki ama işin aslı ne?

Albert Einstein'ın ilk karısı Mileva Marić’i Albert’in kendisi kadar tanıyor musunuz? Pek sanmıyoruz. Marić yıllarca unutuldu. Ta ki 1986 yılında, ikili arasında öğrencilik günlerinde başlayan yazışmalar keşfedilene kadar. Bu yazışmalarla birlikte kapalı kapılar aralanmaya başladı. Mileva’nın öyküsünü anlatanların bazıları, şaşırtıcı iddialarda bulundu; onun, kocasının dehasının ötesine geçen parlak bir matematikçi olduğunu ve 1905'te görelilik üzerine yazdığı makalesi de dahil olmak üzere Einstein’ın ardındaki asıl dehanın o olduğuna işaret eden bazı iddialar ortaya attılar. Kapsamlı bir tarihi araştırmaya dayanan ve yeni yayımlanan bir kitap ise Mileva’nın gerçek hikayesine bugüne kadar hiç olmadığı kadar yaklaşmış gözüküyor: “Einstein’s Wife: The Real Story of Mileva Einstein-Marić” (Einstein’ın Karısı: Mileva Einstein-Marić’in Gerçek Hikayesi)

Emekli olmadan önce Londra'daki Southwark Koleji'nde Matematik ve Fizik Bölümü Öğretim Üyesi olan Allen Esterson ve Hofstra Üniversitesi'nden Emeritus Profesör David C. Cassidy’nin, bilim tarihi kitaplarıyla tanınan Ruth Lewin Sime’nin katkılarıyla yazdığı bu kitap, Albert ve çocukları için bilimsel kariyerinden vazgeçen bir bilim insanının, Mileva’nın hikayesini irdeliyor: “Albert ile eşi arasındaki muamma çözüldü mü?” sorusu bile tek başına, kitabı okunmaya değer kılıyor.


Bu muammayı çözebilmek için hummalı bir çalışma yapıldı. El yazması mektuplar, okul transkriptleri ve bu gizi çözmeye yönelik çeşitli tarihi belgeler incelendi. Çiftin eski okul kayıtlarından ikisi arasında yazılan mektuplara kadar her detayı inceleyen, dikkatli ve kapsamlı bir araştırmanın eseri olan bu kitapta, Einstein'ın gölgesinde yaşamanın nasıl bir şey olduğuna yönelik psikolojik izler de buluyoruz: Tam anlamıyla bir adanmışlık ve bir kadının gururunu yansıtan derin sessizlik.

Tulane Üniversitesi Tarih Profesörü ve aynı zamanda “Einstein: Yaşamı ve Evreni” isimli kitabın da yazarı olan Walter Isaacson da Einstein'ın ilk eşinin, teorilerine yaptığı katkılar konusunun tartışmalı olduğunu kabul ediyor. Titiz ve derinlemesine olduğunu ifade ettiği bu son kitabın ise efsanelerden ve komplo teorilerinden sıyrılarak Mileva Einstein-Marić’in ilginç ve ilham verici gerçek hikayesine odaklandığını söylüyor.

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden tarih profesörü Diana L. Kormos-Buchwald ise kitabı, derinlemesine araştırılmış bir kaynak olarak nitelendiriyor. Kormos-Buchwald, Mileva ile kocası Albert arasındaki bilimsel ilişkiye dair şehir efsanelerinin arttığı bir ortamda, bu kitabın çok gerekli bir “aydınlatıcı” olduğunu savunuyor. Kitapta sunulan belgelerle başarı/başarısızlıklarının ve mücadele ettikleri çevrenin açıkça gösterilmiş olduğunu ifade ediyor.

Kanıtlar, Mileva Marić’in o dönemde bilim dünyasının erkek egemen anlayışına karşı zorluk yaşadığını gösteriyor.

Mileva’nın gerçek hikayesi, bilimde kadının yerini sorgulatıyor

1875 yılında Titel, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde doğan Mileva, o dönemde bilim dalında yüksek öğrenime devam eden cesur ve zeki birkaç kadından biriydi; O ve Albert’in yolu, Zürih Politeknik'te kesişecekti.

Ne yazık ki Mileva bilim kariyerinde bir dizi başarısızlığa uğradı - başarısız sınavlar, yoluna taş koyan doktora tez danışmanı ve Einstein'dan evlilik dışı hamileliği… Ardından o ve Albert 1903'te evlendi ve iki oğulları oldu, ancak evlilik yürümeyecekti. Mileva, kocasının “itibarsız” ortak yazarı veya ücretsiz asistanı mı yoksa yoldaşı mıydı? Kocasının gizli işbirlikçisi olduğuna inanmak, birçok insana cazip gelse de “Einstein'ın Karısı” eserinin yazarları gerçek kanıtlara bakıyor ve önemli tarihsel bağlamlar sunuluyor. Anlattıkları hikâye, bilimin o dönemde kadınlara karşı hiç de hoş davranmadığının ve çeşitli engellerle mücadele eden cesur ve kararlı bir genç kadının hikayesidir.

Aslında kitap Maric'in yanı sıra kadınların yirminci yüzyılın başında bilim dünyasına girmek için verdiği mücadeleyi de anlatıyor. Başarının cinsiyete dayalı değil, fırsat eşitliği, teşvik ortamı ve eğitime dayandığını ve kadınların bu konuda yaşadığı zorlukları da yansıtıyor.

Mileva'nın hayatını araştırmak için 50 yılını harcayan Ljubljana Üniversitesi'nde eski bir fizik profesörü olan Dord Krstić de buna katılıyor. İyi bir araştırmanın eseri olan “Mileva & Albert Einstein: Their Love and Scientific Collaboration” isimli kitabında o zamanlarda kadınlara yönelik yaygın önyargı göz önüne alındığında, bir kadınla birlikte yayımlanan bir yayının daha az ağırlık taşıyabileceğini ve aslında Mileva’nın olabilecek bazı çalışmaların yalnızca Albert Einstein imzasıyla yayımlandığını öne sürüyor.

Albert Einstein’ın Mileva Marić’e gönderdiği mektuplarda, “izafi hareket üzerine yaptığımız çalışma” gibi ortak çalışmaya işaret eden ifadeler yer alıyor.

Tarihe ışık tutan mektuplar

“Einstein’ın Karısı” kitabına dönecek olursak kitabın temelini ikili arasındaki mektuplar oluşturuyor. 1899-1903 yılları arasında Albert’in Mileva’ya attığı 43, Mileva’nın Albert’e gönderdiği mektuplarınsa 10 tanesi korunabilmiş. Bu mektuplarda yer alan ifadeler, Mileva’nın metodik ve dayanışmacı olduğunu, ayrıca Albert’in enerjisini çalışmasına kanalize etmesine yardım ettiğini açıkça gösteriyor.

Mektupları ve sayısız ifadelerinden, Mileva Marić ve Albert Einstein'ın okul günlerinden 1914'e kadar yakın işbirliği içinde oldukları anlaşılıyor. Albert mektuplarında, “izafi hareket üzerine yaptığımız çalışma” gibi ortak çalışmaya işaret eden ifadelere de tekrar tekrar yer veriyor.

Bu okuduklarımızdan varabileceğimiz sonuç, Mileva Marić’in Albert’ın bir bilim insanı olarak gelişmesine kesin olarak katkıda bulunduğudur. Einstein’la evlendikten ve bir çocuğu da engelli doğduktan sonra bilim kariyerinden vazgeçen bir kadından bahsediyoruz. Ancak yazarlar, asıl gizemli konu hakkında, bazılarının iddia ettiği gibi göreliliğin ortak mucidi olduğuna dair kesin hiçbir kanıt bulamıyorlar. Peki ama neden?

Araları bozulmadan (Albert onu terk etmeden) önceki dönemdeki işbirlikleri sevgiye ve karşılıklı saygıya dayanıyordu; olağandışı işler üretmelerine izin veren de buydu belki. Albert’in yeteneğini tanıyan ilk kişi Mileva’ydı. O olmasaydı, Albert asla başaramazdı. Mileva, Albert için kendi tutkularını bıraktı, onunla çalışmaktan mutluluk duyarak başarısına katkıda bulundu. Bir kez başladıktan sonra, çalışmalarını Albert’in adıyla imzalama işlemi tersine çevrilemez bir hal aldı. Erkek egemen bir bilim topluluğunda Mileva sessiz kaldı. Belki de sadece ona olan aşkından ve Albert’in mutluluğunu kendi mutluluğu olarak kabul etmesinden. Çünkü Albert için başarı demek mutluluk demekti. Mileva, Albert için mutsuzluğu göze alacaktı.

Yazı: Batuhan Sarıcan / [email protected]

Kaynakça:

https://www.nature.com/articles/d41586-019-00741-6

https://www.scientificamerican.com/article/the-true-story-of-einsteins-wife-a-revised-history-of-humans-and-other-new-science-books/

https://mitpress.mit.edu/books/einsteins-wife

https://blogs.scientificamerican.com/guest-blog/the-forgotten-life-of-einsteins-first-wife/