Çocuklarla etkili zaman geçirme

Öne Çıkanlar Sağlık
Çocuklarla etkili zaman geçirme

Kendisine tahakküm yerine eşlik edilen çocuğun yaratıcılığı: Onunla nasıl zaman geçirebilirim?

Çocukla etkili zaman geçirmekten bahsedildiğinde akla birçok kavram gelebilir. Çocukla nasıl konuşulacağı nasıl verimli zaman geçirileceğini düşünüyorsak eğer öncelikle çocuğun ihtiyaçlarından bahsetmek faydalı olacaktır. Hediyelere endeksli düşünmek aslında bakıldığında çocukların yeterince etkili ilgi alamadıklarında oluşan bir dışsal şartlanma oluyor. Bir birey olarak annesi babası tarafından sayıldığını hisseden ve duygusal olarak tatmin olmuş çocuk hediyelere fazla anlam yükleme ihtiyacı duymuyor.

Çocuğun duygusal ihtiyaçları: Sayılmak ve aynalanmak


Bu evrede çocuk kendisini annesinin gözünde nasıl görüldüğü üzerinden tanımlamaya başlar. Bir nevi kendisinin yansımalarını annesinin dilinde mimiklerinde gördükçe benliği gelişmeye başlar. Bir çocuğa yapılacak en iyi şeylerden biri ona onun özgünlüğüne alan tanıyarak sen varsın mesajı vermek, en kötüsü ise sen yoksun mesajı vermek ve onu görmezden gelmektir. Psikologların çocukları yaşamları boyunca uzamsal olarak gelişimlerini takip ettikleri çalışmalarda görüyoruz ki çocuklar yetişkin olduklarında çocukluk döneminde yaşadıkları ihmalden çok daha olumsuz etkiler yaratabiliyor. Hem duygusal hem de fiziksel olarak ihmal edilen, yani sevildiği gösterilmeyen veya temel bakım ihtiyaçları karşılanmayan çocuklar ironik bir biçimde şiddet gören çocuklara göre daha çok psikolojik sorunla karşılaşabiliyorlar. Bu sebeple çocuğa etkili ilgi gösterilmesi çok önemli.

Peki sen varsın ve seni görüyorum mesajını çocuğa nasıl verebilirsiniz?

İfadeleri geri yansıtma: Evet orada bir kedi var!

Çocuklar somut düşündükleri için soyut ifadeler onlar için genellikle bir şey ifade etmez. Onlar yaşantısal olarak yani deneyimler ve örnekler üzerinden dolaylı olarak dünyayı algılarlar. Çocuğunuza “Seni duyuyorum” deseniz, bu ifadenin onun zihninde yarattığı karşılık çok büyük değilken, onun ifadelerini sohbet içinde ona geri yansıttığınızda yarattığı etki çok daha olumlu ve büyük olacaktır. Örneğin çocuğunuz size “Anne orada bir kedi var!” dediğinde, sizin de “Evet, orada bir kedi var” diyerek geri yansıtmanız çocuğunuza dolaylı olarak seni dinliyorum mesajı verecektir. Çocuğa seni duyuyorum dediğinizde gerçekten duymuş olduğunuzun garantisi yoktur, ancak onun dediğini ona geri yansıtabilmek için dinlemiş olmanız şarttır ve çocuklar bunu hisseder. Bu farkı psikoterapi seanslarında bizzat gözlemleyebiliyoruz. Uygun ifadeleri çocuklara anne babaları tarafından geri yansıtıldığında çocukların yüzlerindeki gülümseme ve olumlu ifadeleri artıyor.

Ebeveyn tarafından kopyalanma: Ben de şimdi senin gibi küpleri üst üste dizeceğim!

Çocuğun davranışlarını taklit etmeniz seni görüyorum mesajını dolaylı ve somut olarak verecektir. Çocuğun davranışını kopyalamanın farklı aşamaları vardır. Oyun esnasında çocuğun davranışlarını kopyalayabilmeniz için öncelikle onu takip etmeniz gerekir. Takip ederken içinde bulunduğunuz gözlemci konumunuz çocuğun güvende hissettirir. Örneğin “Çok güzel bir mavi bulut çizdin. Şimdi ben de senin gibi mavi bir bulut çizeceğim” dediğinizde çocuğunuz, “Annem beni izliyor, takip ediyor, beğeniyor hatta öyle çok beğeniyor ki aynısını yapmak istiyor” şeklinde düşünmeye başlar. Dolaylı ve aşamalı olarak çocuğun değerlilik duygusu güçlenir.

Oyun spikeri ebeveyn: Çocuğu çocuğa anlatmak

Oyun esnasında çocuğun davranışlarını çocuğa anlatmanın tahmin edilenden çok daha olumlu bir etkisi var. Çocuk üzerinde aktif dikkatin sağlanması, çocuğa kendisini iyi hissettirir. Örneğin çocuk bir resim çizerken ona “Şimdi sarı bir yuvarlak çizdin. Etrafında düz çizgiler çiziyorsun. İçini sarıya boyuyorsun. Belki güneş çiziyor olabilirsin” dediğinizde aşamalı olarak resmin adımları ona hikâyelendirilmiş oluyorsunuz. Bu hikayelendirmeyi yapabilmek için çocuğun hareketlerini takip etmek ve aynı zamanda söze dökmek şart. Bu şekilde hem yoğun bir şekilde çocuğa odaklanır, hem de onun kendi davranışlarının farkında olması sağlanabilir. Hareketlerinin ona sözlü olarak geri aktarılması dil hakimiyetini de artırır.

Detaylı övgünün 3 N’si: Neyi, nasıl ve neden öveceğiz?

Herhangi bir kitapçıdaki çocuk gelişimi bölümüne rastgele seçeceğiniz bir kitapta çocuğunuzun davranışlarını takdir etmenin öneminden bahsedilir. Ancak neyi nasıl ve neden öveceğiz? Çocuğun çaba gösterdiği eylemleri övmeniz çocuğunuzun narsistleşmeden özgüven kazanmasını sağlar. Örneğin çocuğa “İlk başta zorlansan da o matematik problemine odaklandın ve çözmeye çalıştın. Denemen çok güzel” demeniz onun emeğini yüceltirken, “Benim oğlum her zaman başarılıdır” demeniz hem gerçekçi olmayan bir övünme yaratacak, hem de her zaman başarılı olmasını beklediğiniz yargısını çocukta oluşturarak onu strese sokacaktır. Takdirin nasıl yapıldığı da ayrıca önemli. Takdir edilen davranışın net olarak ifade edilmesi, sadece kuru bir aferine kıyasla çok daha etkili olur. Çocuk hangi davranışın yüceltildiğini daha iyi anlayacaktır. Çocuğunuza aferin dediğinizde onu geçiştirdiğiniz hissine kapılma riski varken, davranışı net olarak betimlediğinizde samimiyetinizi daha çok hisseder.

Çocuğumun oyununa eşlik ederken neyi daha az yapmalıyım?

Arka arkaya soru sormak oyunda çocuğun hızında gitmeyi engeller ve oyundaki spontan akışı bozar. Soru sormak soru soran ve kendisinden cevap beklenilen ilişkisi oluşturur ve bu da hiyerarşiye neden olarak uyumu bozabilir. Bu sebeple soruların sonuna “Merak ediyorum” ifadesi ekleyerek cümle sonlandırabilir. Böylelikle çocuk kendisini cevap verme konusunda acele ettirilmiş gibi hissetmez ve kendisini oyunun akışına daha rahat kaptırabilir.

Yaratıcılığın yolu: Komuttan öneriye doğru

Çocuğun özgünlüğünü ve yaratıcılığını pekiştirmek için ona yaratıcı oyun esnasında eşlik ederken doğrudan komutlar vermekten kaçınılabilir. Doğrudan komut verildiğinde çocuğun iradesi için alan tanınmamış olur. Terapistlerin yaklaşımları konusunda ebeveynlerin de bilgilendirilmesinin oldukça önemli. Çocukların hayatlarında kalıcı olan anne babalar için bu yaklaşım biçimlerinin içselleştirilmesi çocuğun mutluluğu ve yaratıcılığı için büyük önem taşıyor. İnsanlar bir araç aldıklarında trafiğe çıkmadan ehliyet almak durumundalar ancak aynı durum çocuk yetiştirmek konusunda da geçerli değil maalesef. Yukarıdaki yaklaşım biçimlerini uygulayarak çocuk ile ilişki daha da güçlendirilebilir. Bu yaklaşım biçimlerinin altında yatan temel prensip, ebeveynlerin çocuğun kendisini ifade edişine eşlik eden bir konumda bulunmasıdır. Başka bir deyişle çocuk tahakkümün değil eşliğin olduğu bir ortamda kendisini daha iyi tanıma ve ortaya koyma fırsatı bulabilir. Böylelikle hem yaratıcı hem de özgün olur ve kendisini olduğu gibi kabul eden bir birey olabilir.

Klinik Psikolog Işıl Necef
Koç Üniversitesi Hastanesi

Bu yazı HBT'nin 120. sayısında yayınlanmıştır.