Reflü

Öne Çıkanlar Sağlık
Reflü

Midede ağrı ve yanma gibi şikâyetler günümüzün en sık karşılaşılan sağlık sorunları arasındadır. Mide içeriğinin yemek borusundan yukarı, boğaza doğru gelmesidir “reflü”. Halk arasında mide reflüsü olarak bilinen Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH), mide içeriğinin, özellikle asitli mide sıvısı ve gıdaların yukarı yemek borusundan boğaza ve ağıza doğru geri gelmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Rahatsız edici olmayan ve nadiren, kısa süreli olan reflü hali fizyolojik yani normal sayılır, ancak bu durum uzun süreli ve sıklıkla ortaya çıkıyorsa, reflü hastalığından söz edilir. Bir hayli yaygın olan bu hastalık, genellikle boğaz ve göğüs kemiği arkasında yanma hissi olarak görülebiliyor. Reflü hastalığının oluşmasında ise, beslenme yanlışlıkları ve fazla kilo büyük rol oynuyor.

Reflü hastalığına dünyada oldukça sık rastlanılır, görülme sıklığı normal toplumda yüzde 10-20 arasındadır ve özellikle kilosu fazla olanlarda daha sık görülür. Kadın ve erkekler arasında görülme sıklığı arasında fark yoktur. Gastroözofageal reflü hastalığı 40 yaş ve sonrasında daha sık ortaya çıkar. Dünyada ve ülkemizde insanlar tarafından en sık rastlanan ve şikâyet edilen bir mide rahatsızlığı olan reflü ile ilgili bilinmesi gerekenler şöyle:

Reflü hastalığında ne tür yakınmalar beklenmelidir?


Sıklıkla iki tür yakınma ortaya çıkar: Bunlardan ilki, göğüste iman tahtası adı verilen göğüs kemiğinin arkasında, yemek borusunda hissedilen yanma hissidir. Bu yanma genellikle yemeklerden bir süre sonra ortaya çıkar.

İkinci sık yakınma ise mide içeriğinin (kısmen asitli mide sıvısı ve bir miktar gıda olabilir) boğaz ya da ağıza geri gelmesiyle, acı-ekşi tadın hissedilmesidir. Bunların dışında, daha nadir olmak üzere boğaz ağrısı, ses kısıklığı, boğazda yumru hissi, yutmada güçlük, göğüste ağrı, ağızda tükürük salgısının artışı (hastalar ağzıma su doluyor diye yakınır), kuru, irrite edici, inatçı öksürük ve kimi zaman nedeni saptanamayan bulantı hissi de diğer yakınmalar arasında sayılabilir.

Reflü neden ortaya çıkar? Ne tür zararlar oluşturur?

Normalde yemek borusunun (özofagus) tam mideyle birleştiği noktada “özofagus alt kıskacı” adı verilen ve yemek borusunu oluşturan kasların özelleşerek yaptığı, büzülerek kapanan bir mekanizma mevcuttur. Normalde belirli bir basınçla kapalı olan ve mide içeriğinin bu sayede geri gelmesini engelleyen bu kıskaç, yemek yediğimizde gevşeyerek açılmakta ve gıdaların mideye geçişine izin vermektedir. Bunun dışında, kapalı olan kıskaç reflü hastalığında, olmaması gerektiği şekilde zaman zaman yeme dışında da gevşemekte ve açılmakta ya da sürekli olarak kapanma basıncının düşük olması sebebiyle gevşek kalmaktadır. Bu durumda reflü ortaya çıkar. Bir üçüncü neden ise mide fıtığı (hiatal herni) varlığının kıskaç mekanizmasının işlevini bozmasıdır. Bu anatomik bozuklukların yanı sıra reflünün ortaya çıkışını obezite, gebelik, diyetimizdeki bazı gıda türleri ve kimi ilaçlar kolaylaştırmaktadır.

Reflü hastalığında mideden yemek borusuna doğru gelen asidik mide içeriği, mide içyapısından farklı olan ve aside mide gibi dayanıklı olmayan yemek borusu içyapısında hasar, tahriş oluşturur. Bu hasar, oluşan reflünün sıklığı, mide içeriğinin yemek borusuna kaçma sıklığı ve mide sıvısının asiditesiyle doğru orantılıdır. Yani mide sıvısı ne ölçüde sık geri geliyor ve içerdiği asit oranı ne ölçüde yüksekse, yemek borusunda oluşturacağı hasar da o ölçüde yüksek olacaktır. Buna bir de yemek borusu iç yapısını örten, mukoza olarak adlandırılan iç örtü dokusunun direncini de ilave etmek gerekir.

Reflü hastalığı tanısı nasıl konulur?

Genelde reflü hastalığının klasik şikâyetleri olan ağıza ve boğaza mide içeriğinin gelmesi ve göğüste yanma hissi, reflü hastalığı tanısı koymayı kolaylaştırır. Ancak bu klasik yakınmaların yanı sıra tipik olmayan diğer yakınmaların da varlığı, tanı koymada gastrointestinal sistemin incelenmesini gerektirir. Bunun için “üst gastrointestinal sistem endoskopisi” adı verilen işlem, -ışıklı bir tüp kamerayla yemek borusu ve mide içinin görülerek incelenmesi yöntemi- tercih edilir: Bu tetkikle hem reflü hastalığıyla ortaya çıkan yemek borusundaki hasarlar gözlenmekte hem de bu hastalığın neden olacağı daha ileri sorunlar tespit edilebilmektedir. Endoskopik olarak gözlenen yemek borusu hasarının derecesine göre de reflü hastalığının şiddeti belirlenebilmekte, reflü hastalığının neden olacağı hücre ve doku bozulmaları ve değişiklikleri de bu yöntem sırasında elde edilen biyopsilerle anlaşılabilmektedir. Endoskopik inceleme yöntemi dışında, reflü hastalığının varlığını saptamada yemek borusunda yapılan basınç ve asit ölçme yöntemleri de zaman zaman kullanılabilmektedir.

Reflüyü önlemek mümkün mü? Tedavi nasıl olmalıdır?

Gastroözofageal reflü hastalığı temelde anatomik-yapısal bazı eksiklik ve bozukluklar nedeniyle ortaya çıktığı için, temelde kronik seyirli bir hastalık olarak değerlendirilmelidir. Yani reflü hastalığını belirli bir süre ilaç kullanarak, kalıcı olarak tedavi etmek olası değildir. Ancak bazı yaşam tarzı ve davranış değişiklikleri ve ilaç tedavileriyle reflü hastalığını kontrol altında tutmak ve neden olacağı zararları önlemek mümkündür. Bu amaçla günlük yaşantımızda yapacağımız bazı değişiklikler, yaşam tarzı düzenlemeleri tedavinin temelini oluşturur. Bunlar arasında fazla kilolardan kurtulmak, sigara, alkol kullanımının sonlandırılması, kahve içiminin sınırlandırılması, geç vakit yenen yemeklerden vazgeçilmesi, yağlı, naneli gıdalar, gazlı içeceklerden uzak durulması ve yatak başının yüksek olmasına dikkat edilmesi sayılabilir. Tıbbi tedavide mide asit salgısını düzenleyen antisekretuvar ilaçlar ve antiasit ilaçlardan yararlanılır. Seçilmiş bazı hastalarda anti- reflü cerrahi tedavisi de etkin sonuç sağlamaktadır.

Reflü hastalığı tedavi edilmezse hangi sonuçlar ortaya çıkar?

Reflü hastalığında ortaya çıkan istenmeyen sonuçları, yemek borusuyla ilgili olan ve olmayanlar olarak iki kategoride değerlendirmek gerekir.

Eroziv özofajit: Yemek borusunda asit reflüsüyle erozyon ve ülserlerin ortaya çıkmasıdır.

Barrett özofagusu: Yemek borusunun hücre yapısının değişmesini ifade eder. Barret metaplazisi de denen bu duruma kronik olarak mideden yemek borusuna gelen asit reflüsünün neden olduğu bilinmektedir. Barret özofagusu, yemek borusu kanserine zemin hazırlayan bir hücre değişimidir.

Özofagus darlıkları: Yemek borusunda asit reflüsünün yol açtığı ülser ve yaraların iyileşme sürecinde ortaya çıkan yapışıklık ve bunun sonucu oluşan yemek borusu kanalında oluşan daralmadır. Bu durum gıdaların yutulmasında güçlük ve gıdaların yemek borusunda kalması gibi sonuçlara neden olabilir.

Özofagus dışı komplikasyonlar arasında ise astım, kulak ve boğaz rahatsızlıkları, kronik larenjit, nefes borusu giriş darlıkları, ses tellerinde iltihap ve tahriş, kronik öksürük, daha nadir olarak diş erozyonları, kronik sinüs enfeksiyonları, tekrarlayan zatürre, larenks kanseri sayılabilir.

Prof. Dr. Mete Özdoğan
MedAmerikan Tıp Merkezi - İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı

Bu yazı HBT'nin 108. sayısında yayınlanmıştır.