Başarılı iş görüşmelerinin şifresi nasıl çözülür?

Öne Çıkanlar Toplum
Başarılı iş görüşmelerinin şifresi nasıl çözülür?

İş görüşmeleri, masanın hangi yanında oturuyor olursanız olun, insanı rahatsız eden bir deneyimdir. İşe başvuran kişinin gözünden bakıldığında, işe aday olan kişinin çekici bir konuşma yapması için 30 dakikası vardır. İşveren açısından bakıldığında da, işverenin görüştüğü kişinin gerçekten de öne sürdüğü nitelikte biri olup olmadığına karar vermesi için 30 dakikası vardır. Bu süreçte her iki tarafın da tam anlamıyla dürüst olması düşünülemez. İşe aday olan kişi, kendisinde yetersiz bulduğu yönleri geçiştirmeye çalışırken, işveren de şirketinin sorunlu yönlerini karşısındakine yansıtmamaya çabalayacaktır. Bu tür yanıltmacalara karşın, iş görüşmelerinin sonucu etkileyebilecek güçte birtakım kestirimlerde bulunulmasına olanak tanıyan oldukça basmakalıp bir yapısı vardır.

Bir iş görüşmesinden çıktığınızda işi almanız size çok uzak bir olasılıkmış gibi geldiyse, sezgilerinizde büyük bir olasılıkla yanılmamışsınızdır.

Bedensel duruş bilinçsizce taklit ediliyor


İkili etkileşimlerle ilgili araştırmalar, bireylerin karşı tarafın sergilediği davranışları taklit ettiğini gösteriyor. Örneğin, video konferans bağlantılarında katılımcıların aynı bedensel duruşu benimsedikleri-başlarını hafifçe yana eğip, çenelerini avuç içlerine aldıkları ve ellerini masanın üzerine koydukları- ve tüm bunları bilinçsizce yaptıkları görülüyor. Aynı durum fiili olarak herkesin katıldığı canlı toplantılar için de geçerli.

Duygusal zekâ düellosu

Aday olan kişi görüşmeye çağrıldığında, sahip olduğu beceriler çoktan bir kenara not edilmiş olur. İş yerleri, içinde bulunduğumuz büyük ağların daha küçük ölçekli evrenleridirler. İnsanlar dünya görüşlerini olabildiğince yansıtan işler edinmeye çalışırlar ve işlerinde de en çok kendileriyle benzer özellikler taşıyan kişilerle ilişki kurarlar. En başarılı çalışma ekipleri, bireyler arasında kişilik çatışmalarının en az düzeyde olduğu ekiplerdir. Bu nedenle, kişisel beceriler bir işi edinip o işte tutunabilme açısından son derece etkili bir unsur olmakla birlikte, iş görüşmeleri gerçekte iki kişinin duygusal zekâların düellosu gibidir.

Bir iş görüşmesinde insanlar bir olasılıkla sözel olmayan davranışlara tepki verirler, çünkü karşılarında oturan kişilerle ilgili birtakım izlenimler edinmeye çalışırlar. Görüşmeyi yapan kişi sıcak ve dost canlısı bir görünüm sergiliyor- örneğin, gülümsüyor ve konuşmaları başıyla onaylıyorsa- aday olan kişi de bir olasılıkla ona kibarca yanıt verecek ve ikisi arasında olumlu bir hava oluşacaktır. Tam tersine, görüşmeyi yapan kişi soğuk ve sert bir tavır takınıyorsa-sıklıkla kaşlarını çatıp, iç çekiyor ve saatine bakıyorsa- ikisi arasında bir bağlantının kurulması da söz konusu olamaz. Oysa görüşmelerde asıl amaç bağlantı kurulmasıdır.

Tarafsız değerlendirmeler

Bir araştırmada, tarafsız kişilerden adaylarla görüşmeyi yapanlar arasındaki etkileşimleri değerlendirmeleri istendi. Sonuçta, bu tarafsız kişilerin görüşmeyi yapanların sözel olmayan davranışlarından yola çıktıkları, söz gelimi, görüşmeyi yapan kişi soğuk davrandığında özgüvenleri düşük adaylara daha düşük puanlar verdikleri görüldü. İnsanlar genellikle başkaları tarafından sevilmek ve benimsenmek ister.

Özgüvenleri yüksek olan insanlar, beğenileceklerinden o kadar emindirler ki görüşmeye girerken kolayca ilişki kurabileceklerine inanırlar. Bu kişiler, görüşmeyi yapan kişi soğuk bir tavır sergilese bile, bu davranışı kendilerine mal etmeme becerisine sahiptir. Bu gibi durumlarda bağlantı kurmakta zorlanabilirler, ama özgüvenlerinden ve nezaketlerinden pek bir şey yitirmezler. Özgüveni düşük kişiler için, görüşmeyi yapanın soğuk bir tavır takınması ciddi bir engeldir. Adayın içine kapanık olması görüşmeyi yapan kişi tarafından bir eksiklik olarak algılanabilir ve onun da çekingen bir tavır takınmasına yol açabilir. Bu durumda adayın becerilerini ortaya dökmeye çalışıp, güçlü olduğu yönlerine ağırlık vermesi gerçekte işe uygun olmadığı izlenimi yaratır.

Bir başka araştırmada, kendilerini hoş ve uzlaşmacı biri olarak göstermeye odaklanan ve görüşmeyi yapan kişiye iltifatlar yağdırıp sohbet etmeyi becerebilen adayların, görüşmede yalnızca kendi özelliklerine odaklanan adaylara kıyasla, işe alınmaya daha yatkın kişiler olarak değerlendirildikleri görüldü.

İnsan odaklı kültür

Kuruluşlar bugüne dek hiç böylesine kültüre odaklı olmadılar. Hemen hemen her şirketin internetteki iş ilanları sayfasında uzun uzadıya o şirketin, yenilikçi düşünceyi ve çalışanların birbirleriyle kaynaşmalarını sağlayacak etkinlikleri destekleyici, insana odaklı bir kültüre ağırlık verdiğinden söz ediliyor. Bu kültürler giderek aynılık ya da tekdüzelik temeli üzerine kuruluyor.

Ayrımcı uygulamaların önüne geçilmesi yönünde birtakım düzenlemelerin yürürlükte olduğu da bir gerçek. Bu uygulamalar yüzünden adaylar gerçekte hangi davranışlarından ötürü işe alınmadıklarını öğrenmekte zorlanabilirler, ama sonuçta, belirleyici olan, adayların görüşmeyi yapan kişiyi ne denli ikna edebildikleri.

Tek bir kişinin kararına bağlı olmak

Adayların kaderi genellikle bir kişinin kararına bağlıdır. Ancak giderek bu yaklaşım tarihe karışıyor. Artık iş görüşmeleri birden fazla kişi tarafından yapılıyor ve karar tek bir oturumda alınmıyor. Birini işe alıp almam tamamen insani kararlara bağlıdır. İnsanlar hiçbir zaman dürtüsel tepkilerini yüzde yüz gizleyemeseler de, adayların ve işverenlerin görüşmeye girerken kendileri ve diğerleri hakkında daha derin bir farkındalığa sahip olmaları, daha nesnel ve gerçekçi kararlar almalarını kolaylaştırır.

Derleyen: Rita Urgan

Kaynaklar
https://blogs.scientificamerican.com/anthropology-in-practice/using-emotional-intelligence-to-crack-the-job-interview-code/
https://www.livecareer.com/interview-tips
https://www.enterprisealive.ie/connect-with-us/tips-on-using-the-startechnique-to-answer-job-interview-questions/
https://www.thebalance.com/top-interview-tips-2058577