Bilim, bekârları yanlış tanıtıyor

Öne Çıkanlar Toplum
Bilim, bekârları yanlış tanıtıyor

Son yapılan bir araştırmaya göre bilim, bekâr yetişkinlere ilişkin neredeyse hiçbir şey bilmiyor. Evli insanlarla evli olmayan insanları karşılaştıran araştırmalar, genellemelere dayalı olarak insanların evlenmelerini veya bekâr kalmalarını rastgele öneremez; evlenen insanlarla evlenmeyen insanların tamamen farklı karakterlerde olmaları son derece mümkün.  

"Yalnızlaştırılanlar: Klişelere Uydurulan, Damgalanan, Yok Sayılan ve Yine de Sonsuza Kadar Mutlu Yaşayan Bekârlar" kitabının yazarı Bella DePaulo, bekârlara yönelik bir bilimin mevcut olmadığını, evli çiftlerin daha mutlu ve daha sağlıklı olduğu sonucuna varan araştırmaların çok büyük bir yanılgıya düştüğünü söylüyor. Bu yanılgının çıkış noktası, evlenme kararını vermeden önce çok farklı olan bu iki grubu karşılaştırmaları. Bu nedenle de boşanmış veya dul kalmış insanlarla aynı kefeye konulan hiç evlenmemiş insanlara haksızlık edildiğini belirtiyor.

Denver’da yapılan Amerikan Psikologlar Derneği yıllık toplantısında, bekârlara ve bekâr hayatına yönelik birçok yanlış inancın olduğunu belirten DePaulo, bu inançların bazen bilimsel araştırmalara dayandırılarak çok yanıltıcı sonuçlara yol açtığını açıklıyor.


Amerika’da bekârlık

Amerika’da 18 yaşın üstünde yaklaşık 107 milyon bekâr olduğunu, bunlardan yalnızca 14 milyonunun partnerleriyle birlikte yaşadığını belirten DePaulo, bu kişilerin %63’ünün de daha önce hiç evlenmemiş olduğunu belirtiyor. Hiç evlenmemiş insanların sayısı gün geçtikçe artıyor: Örneğin 2014 yılında Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre 2012 yılından bu yana 25 yaşın üzerindeki yetişkinlerin yaklaşık %20’si hiç evlenmemiş. 1960 yılında yapılan benzer bir araştırma ise bu oranın yalnızca %9 olduğunu ortaya çıkartmıştı. Artık ileri yaşlarında evlenme alışkanlığına sahip olan insanlar, gençlik yıllarını bekâr olarak geçirmeyi tercih ediyor. ABD nüfus sayımı verilerine göre erkeklerin ilk defa evlendikleri yaş ortalama 29 iken kadınlar için bu yaş 27 olarak belirlendi. 1960 yılında ise bu ortalama kadınlar için 20, erkekler içinse 23’tü.

Kültürel olarak hala evliliğe odaklı yaşadığımızı, romantik komedilerden, sosyal yardımlara kadar her şeyin evliliği teşvik ettiğini belirten DePaulo, bazı insanlar için bekâr hayatının en iyi yaşama şekli olabileceği ihtimalini de kabul etmemiz gerektiğini söylüyor.

Bekârlar ile dullar/boşanmışlar aynı kefeye konamaz

Bu ifade, mevcut psikolojik literatürde sürekli olarak karşımıza çıkıyor.  Evliliğin veya uzun süreli birlikte yaşamanın, kalp ameliyatından sonra sağlıklı bir yaşam için yapıcı olduğu, stres ve depresyon seviyesini azalttığı söyleniyor.

DePaulo’ya göre evli insanlarla evli olmayan insanları karşılaştıran araştırmalar, genellemelere dayalı olarak insanların evlenmelerini veya bekâr kalmalarını rastgele öneremez; evlenen insanlarla evlenmeyen insanların tamamen farklı karakterlerde olmaları son derece mümkün. Bu araştırmaların bir diğer hatası da evli ve bekâr insanları karşılaştırırken, bekâr insanların daha önceden evlenip boşanmış veya dul kalmış olup olmadıklarının hesaba katılmaması. Daha önce evlenip boşanmış bir insan, evlenip dul kalmış birinden farklı olacağı gibi, hiç evlenmemiş bir insan da oldukça farklı olacaktır. Araştırmaların, bütün bu insanları ortak bir “bekâr kategorisi” altında birleştirmesi yanlıştır.

Bekârların sosyal bağları daha güçlü

Katılımcıları bir süre gözlemleyen bazı araştırmalarda, bekârken evlenen veya partnerleriyle birlikte yaşamaya başlayan kişilerin mutluluklarında artış gözlemleniyor ancak bu artış, balayı etkisi geçince tekrar eskiye dönüyor. 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre yeni evlilerin mutluluk artışlarındaki etkenlerden biri de eşlerinin sağlık sigortasından faydalanmak gibi evliliğin getirdiği avantajlar olabilir. Ancak aynı araştırmanın başka bir sonucuna göre evlenen kişilerin aile ve arkadaşlarıyla iletişiminde azalma görülüyor. Yani bekâr insanların sosyal bağları, evlilerinkine göre daha güçlü oluyor.

Bizi bir arada tutan kişilerin bekârlar olduğunu belirten DePaulo, bekârların gönüllü işlere daha yatkın olduğunu, ayrıca bekâr çocukların, yaşlanan anne ve babalarıyla evli çocuklardan daha fazla ilgilendiğini belirtti.

“Kalben bekâr” diye tanımladığı, bilerek ve isteyerek bekâr kalan insanları incelemeyi planlayan DePaulo, böyle hisseden insanları doğru şekilde tanımlayabilmek adına bir psikolojik ölçek hazırlıyor. Yapılan ön araştırmalara göre bekârlığın birçok faydası var: Örneğin yalnız vakit geçirme isteği daha fazla olan insanlar, sürekli olarak başkalarıyla birlikte olmak isteyen insanlarla karşılaştırıldığında daha az sinirli ve daha açık fikirli oluyorlar. DePaulo’ya göre partnerlerinde bel bağlamayan insanlar yeteneklerini geliştiriyor, böylelikle yaşamlarını özgürce yönetebiliyorlar.

DePaulo ayrıca bekârlar için neyin önemli olduğunu, nasıl yaşadıklarını ve nelere değer verdiklerini öğrendirdiğimiz takdirde bu alternatif yaşam şekline ilişkin çok daha kapsamlı ve adil bir bakış açısı elde edebileceğimizi belirtiyor.

Kaynak: http://www.livescience.com/55671-science-of-being-single.html utm_source=listrak&utm_medium=email&utm_campaign=20160808-ls