Nobel Ödülü'ne yakından bakış... Müslümanların sadece 13 Nobel Ödülü'ne karşın, Yahudi kökenlilerin 200 kadar Nobel Ödülü almaları nasıl açıklanabilir?
Bugün, bilindiği gibi, Nobel Ödülleri fizik, kimya, tıp, ekonomi, edebiyat ve barış dallarında, pek görülmeyen ölçüde çok önemli katkılarıyla üstün başarı gösteren kişilere verilmektedir. Nobel Ödülü alan kişinin, toplumda prestijinin ya da saygınlığının en üst düzeye yükseldiği kabul edilmektedir.
1901’den beri verilen Nobel Ödülleri'nin 2022’deki toplam sayısı 615’dir. Ayrıntılar aşağıdaki listede yer alıyor/1,2/.
Nobel Ödülleri Listesi (1901 - 2022)
- 49 Nobel Ödülü, I. ve II. Dünya Savaşı yıllarında verilemedi.
- Malala Yousafzai (17 yaşında iken, Hindistan) en genç Nobel Ödülü alan kişiydi. 2014 yılında Kailash Satyarthi (Hindistan) ile birlikte Barış Ödülü aldı.
- 1901 and 2022 arasında Nobel Ödülleri'ni 61 kadın aldı.
- Jean Paul Sartre 1964’de 59 yaşındayken kendisine verilen Nobel Ödülü’nü, böyle resmi payelere karşı olduğunu ve isminin kurumsallaşmasını istemediğini bildirerek geri çevirdi. 1901'de, Nobel Ödülleri, Fransız Frédéric Passy ve İsviçreli Jean Henry Dunant'ın aldıkları Barış Ödülleriyle başladı.
Yabancı ülkelerde yaşayan Nobel Ödüllü 2 Türk: Aziz Sancar, Kimya, 2015 ve Orhan Pamuk, Edebiyat, 2006
- 2022 yılı dahil, Müslümanlar 13 adet Nobel Ödülü aldılar. Bunların dağılımı: 2 Kimya/Tıp, 1 Fizik, 3 Edebiyat ve 7 Barış Ödülü
Nobel Ödülü alanların ülkelerine, nüfuslara ve dinlere göre dağılımları
Nobel Ödülü alan kişilerden, o ülkelere göç edenlerin sayıları ve aldıkları ödüllerin dallarına göre yüzdeleri
Hangi üniversitelerde Nobel Ödülü alanlar çok sayıda?
(Ekim 2022 Statista)
- University of California, Berkeley: 44 Nobel Ödülü
- Harvard University: 37
- Max Plank Almanya: 27
- Stanford University: 26
- Massachusetts Institute of Technology: 23
- University of Chicago: 21
- California Institute of Technology: 20
- Cambridge: 19
- Rockefeller: 19
- Columbia University: 18
- Princeton University: 17
Dünyada 1,8 miyar nüfuslu Müslümanların sadece 13 Nobel Ödülü'ne karşın, 15 milyon nüfuslu Yahudi kökenlilerin 200 kadar Nobel Ödülü almaları nasıl açıklanabilir?
Nobel Ödülü almış kişilerin ırk ve dinlerine göre sınıflandırılması, ayrımcılık olacağından Nobel’in internet sitesinde de böyle bir listenin bulunamayacağı açık. Buna karşın çeşitli kaynaklar Nobel Ödülü alanların dini inançlarına göre dağılım oranlarını vermelerinin yanı sıra, ilgili ülkelerde Nobel Ödülü alanların ne kadarının da o ülkelere göç edenlerden kaynaklandığını araştırmışlar (Grafiklere Bkz.). Grafiklerden görüldüğü gibi %65 oranında Hristiyanlar başı çekerken, 2. sırada %21 oranıyla Yahudiler ve 3. sırada ise %7 oranında ateistler ve agnostikler geliyor (*). Göç edenlerin oranları ise ilgili ülkelere göre 1/3’den de fazla.
Başka bir kaynakta ise Nobel Ödülü almış Yahudi kökenli kişiler isimleriyle listelenip açıklanıyor /3/. Buna göre, dünyada toplam nüfusu sadece 15 milyon kadar olan Yahudilerin 200’e yakın Nobel Ödülü olduğu görülüyor. Yahudi kökenli olanların arasında Albert Einstein, Niels Bohr, Gustav Hertz, Eugene Wigner, Wolfgang Pauli, Max Born, Richard Feynman, Murray Gell-Mann gibi dünyaca tanınmış üstün bilimciler de bulunuyor. Bugünkü 9 Milyon nüfuslu İsrail’de ise 12 Nobel Ödüllü kişi var ve bu sayı İslam dünyasındakine yakın.
Böyle bir karşılaştırma ve bundan insanların kafa yapısıyla ilgili bazı sonuçlar çıkarmak doğru olabilir mi?
Şöyle ki, İslam dünyası, Araplar başta olmak üzere kendi ülkelerinde yaşarlarken, Nobel Ödülü almış Yahudi kökenliler, daha çok gelişmiş batı ülkelerinde yaşadıklarından, içlerinde bulundukları ülkelerin kültür, sanat ve bilimsel gelişmelerinden ve ilgili çevrelerden yararlanarak bu ödülleri almışlardır. Ayrıca yabancı ülkelerde azınlıkta olmaları nedeniyle daha çok çalışmaları, ticaretteki başarıları, çok para kazanmaları, çocuklarını bulundukları toplumda yer tutabilmeleri için daha iyi yetiştirmeleri gereği, henüz 4-5 yaşlarındayken onlara okuma yazma, müzik (piyano) dersleri aldırmaları, onların çok iyi yetişmeleri ve meslek yaşamlarındaki çalışkanlıklarıyla daha çok Nobel Ödülü almalarında, payları olsa gerekir. Bu durum, ilgili ülkelere göç edip orada Nobel almış araştırıcılar için de geçerli olabilir. Öte yandan Nobel alanlar bu çalışmalarını ilgili üstün kaliteli üniversitelerde kendi ayarlarındaki meslektaşlarıyla grup çalışmaları içinde ve o günlerin en üstün ortamında (laboratuvarlarında) yapmışlardır ki bunların, İslam dünyasında bulunma olanağı hem pek azdır, hem de bazı araştırmalara dini nedenlerle, Tanrı’nın işine karışılmaması gerekçesiyle, izin dahi verilmemiş olabilir (Örneğin İslam’daki Yaratıcılığa karşın, Darvin’in Evrim yasasına dayanan araştırmalarının sürmesi).
Nobel Ödüllü Einstein’ın aşağıdaki sözleri de, Yahudilerin ‘üstün ya da seçkin kişiler’ olarak görülemeyeceğini vurguluyor...
“Tanrı Mektubu”nda (1954) Einstein şöyle yazıyordu (Cumhuriyet Bilim Teknik, 04.01.2013) “Tanrı sözcüğü bana göre insanın güçsüzlüğünün bir ifadesi ve ürünü olmaktan başka bir şey değil. Tevrat (**) saygı duyduğum, ancak yine de ilkel ve bir hayli çocuksu bulduğum bir söylenceler topluluğu. Hiçbir yorum, ne denli incelikli olursa olsun, bu görüşümü değiştiremez. … Bana göre Yahudilik, öteki tüm dinler gibi, en çocuksu boş inançların nesneleştirilmesidir ve üyesi olmaktan mutluluk duyduğum, düşünce yapısına son derece yakın olduğum Yahudi halkı da benim için öteki insanlardan farklı bir niteliğe sahip değildir… Bu insanlarda ‘seçilmiş’ olduklarını gösteren hiçbir şey görmüyorum.”
(*) Ateistler: Tanrıya inanmayanlar olarak bilinirken, Agnostikler: Tanrının var olup olmadığının bilinemeyeceğine inananlar olarak tanımlanıyor.
(**) Tevrat, Almanların İncil’inde Alte Testament olarak geçiyor.
Yüksel Atakan, Dr. / Radyasyon Fizikçisi Almanya / [email protected]
Kaynak:
/1/ https://physics.lnu.edu.ua/jps/2018/3/pdf/3002-8.pdf
/2/ https://www.studyiq.com/articles/nobel-prize-2022-winners-list/
/3/ Liste jüdischer Nobelpreisträger (einschl. Fields-Medaille und Abelpreis) – Jewiki
