Ahtapot: Denizlerin gizemli ve zeki yaratıkları

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Ahtapot: Denizlerin gizemli ve zeki yaratıkları

Bir okyanus canlısı olan ahtapot kafadan bacaklıdır. Soğana benzer bir kafası, sekiz kolu ve üç kalbi vardır. Kanı, demir yerine bakır içeren mavi renkli protein nedeniyle, mavidir. Saldırı anında kendini korumak için mürekkep fışkırtır, kemiği olmadığı için daracık yerlere girip çıkabilir. Çok da zekidir, araç gereç kullanabildiği gözlenmiştir.

Ahtapot (octopus) Yunanca’da “sekiz kollu” anlamına gelir. Bu kollar, ahtapotun aynı anda birbirinden farklı işler yapabilmesini sağlar; sanki her bir kolun kendi aklı vardır. Hatta sinir hücrelerinin üçte ikisi kafasında değil, kollarındadır. Dokunma duyusu mükemmeldir. Kollarında bulunan vantuzlar sayesinde dokunduğu şeyin tadını alabilir.

Derisi, dokusu ve rengi saniyeler içinde değişir


Kaliforniya Üniversitesi biyoloji profesörü Roy Caldwell’e göre kollarında bulunan çok miktarda sinir hücresi ahtapotun hareketlerini ve dış görünüşünü belirliyor. Mesela insan, eklemlerinden dolayı yeterince esnek değildir ve hareketleri kısıtlıdır. Oysa sinir hücreleri sayesinde ahtapotun hiçbir sınırı yoktur ve birkaç saniye içinde derisinin dokusunu ve rengini değiştirebilir.

1980’lerden beri ahtapotları araştıran Lethbrigde Üniversitesi psikoloji profesörü Jennifer Mather ise, ahtapotların sinir hücrelerinin bir kısmının plan yapmaya yaradığını düşünüyor. Bu düşüncesi, sıcak denizlerde yaşayan ve açılmış hindistancevizi kabuklarını zırh gibi kullanmak üzere taşıyan Coconut ahtapot (Amphioctopus marginatus) ile ilgili gözlemlere dayanıyor. Burada önemli olan, ahtapotun kabukları bulduğu gibi içine yerleşmesi değil, onları bir yerden başka bir yere taşıması ve ihtiyaç duyduğunda kullanması.

Ahtapotun beyni var mı?

Ahtapot ve mürekkep balığı gibi kafadan bacaklıların sinir hücreleri yoğun bir küme gibidir ve merkezi bir beyin işlevi görür. Yumuşakçalar arasında benzersiz olan bir diğer özellik ise bu merkezde bulunan iki bölgenin bellek olarak evrilmiş olmasıdır. Yani, beyinlerinde, öğrenmeye yarayan bölümler vardır. Bu, insanlarda da olan bir özellik, fakat beyin yapımız çok farklı.

Tropikal mercan resifleri, dünyadaki en karmaşık canlı ortamıdır; birbirinden tümüyle farklı olaylara sahne olur. Bu ortamlarda barınan çok sayıda yırtıcının değişik avlanma yolları mevcuttur. Böyle bir ortamda yaşıyorsanız ve eğer bir zırhınız da yoksa hayatta kalmak için aklınızı kullanmanız gerekir. İşte aklını kullanacak şekilde evrimleşen ahtapot, yırtıcılara av olmaktan kendini kurtarabilmiş.

Oyuna her zaman hazır!

Mather ve biyolog Roland Anderson, birlikte yürüttükleri bir çalışmada, 8 adet Kuzey Pasifik dev ahtapotunu (Enteroctopus dofleini) ayrı haznelere yerleştirdi. Her haznede yüzen bir ilaç şişesi vardı. İlk önce ilaç şişesini ağızlarına götürdüler ama sonra suyu hareket ettirerek şişeyle oynamaya başladılar. Şişe haznenin diğer ucuna gidip geliyordu. Mather’in gözlemine göre, ahtapotlar, canı sıkılan çocuklar gibi top sektiriyordu. Bir anlamda, toptan kurtulmaya değil, onunla ne yapılabileceğini anlamaya çalışıyorlardı.

Zeki ve kişilikli yaratıklar

Zeki hayvanlar, kişilik özellikleri gösterme eğilimindedir ve belirgin uzun süreli davranışsal özellikleri vardır. Mesela, Caldwell’in laboratuvarındaki bir Pasifik ahtapotu, ne zaman Caldwell cama yaklaşsa mürekkep fışkırtıyor. Bunu diğer laboratuvar çalışanlarına genelde yapmıyor. Aynı türden olan diğer ahtapotlarla ise bu olay yaşanmıyor. Mürekkep fışkırtmak bir savunma mekanizması olduğuna göre, Caldwell bu durumu şöyle açıklıyor: “Ahtapot beni çevresinde görmek istemiyor!”

Peki, bu ahtapotun zekâsına dair bir işaret mi? Caldwell’e göre, rahatsız oluşunun bir göstergesi.

Mather’in ise farklı bir yorumu var. Sinir sistemi ne kadar karmaşıksa, kişilik özellikleri o kadar farklılaşıyor. Bir hayvan ne kadar zekiyse, çevresinde gördüğü çeşitliliği kullanma biçimi farklılaşıyor.

Derleyen: Mercan Bursalı

Kaynak 1 - 2