Neden bilim? – Gökhan Hotamışlıgil: Yaşasın Bilim!

Öne Çıkanlar Yaşam Bilimleri
Neden bilim? – Gökhan Hotamışlıgil: Yaşasın Bilim!

Uygar bir toplum için, refah için, geleceğin güveni için bilim artık uygar toplumun olmazsa olmazı. Bu tabii ki bizim ülkemiz içinde geçerli ve memleketini düşünen herkesin önemli ortak paydalarından biri. Benim burada altını çizmek istediğim bilimin kitlelere ulaşması ve bunun “doğru’ olarak gerçekleşmesinin önemi.

Günümüz dünyasında hızla yayılan bir hastalık toplumların içerisinde oluşan fay hatları ve bilgi kirliliği ile beslenip derinleşen kutuplaşmalar. Ne yazık ki “doğru” ile gerçekleşen bu çarpışma ve hesaplaşmadan bilimde olumsuz bir şekilde etkileniyor. Dünyanın en büyük problemleri ile mücadele de bile bilimsel gerçeğin anlaşılması, kabul edilmesi ve uygulanması şaşırtıcı düzeylere ulaşan engeller ile karşılaşabiliyor ve neticede hem dünya hem de insanlık için kabul edilemez düzeyde kayıplar yaşanabiliyor. İnsanlık için belki de en büyük tehdit olan iklim değişikliği bunun acı verici bir örneği (Amerika’nın Paris İklim anlaşmasından çekilmesine kadar varan süreçte). Ekonomiden insan haklarına, özgürlükten demokrasiye kadar hayatın her alanında daha pek çok benzer örnek verilebilir.

Şu an hepimizi derinden etkileyen pandemi de bu “alternatif gerçek” yaratma kavramının çok çarpıcı ve yıkıcı örneklerine sahne oldu ve hala oluyor. Virüsün tabiatından aşılara, koruyucu tedbirlerden ilaçlara kadar uzanan geniş bir yelpazede bilim ile alakası olmayan, gerçek ile ilintisi kopmuş söylemler hem dinleyici hem de eylemlere dönüşüm fırsatı buluyor ve çok büyük tahribata yol açabiliyor. Bu bilimsel verilere ve yetkinliğe dayalı olmayan varoluş ve yönetim modelinin yarattığı krizlerin ağır faturasını tüm insanlık olarak ödüyoruz. En çok iç yakan gerçek ise bu faturanın önemli bir kısmının “gereksiz ve önlenebilir” olması.


Biraz karamsar tondaki bu açılıştan sonra, çok daha iyimser bir bakış açısı ile devam etmek zor gibi gözüksede, müjdeli olan haber hem bu hastalığın mekanizmalarını anlamış olmamız hem de etkin tedavi (bilim gibi) yöntemlerini bilmemiz. Yani sadece tedavi yollarını seçip üzerinde çalışmaya başlamak bile yeterli. Hem de bu herkesin evinde otururken bile yapabileceği bir şey.

İşte tam burada geniş kitleler için bilimin hem yapılış tarzını hem sunduğu gerçekleri hemde gelişme ve uygulamaları herkesin anlayabileceği ve daha da önemlisi güven duyarak bunu yapabileceği mecraların varlığı çok ama çok önemli. Az önce bahsettiğim hastalığın tedavisi için ilaçları alacağımız eczane gibi. Herkese Bilim Teknoloji Türkiye›de bu kritik görevi üstlenmiş ve çok doğru bir çizgide yürüten, varlığından sevinç duymamız ve coşku ile desteklememiz gereken bir dergi.

Benim çok hoşuma giden, arada birde moral veren, bir Margaret Mead sözü var: «Hiç bir zaman bir avuç düşünen ve kendini hedefe adamış insanın dünyayı değiştirebileceğinden şüphe etmeyin, şimdiye kadar bu sadece bu şekilde oldu” diye. Sevgili Özlem Yüzak ve Orhan Bursalı’nın insanüstü çaba ve emekleri ile hayata geçen ve hayatta kalan “Herkese Bilim Teknoloji” dergisi 5 yaşına girdi. Kutluyorum.

Tüm emeği geçenleri ve katkıda bulunanları tebrik ediyorum, nice üretken ve başarılı yıllar dileği ile.

Yaşasın bilim.

Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil