Yetersiz uyku ve Alzheimer ilişkisi

Öne Çıkanlar Sağlık
Yetersiz uyku ve Alzheimer ilişkisi

Alzheimer hastalığına neden olan unsurlar arasında uykunun çok ciddi bir payı olduğu su götürmez bir gerçek.

Özel yaşamınıza burnumuzu sokmak gibi bir niyetimiz yok, ama dün gece kaç saat uyudunuz? Ya, son bir hafta içinde kaç saat uyku çektiniz? Uyku, insanların ruhsal sağlıkları üzerinde ileriye yönelik birtakım etkiler yaratabildiğinden, bu sorulara vereceğiniz yanıtlar da son derece önemli.

Günümüzde dünya üzerinde 44 milyonu aşkın Alzheimer hastası var. Bu hastalık sağlık, ekonomik ve kişisel bağlamda son derece sarsıcı etkileri de beraberinde getiriyor. Yaşam süresi uzadıkça ve uykuda geçirilen toplam süre azaldıkça, Alzheimer tanısı konan insanların sayısında da çarpıcı bir artış olduğu görülüyor.


Uyku ile Alzheimer arasındaki bağlantıyla yıllar önce ilgilenmeye başlayan Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi uyku bilimi uzmanlarından Matthew Walker, bugüne dek yaptığı çalışmalar sonucunda çok çarpıcı bulgular elde etti. Uyku bozukluğu yalnızca Alzheimer hastalığının en temel göstergesi sayılan ruhsal işlevlerde ciddi bir çöküşe neden olmakla kalmıyor, kişinin aldığı uyku miktarı onun gelecekte bu hastalığa yakalanıp yakalanmayacağı konusunda da en önemli belirleyicilerden birini oluşturuyordu.

Alzheimer bilmecesindeki boşluklar hızla doldurulurken, bu hastalığın tanısında, sağaltımında ve dahası önlenmesinde uykunun çok önemli bir yer tuttuğu da artık biliniyor.

Yaşlandıkça insanların uyku düzenleri de giderek bozulur. Bu durum özellikle de, Non-REM adı verilen ve göz deviniminin hızlı olmadığı, derin ve rahat uyku dönemi için söz konusudur. Ne yazık ki, beynin yapısına yeni anıları yerleştirip onları düzenleyen ve unutmayı önleyen tam da bu uyku dönemidir.

Ancak bir Alzheimer hastasını incelediğinizde, derin uyku döneminde çok ciddi kesintilerin olduğunu ve uyku bozukluğuyla ilgili bu belirtilerin Alzheimer hastalığının ortaya çıkışından yıllar önce kendini belli etmeye başladığını görürsünüz. Bu durum, Alzheimer hastalığında uyarı niteliğindeki ilk belirtilerden birinin uyku bozukluğu olduğuna işaret ediyor. Hastalık tanısının konmasının ardından uyku bozukluğunun boyutunda da hastalığın belirtilerindeki ilerlemelerle uyumlu bir artış oluyor.

Gelgelelim, bu ikisi arasındaki ilişkinin yalnızca bir bağlantı olmakla kalmayıp, uyku bozukluğuyla Alzheimer arasında durumu başlatan ve ivme kazandıran döngüsel bir etkileşimin söz konusu olduğu ancak kısa bir süre önce fark edildi. Walker, amiloid plaklarının birikim sürecinin beynin frontal lob adıyla bilinen bölgesinin tam ortasında yaşandığını ortaya koydu. Walker’in araştırması bu bölgenin, derin NREM uykusunda gerekli elektriksel üretimin sağlanması açısından can alıcı bir rol oynadığını da açıkça ortaya koyuyordu.

2007 yılında, Alzheimer hastalarında derin NREM uykusundaki kesintilerin kısmen hastalığın beynin bu bölgesine zarar vermesinden kaynaklanabileceğini düşünen Walker, bu görüşünün doğruluğunu araştırıyor.

Rita Urgan

Kaynak