Deprem ve kan bağışı

Mustafa Çetiner Y
Deprem ve kan bağışı

Asla azalmayacak, asla dinmeyecek bir acının ortasındayız. 1999 büyük depreminden beri hiçbir şey biriktirmediğimiz, hiçbir önlem almadığımız çok acı bir şekilde ortay çıktı. Dünyanın en şiddetli depremlerinden biri, belki de dünyanın en hazırlıksız ülkesini vurdu.

Şaşılası bir sivil toplum refleksi, hiç ama hiç hazır olmayan bir devlet gördük. Asıl büyük hırsızları unutup marketlerden çocuğuna süt çalanlara, belki de aç çocuğuna, “ateş aç” emri vermeye hazırlananları gördük.

Ama bu sefer sorumluları ne yaparlarsa yapsınlar unutmayacağız. Her detayı hafızamıza kazıyoruz. Yine de şimdi öfkemizi yüreğimizin bir köşesine saklama vakti, şimdi topyekûn dayanışma ve artık gerçek yaşamla ilgisini tamamen kaybetmiş iktidar ve yandaşlarına aldırmadan tek vücut olma zamanı.


Kan bağışı bu tür büyük felaketlerde çok yaşamsal bir rol oynuyor.

Kan vermeliyiz, ancak kan ihtiyacının birkaç ay içinde bitmeyeceğini unutmamak gerekiyor. Daha uzun bir süre Kızılay’ın kan stoklarının dolu olması lazım. Bu nedenle kan bağış noktalarını, Kızılay’ın yönlendirmelerini takip etmek gerekiyor.

Kan bağışı işlemi için harcamanız gereken zaman yarım saati geçmiyor. İşlemin kendisi, yani kan verme işlemi, 8-10 dakika sürüyor.

Kan merkezine başvurduğunuzda üç formu okuyup imzalamanız gerekir. İlki bir bilgilendirme formu, ikinci form ise kayıt formudur. Üçüncü form uzun bir ankettir ve sağlığınız hakkındaki soruları içerir. Bu son form son derece kritiktir ve buradaki soruları formalite olarak görmeden ve açıklıkla yanıtlamak gerekir. Bu formda yazdıklarınız gizlidir. Alıcı ve verici güvenliği açısından bu form çok önemlidir.

Bir ünite kan 450 ml’dir. Vericiden alınan bu yarım kiloya yakın kan vücudumuzdaki kanın 1/13’üdür ve hızla yerine konur. Sadece işlem sonrasında kan basıncı düşebileceği için bazı kurallara uymak gerekir.

Kan verme işleminden önce hafif bir şeyler yemek, sonrasında ise bol su içmek gerekir. Özellikle ilk 4 saat içinde bu önemlidir. Alkol kullanımı bu süre içinde önerilmez. Kan verilen günlerde aktif spor yapılmamalıdır. Terlemeye neden olabilecek ve sıvı kaybını arttıracak her şeyden uzak durmalıdır. Yüksek konsantrasyon gerektiren meslek sahiplerinin kan verdikleri gün çalışmamaları önerilir. Vericilerde kısa süreli bulantı, baş dönmesi, uygulama yerinde ağrı gibi bulgular görülebilir.

Kızılay, Kızıl Haç gibi kuruluşlar ve bilimsel rehberlere bakarsanız bir kişinin kan verme sıklığı 2- 4 ay arasında değişir. Erkekler 2 ay (ideal olan 3 ay), kadınlar ise 3 ay (ideal olan 4 ay)’da bir kan verebilirler. Kimi özel durumlarda kan verme sıklığı 1 ay inebilir. Yılda 6 defadan fazla kan verilmemelidir.

Kan vericilerin ideal olarak 50 kg üstü olması gerekir. Vericilerin yaş aralığı 18-65 yaştır. Hekim izniyle ve genel durum iyi olduğu koşulda 70 yaşa dek verici olunabilir. Vericilerin kan vermelerine engel bir sağlık sorunu olduğunda bunların bilinmesi gerekir. Yukarıda andığım değerlendirme anketi bu nedenle kritik önem taşımaktadır.

Vericiden alınan ve hastalara rutin olarak kullanılan kanın 3 bileşeni vardır. Bunlar; kırmızı küreler, trombositler ve kan hücrelerinin içinde yüzdüğü plazmadır. Bu bileşim içinde yer alan beyaz küre hücreleri çok nadiren kullanılır. Plazma da aslında çok önemli bir biyolojik üründür ve birçok klinik durumda kullanılır. Vericinin kanı alındıktan sonra tam kan bileşenlerine ayrılır ve hastalarda kırmızı kan düştüğünde kırmızı kan, pıhtılaşmayı sağlayan trombositlerin sayısı düştüğünde trombosit verilir. Plazma da “taze donmuş plazma ve kriyopresipitat” dediğimiz ürünlere dönüşür ve gerekli durumlarda kullanılır. Bu büyük felaketi yaşadığımız şu günlerde çok önemli noktalardan biri bu kan ürünlerinin raf ömürleri ve saklanma koşullarıdır.

Eritrosit yani kırmızı kan hücrelerinin uygun koşullarda (2-6 derece) saklanma süresi 42 gündür. Ancak ne kadar taze kullanılırsa o kadar iyidir, benzer durum trombositler için de aynıdır. Ancak onların saklanma süresi sadece 5 gündür ve ideal sıcaklık 20-24 C’dir. Plazma ise (-)18 C’de uzun süre saklanabilir.

Bu günlerde Kızılay’a bağış için koşup devamını bırakmak yapılacak en büyük hatadır. Daha uzun süre kan bağışına gereksinim duyulacaktır.

Bu büyük felakette hiçbir şey yapamıyorsanız, ne olur kan bağışı yapın!..

Mustafa Çetiner


Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.