Grip aşısı tartışması – III

Mustafa Çetiner Y
Grip aşısı tartışması – III

Grip aşılarını konu alan yazılarımın sonuncusunda kimleri aşılamalıyız ve grip aşılarının yan etkileri nelerdir sorularının yanıtlarını vermeye çalışacağım. Önceki iki yazımı okuyanlar, grip aşılarının koruyuculuk oranlarının yıllara göre değiştiğini ve en çok yüzde 60’lara kadar yükselebildiğini, bazen bu oranların %10’lara kadar düşebildiğini anımsayacaklardır.

Ancak grip aşıları, ihmal edilebilir yan etkileri göz önüne alındığında, tüm eleştirilere rağmen her yılın Ekim ayı sonunda, risk gruplarına uygulanmalıdır.

Aşılama gereken risk gruplarını şöyle sıralayabilirim: Altı ay – 5 yaş arası çocuklar, 50 yaş üstü bireyler, kronik akciğer hastalığı (astım), kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlar, grip mevsimi boyunca hamile kadınlar, 18 yaşına kadar aspirin alan çocuklar, bakım evleri huzur evleri gibi yerlerde toplu yaşayan kişiler, AIDS hastaları gibi bağışıklık sistemi yetersizliği olan hastalar, vücut kitle indeksi 40’dan yüksek olan aşırı kilolu kişiler...


Geçtiğimiz eylül ayında Amerika’da yapılan bir çalışmada, katılımcılara neden grip aşısı yaptırmadıkları soruldu. Alınan yanıtların en sık olanları; grip aşılarının etkili olmadığına inanıyor olmak, yan etkilerinden ve aşı olunca daha şiddetli grip olmaktan korkmak idi.

Aşıların içinde bulunan kimi katkı maddeleri büyük tartışmalara ve korkuya yol açıyor. Bunun en iyi bilinen örneklerinden biri aşılarda bakteri üremesini önlemek amacıyla eklenen cıva bileşiği timerosal ve alüminyum.

Fakat tek kullanımlık, tek doz grip aşılarına 1990’lı yılların sonundan beri timerosal eklenmiyor. Kaldı ki, timerosal bileşiği, yapısı nedeni ile vücuttan çok hızlı atılıyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda, timerosal ve alüminyumun insan sağlığına zararlı olduğu ve özellikle de otizme yol açtığı gösterilemedi.

Aşılarda bulunan virüsler genellikle yumurta içinde yetiştirildiğinden yumurta alerjisi olan kişilerde alerjik reaksiyon yapabileceğinden korkuluyor. Oysa Amerikan rehberlerinde yumurta alerjisi bulunan kişilerin güvenle aşı yaptırabileceği yazıyor. Sadece ciddi derecede alerjisi bulunan kişilerde olası risklere karşı aşının hastane ortamlarında yapılması öneriliyor.

Ayrıca aşının uygulanmasından sonra aşı yapılan yerde geçici kızarıklık ve şişlik görülebileceğini de hatırlatmalıyım.

Şimdi bir de son olarak şu otizm işini konuşalım.

1998 yılında bir İngiliz olan Dr. Wakefield ve 12 arkadaşı ünlü Lancet dergisinde kızamık, kabakulak ve kızamıkçık karma aşısı ile ilişkili bir makale yayınladılar. Makale, aşı yapılan çocukların otizme yakalanma riski taşıdıklarını bildiriyordu. Aslına bakarsanız yazı kontrol grubu olmayan ve sadece 12 örnekten yola çıkan sığ bir yazıydı ve çocuklardaki otistik bulguların aşının uygulamasını takiben 6.3 gün sonra ortaya çıktığını ileri sürüyordu.

Makalenin yankısı, makalenin bilimsel değerinin hak ettiğinden çok daha büyük oldu.

Yazının yayınlanmasından sonra aşı satışlarında büyük düşüşler yaşandı. İnsanlar çocuklarına bu aşıyı yaptırmaktan kaçınmaya başladılar. İngiltere, Kanada ve ABD’de anne ve babaların çocuklarına aşı yaptırmaktan kaçınmaları yüzünden kızamık vakaları arttı. Yazının yayınlamasından sonra, büyük epidemiyolojik çalışmalar başlatıldı ve aşılamanın otizm sıklığını arttırmadığı gösterildi.

Nihayet, 2010 yılında Lancet dergisi Wakefield’ın yazısını geri çekti, yani hiç yayınlanmamış kabul etti. İngiltere’deki “General Medical Council”, Dr. Wakefield’i dürüst ve etik olmayan bilim insanı ilan etti. Gerçekten de Wakefield’ın çalışmasındaki olguların yanlı ve yanlış değerlendirilmesinden tutun, onun ilaç firmalarına karşı dava açan avukatlardan aldıkları paralara kadar bir çok şey süreç içinde gün ışığına çıktı.

Peki sonunda ne oldu?

Bilim dünyası, Wakefield’ın uydurduğu bu çalışmanın doğru olmadığını kanıtlamak için epidemiyolojik çalışmalara milyonlarca dolar akıttılar, çocuklar en azından 10 yıllık o sürede daha fazla kızamık oldular.

Bu üç haftalık grip aşısı serisine burada nokta koyuyorum.

Umuyorum grip aşısını konu alan bu üç yazı, ülkemizde kimi zaman akıl ve bilim sınırlarını aşan tartışmaların arasında yitip gitmez ve konuya sağlıklı, alçakgönüllü bir katkı sağlar.

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 197. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.