Minsky, makinelerin yükselişi ve biz

Cem Say
Minsky, makinelerin yükselişi ve biz

ABD'li bilim adamı Marvin Minsky 24 Ocak’ta öldü. Bir yazıya sığdırılamayacak insanlardan (önemli bir kuramsal bilgisayar bilimi kitabının yazarı, yepyeni bir mikroskop cinsinin mucidi, yetenekli bir piyanist, ve daha neler neler) olan Minsky’nin düşünen makineler üretmeye çalışan Yapay Zeka ve şu insan denen makinelerin nasıl düşündüğünü anlamaya çalışan Bilişsel Bilim alanlarına yaptığı katkılardan söz edeceğim.

Bilgisayar biliminin babası Alan Turing'in "Hesaplama Makineleri ve Zeka" başlıklı ünlü makalesinden etkilenen bir kaç genç dahiden biri olan Minsky, "Yapay Zeka" adının ilk kez kullanıldığı ünlü "Yapay Zeka Üzerine Dartmouth Yaz Araştırma Projesi"nin düzenleyicilerindendi. Bu beyin fırtınası için Rockefeller Vakfı'ndan (günümüz standartlarında gülünç derecede düşük bir miktar olan) 7500 Dolar talep edilen tarihî yazıda şu satırlar vardı:

"1956 yazında Hanover, New Hampshire'daki Dartmouth Koleji'nde yapay zeka üzerine 2 ay süreyle 10 kişilik bir çalışma yapılmasını öneriyoruz. Bu çalışmada, öğrenmenin ve zekanın başka herhangi bir vasfının tüm yönlerinin prensipte bir makine tarafından benzetimi yapılabilecek kadar net şekilde tarif edilebileceği kabulü esas alınacaktır. Makinelerin nasıl dili kullanır, soyutlamalar ve kavramlar oluşturabilir, şimdi insanlara özgü kabul edilen problem türlerini çözebilir ve kendilerini geliştirebilir hale getirilebileceğini bulmaya teşebbüs edilecektir. Dikkatli seçilmiş bir bilim adamları grubu bir yaz boyunca birlikte çalışırsa bu problemlerin biri veya daha çoğunda önemli bir ilerlemenin kaydedilebileceğini düşünüyoruz."


Günümüzden bakıldığında bütçe ve süre açısından olağanüstü iyimser görünse de, Yapay Zeka'nın tohumu bu toplantıda atıldı. Minsky ve arkadaşları kısa zamanda bilgisayarların (satranç oynamak gibi) insanlara zor gelen kimi şeyleri kolayca yapabileceğini, küçücük çocuklara bile kolay gelen kimi işlerin ise büyük boyutlarda "sağduyu" bilgisinin makineye kazandırılması gereği nedeniyle asıl zorlanacağımız alanlar olduğunu anladılar. İlk yıllardaki iyimserlik, yerini "Yapay Zeka Kışı" denen bir umutsuzluk ve “fonsuzluk” dönemine bıraktı. Bu arada zeki makinelerde insan beynindeki sinir hücrelerinin yapılanmalarından esinlenilmesini öneren “bağlantıcılar” ile mimarisi nasıl olursa olsun bir bilgisayarın her bilişsel işi yapabileceğini, bu yüzden beyni taklide gerek olmadığını söyleyen “eski moda YZ’cılar” arasında Minsky’nin de karıştığı bir çekişme gereksiz zaman kaybına yol açtı.

Ama sonrasında bilgisayarlar sürekli hızlanıp ucuzlayarak bir kaç saygın kurumdaki laboratuvarlardan dünyanın her köşesine yayıldı. Ağın sağladığı dev veri kümesinden yararlanan yapay öğrenme teknikleriyle hayranlık verici görüntü tanıma ve dil işleme programları geliştirildi. Hatta acımasız mühendislerin tekmelerine aldırmadan işine bakan sabırlı insansı robot videoları insanlarda bu sefer de "fazla mı ileri gittik ne?" düşüncesini uyandırmaya başladı. Son olarak Kore’de Go şampiyonu Li Sedol’ü 4-1 yenerek tarih yazan AlphaGo programı bağlantıcı tekniklerle “eski moda” yaklaşımın çok iyi bir sentezini kullanıyor.

Minsky ünlü “zihin toplumu" fikriyle insan zihninin nasıl çalıştığını anlamamızda da önemli bir adım attı: Çoğu saf mühendisin (kendimden biliyorum!) bu işlere ilk girdiğinde sandığının tersine, Minsky zihnimizin bir bilgisayar programı olduğunu düşünmüyordu. Hayır, o zihnin beyin denen bilgisayarda hep beraber çalışmakta olan bir çok bilgisayar programından oluşan bir tür çorba olduğunu düşünüyordu! Aslında evrimsel açıdan bakarsanız çok mantıklı bir görüş bu. Sıfırdan karmaşık tek bir yapıya tek adımda varılmış olması akla uygun değil, teker teker değişik problemlerin çözümü için değişik zamanlarda evrilmiş basit programların aynı belleği işgal etmesinden doğan bir karmaşıklık görüntüsü daha makul. Beyinlerinde böyle bir toplum barındıran yaratıklar olarak her birimizin kendimizi tek bir birey olarak görmemiz de işin komik yanı.

Hem doğal, hem de yapay zekanın eksik olmadığı günler görmek ümidiyle!

Cem Say

Cem Say

1987'den beri Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde çalışıyor. Çalışmaları Yapay Zeka ve Kuramsal Bilgisayar Bilimi üzerine. Sahte dijital deliller üzerine incelemeleri var. Bilimkurgu, uzay yolculuğu, seçim hileleri ve başka bir çok konuya da meraklı.