Çağdaş kim?

Doğan Kuban
Çağdaş kim?

Türkçe ile bu kavramı anlatmak zor. İnsan yaşamının bilgi ve davranışları durumdan duruma ve içinde yaşadığı toplumun geleneklerine bağlı olarak şekillenir. Sanayileşmiş dünyada bu kavramları halkın anladığı jargon ile ifade etmek gerekir.

Sorun ilk aşamada bir dil sorunudur. Çağdaş, içinde yaşanan ortamın genel sözcüğüdür. Bu noktada toplumun okuma yetersizliği ve cehaleti çağdaşlaşmayı çok zorlaştırıyor. Otomobili olan köy ağası çağdaş olmaz. Toplumun köy kökenli halkı kitap ve gazete okumaz. Evlerinde kitap bulunmaz.

Oysa çağdaş sıfatını taşıyan gelişmiş Avrupalı toplumlar jeopolitik olarak Türkiye ile her zaman ilişki içinde yaşamışlardı. Bunların içinde Venedik, Cenova, Floransa gibi kentler vardı. Fakat bu ortaklıklar Osmanlının batıya paralel yaşamasına yetmemiştir. Çünkü Avrupa ile ilişki, ne yazılı ne de görsel olarak yoktu.


82 milyon nüfuslu Türkiye’de toplum ile dünya arasında ilişkinin çağdaş olarak adlandırılması için, Çağdaşlık bağlamında Almanya ile Türkiye arasında ufak bir karşılaştırma yeter.

Almanya ile bir karşılaştırma

Almanya’da kaldırıma park eden otomobil yoktur. Kaldırımların yüksekliği 5-10 cm’den yüksek değil. Türkiye’de yaşayan yayalar korkularından kaldırımda bile rahat yürüyemiyorlar. Her taraftan bir arabanın çıkması kaza olasılığını çok arttırıyor. Bu iki anlayış arasındaki fark, insana verilen saygıdadır. Çünkü devletin ferdi koruması temel görevidir. Türkiye’de insana saygı henüz toplumun bilincine yerleşmemiştir.

Kaldırımları otopark olarak kullanmak her yıl belediyeye milyonlara mal oluyor. Fakat her yere otopark olarak izin veren belediye bundan da para alıyor. Bu tipik olarak kent toprağını alış veriş ögesi yapmaktır. Kuşkusuz bu durumun benzeri her ülkede vardır. Fakat böyle spekülasyona açık olaylar bizi uygar ve çağdaş olmaktan uzaklaştırıyor.

İki köken

Çağdaş uygar olmanın iki kökeni var: Biri uygarlık adı altında bilgi ve insan sevgisi, ikincisi sanayileşmiş çağdaş bir toplumun üyesi olmak. Üniversitede okurken sade tramvay ve vapur vardı. O günden bu yana bütün motorlu araçlar patlayıcı bomba gibi her an insanı tehdit ediyor. Bugün Kapitalist savaşların her türlüsünü, bir şekilde fakirlerin sırtına yüklediler. Genelde gelişmiş ülkelerin hazırladığı malın ne kadar üstün olduğunu belleyerek bütün televizyon, radyo ve başka reklamlarla bir alış veriş ordusu yarattılar. Alışı az, verişi daha fazla olan toplum ve devlet geri kalmış damgası ile uygar sayılmıyor.

Topluma anlatılması gereken

Sevgili Okurlar,

Uzmanların ve bilim adamlarının, yakında eğer başka ülkeye göç etmek istemiyorlarsa, bir görevleri var. Ülkenin, yakın gelecekte, karşısına çıkacak sorunları, en cahil vatandaşa dahi anlatmaları gerekiyor. Bu sorunlardan bazıları susuzluk, kuraklık, iklim değişikliği gibi doğal felaketlerdir.

Fakat toplumun, hangi partiden olursa olsun, bilmesi ve sorması gereken soru, ülkenin insanlarının yaptıklarından kaynaklanan ve altından çıkması zor olan toplumun tümünün sahip çıkması gereken sorunlardır.

Önce bunların adını ve içeriğini öğrenmek gerekli:

• Devletin dış borcu.
• Eğitimin yetersizliği.
• Sanayileşme.
• Savaşa büyük devletler tarafından sokulma tehlikesi.

Anlatamazsak, bilinçlendiremeyiz

Neredeyse 1500 yıllık tarihi varlığı bilinen ve hala orijinal dilini kullanan bir ulustan söz ediyoruz. Şimdiye kadar yetişmiş çağdaş insan niteliğine ulaşmış on binlerce uzmanımız var. Bunlar devletin durumunu, amaçlarını anlarlar. Problem, adam yokluğundan çok, politik amaçların her şeyin yerini almasıdır.

Yirmi birinci yüzyılda korkuyla dünyanın sonunu bekleyen fakir insanlara sorunları anlatmazsak, halkı bilinçlendiremeyiz. Halk her konuda zorluğun kendisini hangi anlamda beklediğini öğrenmelidir.

Bu çağdaşlaşmanın temelidir. Toplum, politikacıların farklılaşmayan seçim söylemlerinin yerine, geleceğin zorla yaşamamıza soktuğu yaşamsal sorunların sonuçlarını öğrenmelidir.

Bu şu anlama geliyor: Biz bunların çözümü için şu programları hazırladık demeyip, seçimde Ahmet mi, Mehmet mi dedikodusu yaparsak çağdaşlaşmak amacı çok uzaklarda kalır.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 155. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban