Gelecek 10 yıl ve ahlak

Doğan Kuban
Gelecek 10 yıl ve ahlak

Teknolojimiz gelişmiş dünyanın ürettiği teknoloji ile rekabet edemediği için az gelişmiş ülkeler kategorisinde kalmış.

Peki, gelişmiş ülkelerin ne özellikleri var?

Endüstrileşmeleri en üst düzeyde, ulusal gelir bizimkinin 4-5 kat üstünde, ticari takasta gelirleri pozitif. Eğitim, her düzeyde gelişmiş, kaliteli -bilimsel- yayın yapıyorlar ve sayısal olarak bizim yayın sayısının kat kat üstünde. Bilimde, sanatta teknolojide karşılaştırma olanağı yok! Sosyal disiplin ve davranışlar çok gelişmiş. Kentler temiz, ulaşım kontrollü, tarihi yapılar ve çevre büyük bir dikkat, sevgi ve bilgi ile korunuyor.


Gelişmiş ülkelerde kent merkezlerinin tarihi karakteri korunur. Bizim ülkede ise sadece İstanbul’da değil, bütün kentlerde bu pahalı yeni yapıların çok yüksek boyutları yüzünden kentler, özelliklerini tümüyle yitiriyorlar. Osmanlı dönemi, genelde üç katlı yapılarla ve küçük boyutlarla yetinir. Asında bu tutum ulusal geleneğin karakterlerinden biridir.

Sultanahmet Camisine müdahale

Son iç acıtıcı müdahale Sultanahmet Camisi’nde oldu.

Dış pencerenin kafesleri iskele kurulurken parçalanmış. Bu pencereler zaten özgün olmadığı için 2019’da orijinali yapılacakmış (?). Ellerinde caminin projeleri ya da eski yüzyıllarda yapılmış rölöveler mi var?

Restorasyon, inşaat alanında daha fazla para kazandırdığı için yeğlenen bir türdür. Türkiye’nin ise en sorunlu alanlarından biridir. Sultanahmet Camisi gibi önemli bir anıtta 19. yüzyıldan daha bilimsel davrandıkları (!) için restore ettikleri inşaat, yeni ahşap iskelenin bir kolu ile caminin penceresine bir yumruk atmış!

1957-1993 arasında İ.T.Ü. restorasyon dersi hocası ve Anıtlar Yüksek Kurulu üyesi, Bakanlık danışmanlığı ve çok sayıda çalışmalar yaptım. Fakat bu kadar hunharca müdahale görmedim. Eski pencereler caminin tarihinin bir parçasıdır. Bu pencere kafeslerinin hepsinin yeniden yapılmasının kaça mal olacağını ilgili makamların kontrollerinin ne düşündüğünü bilmiyorum. Fakat restorasyon kurallarını yanlış yorumladıkları söylenebilir. Restorasyonun nasıl sonuçlanacağını merakla bekleyeceğiz.

İnşaat, gelişmeye engelledi

Sevgili Okurlar,

Türkiye’de inşaat teknolojisi en ilerlemiş olan teknolojilerden biridir. Çünkü çok para getirir. Devlet parayı öder, müteahhit kazanır. İnşaat alanın bu kadar büyümesi, teknolojinin diğer daha önemli alanlarının gelişmesine engel olmuştur. Fabrikalar satılmıştır.

Bu ters gelişme, önemli alanların aleyhine olmuş, eski fabrikalar da satılmıştır. Oysa yenilenebilirlerdi. Bu kararlar Türkiye’nin az gelişmiş ülkeler arasında kalmasına neden olmuştur. Son krizin temelinde; sanayileşmenin, teknolojik üretim yetersizliğinin payı çok büyük.

İstanbul’da üç beş kuruş kazanacağını düşünerek tarlalarını bırakıp büyük kentlere göç eden köylü, kentlerde daha kolay yaşanamadığını öğreniyor.

Büyük kentlerin nüfusu hızla artıyor. Nüfusu 6 milyonu geçince kentlerin kontrol edilemeyeceği tanınmış kent tarihçileri tarafından söylenmişti. Dünyanın uygar, çok nüfuslu kentleri, büyük bir çaba göstererek nüfusun daha fazla artmasını engellemişler, büyük kentlerin dokusunu ve anıtlarını korumuşlardır.

Dünyanın en güzel köyü

Türkiye’de İstanbul’un tarihi karakterini korumak ve yaşanabilir bir kent olması bu nüfusla olanaksızdır. Türkiye’den, önce biraz parası olan ve okumuş kentli gençler yurt dışına kaçıyor. Osmanlı başkenti ve dünyanın en güzel kenti, dünyanın en büyük köyü oluyor. İnşaat müteahhitlerinin emeği ile nadasa terkedilen arsalaşmış kenti yüksek yaban otları ve kent dikenleri dolduruyor.

Berlin 4 milyon nüfusu ile, savaştan çıkan bir kentti. Tarihini unutmadan, yeniden yaşattılar. Uygarlık sıfatına ulaşabilmek için Almanlar kadar mantık kullanmak gerek. Bunun göstergesi de bilimsel gelişme ve matematiktir. Matematiksiz bilim olmaz. Ne bilim olur, ne de teknolojik gelişme. İnşaat yolunda devam edersek 2030’dan sonra ticari köle olmaya mahkum olabiliriz.

Özgür insan nedir bilmezler

Sevgili Okurlar,

Ahlak (Etik) çağdaş felsefenin özel bir araştırma alanıdır. Fakat felsefe bilen sıradan vatandaş bulamazsınız. Hatta okumuşlar arasında da pek bulunmaz. Oysa sokaktaki adam, kendi geleneği içinde iyi ve kötüyü bilir. Eski Yunan felsefesinde Sokrates, Platon ve Aristo ahlak konusunda yazar ve konuşurlar. Hıristiyan yazarları da bu konuyu işlemişlerdir. İslam’da Kuran ve Hadislerde Allah’ın emirleri, Peygamber’in yaşamı İslam ahlakını oluşturur.

Sıradan adamın ahlak kriterleri iyi ve kötü karşıtlığıdır. Bu insanlar özgür insan kavramını da bilmez. İçine yaşadığı toplumun iyi-kötü kriterleri onun tek bilgi kaynağıdır.

Bütün aydınlar ve politikacıların boyuna çağdaş olma davulunu çalmaları gerek. Bugün Kurtuluş savaşı kadar önemli bir aşamadayız. İyi davranışları benimseyecek vatandaşları uyarmak ve yetiştirmek zorundayız.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 167. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban