Korna sesleri arasında Ortaçağ ve Leonardo da Vinci

Doğan Kuban
Korna sesleri arasında Ortaçağ ve Leonardo da Vinci

Leonardo kültür tarihinin en büyük pırlantasıdır. Resimleri, desenleri, mimari ve mühendislik çizimleri, felsefi yazılarıyla tarihin en büyük kültürel değişimini, dönemin bütün atılımlarını temsil eden eşsiz bir yaratıcıdır. Desen ve tabloları hala büyük değer taşır. Eğitimini okulda değil, heykel atölyesinde edinmiştir. Castello da Vinci kasabasında doğan ve bir noter çocuğu olan Leonardo’nun babası sonradan Floransa Belediyesi’nde (Signoria) görece itibarlı bir memurdu. Leonardo bütün kültür alanını kapsayan Rönesans düşüncesinin, sanat ve edebiyat, bilim ve mühendislik alanlarındaki gelişmesinin filozof ve sanatçı temsilcisidir.

Bir eşdeğer yetiştiremedik

Osmanlı kültürü, Leonardo’nun temsil ettiği hiçbir kültürel etkinlik alanında onunla eşdeş olacak bir sanatçı veya bilim insanı yetiştirememiştir.


Leonardo’nun desenleriyle Matrakçı’nın minyatürlerini karşılaştırırsanız, minyatürün dünyanın boyutsal, oransal gerçeğini yansıtmadığını, bazı gerçeğe benzeyen öğelerle varlığın bir tür karikatürünü işaretlediğini görürsünüz. İtalyan ressamları ise gerçek objeyi fotoğraf gibi yansıtırlar. 15-16. yüzyıl, Floransa’da ya da Venedik’te bir kent meydanı, bir doç, bir papa resmi sayesinde tarihi bir belge olur.

Bugün müzelerde Rönesans’tan sonra bütün Avrupa’nın tarihini belgeleyen resim koleksiyonları var. Osmanlı tarihini görsel olarak belgeleyen şeyler ise yıkılmamış binalar, yok olmamış eşyalardır. İtalyan toplumu bugünle gelecek arasındaki farkı, kendi hazırladığı desenlerde görebiliyor. Gelişmiş bir resim sanatının varlığı büyük bir hızla çevreyi ve yaşamı geliştirmek olasılığının anahtarını bulduğunu gösteriyor. Çağdaş yaşamda da, resimle kucak kucağa yaşıyoruz.

Yüksek bir deha: Bir mektup

Leonardo da Vinci Rönesans’ın en büyük ressamlarından, en önemli araştırmacılarından bir deha olarak, resimleri, eskizleri, mühendislik üzerine çizdiği planları, insan anatomisi üzerinde bıraktığı notlarıyla Rönesans’ın sanat ve bilimini kendinde toplayan en büyük yaratıcılardan biridir. Vasari’nin biyografisinde, Leonardo’nun matematikte de olağanüstü bir zekâ olduğu anlatılır. O dönemde sosyal itibarı yüksek bir meslek olarak, Verrochio’nun (Bottegha)’sına çırak olarak verilmiş. 25 yaşında usta bir heykeltıraş olarak kendi atölyesini açmıştır. Leonardo’nun Bottega şakirtliğinden büyük sanatçılığa yükselişinin bir belgesi de, dönemin Milano dükü Lodovico Sforza’ya 29 yaşında gönderdiği mektubun üslubudur.

Mektup, askeri-mühendis olarak neler yapabileceğini anlatmakla başlar. Kolayca kurulup sökülen, ateşe ve düşman hücumuna dayanıklı köprüler yapmak; kaleleri ele geçirmek için çevrelerindeki kanalların sularını boşaltmak; köprüler, merdivenler inşa etmek; taş olmayan duvarları kolayca tahrip etmek; kolay taşınan ve çok ses çıkaran toplar yapmak; savunmayı kolaylaştıracak araçlar yapmak; tüneller yapmak; gemi yapmak; cephe savaşında düşman hatlarına girecek silahlı dayanıklı arabalar (o döneme göre bir tür tank) yapmak; gerektiği zaman, piyasada bulunanlardan daha güzel toplar, bombalar, mancınıklar ve başka araçlar yapmak…

“Savunma ve hücumda kullanılacak sayısız alet yapabilirim” diyen Leonardo “Barış dönemlerinde her mimarla boy ölçüşecek binalar, su kanalları yapabilirim. Mermer, bronz ve Terracotta’dan heykel yapabilirim. Herkes kadar iyi resim yaparım. Ailenizin şerefi için atlı bir heykele de başlayabilirim.” diye yazar.

Bu yeteneklerin gerçek olduğu, el attığı her proje ve sanat eserinde ve bıraktığı sayısız eskizde görülmektedir.

Haliç için bir taş köprü

Osmanlı çağında, böyle bir sanatçı olarak bu sözlerle kendini Sultana takdim etmesi olanaksızdı. Zaten bir Leonardo, o dönemin Türkiye’sinden çıkamazdı.

Leonardo’nun Haliç için bir taş köprü projesi de vardır. Türkiye’de Rönesans; Bellini, Leonardo ile temsil edilebilirdi. Michelangelo’nun da bir şiirinin altında kendi eliyle ‘Michelangelo in Constantnopoli’ yazılmıştır. Bilindiği gibi Leonardo’nun Fransa Kralı Birinci François ile Kralın isteği doğrultusunda Fransa’ya gittiği, Osmanlı İmparatoru 2.Beyazıt’ın davetini kabul etmediği, fakat Beyazıt’a gönderdiği 300 metre açıklığında köprü projesinin yapılmadığı biliniyor. Bu köprünün maketi, Leonardo’nun bulunan desenlerinden yararlanarak yapılmıştır.

Fransa Kralı XII. Louis’nin 1499’da Milano’yu işgalinden sonra Sforza ailesinden ayrılarak Floransa’ya dönen ve artık çok ünlenmiş Leonardo’yu Cesare Borgia 1502’de mimari ve diğer yapılar için baş mühendis olarak tayin etmişti.

Leonardo, Floransa’da hidrolik çalışmalarıyla da ün kazanmıştı. 1516’da Milano’ya gelen Fransa Kralı I. François ile Fransa’ya giden Leonardo’nun orada daha çok kanal ve su inşaatlarıyla uğraştığı anlaşılıyor.

Buraya kadar Leonardo’nun daha çok askeri ve sivil mühendislikle ilgili olarak çalıştığı söylenebilir. Bugünün insanına da, resmin ilgilendiği konuları anlatmak bağlamında ilk baş vurulacak düşünür, sanatçı ve Avrupa kültürünün temel adlarından biridir.

Leonardo’nun karşısına Mimar Sinan’ı koymak yanlıştır. Fakat yine de çıkarabileceğimiz sanatçı sadece Sinan’dır. Orduda zemberekçibaşılığa kadar yükselen Sinan, bir yeniçeri yüzbaşısıdır. Karabuğdan (Moldova) seferinde Prut ırmağı üzerinde yaptığı köprüden sonra Serdar-ı Ekrem Lütfi Paşa’nın önerisi ile Kanuni tarafından mimarbaşı olarak atanmıştı.

Leonardo, resimlerinden başka, sanat ve bilim tarihine binlerce sayfalık bilimsel gözlem yazıları, insan anatomisi de dahil, kent, değişik yapı türleri, araçlar ve makineler üzerine çizimler bırakmıştır. Lineer perspektif üzerinde insan vücudu oranları ve matematiksel oranlar üzerinde araştırmaları ile Leonardo, resmi, dünyayı inceleme aracı olarak kullanan, yapıtlarını bilimsel ve teknik çözümler olarak sunan bir bilim insanı, sanatçı olarak yol gösterici bir dâhidir. İncelediği konular optik, ışık, gölge ve perspektif deformasyondur. İnsan vücudunu anlamak için ölüler üzerine ‘dissection’ yapmış; kasları, adaleleri, bağları, kemikleri de çizmiştir. Bir tıp doktorundan daha fazla gerçek vücut üzerinde araştırma yapmıştır.

Günah kategorisi ve İslam

Sayın okurlar,

Resimlerinde doğayı bir bilim insanı dikkati ile çizmiş ve büyük bir itina ile resmetmiştir. Bu peyzajları ve yaptığı kumaş kıvrımlarını gören Vassari, bunların arkasındaki ayrıntılı gözlemleri özellikle vurgular. Leonardo, dünyaya bir bilim insanı olarak bakan, ondaki düzen ve oranların geometrik yapısını duyarlıkla analiz eden bir ressamdır. Çizdikleri, genç sanatçıların kullandığı kaynaklar olarak sayısız baskı yapmıştır.

Leonardo’nun doğayı doğrudan yansıttığı desen ve resimler Müslümanların günah kategorisine girmezler. Bunlarda kadın figürü de nadirdir. Fakat dünyanın en güzel kadın portrelerini çizdiği de savunulabilir.

Tarihimizde de yaptığı işin en iyisini gerçekleştiren sanatkar ve zanaatkarlar var. Toplumun kendilerine sağladığı sınırlar içinde üretim yaptılar. Dünya çapında bir statüsü olan sadece Sinan. Başka sanatlarla ilgisi yok. Türk sanatının da dünya sanat tarihinde bir yeri yok. Bugünle bir benzerlik var mı?

Doğan Kuban

Bu yazı HBT'nin 111. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban