Sanayileşmenin önemi için öneri ve öğretim-eğitim

Doğan Kuban
Sanayileşmenin önemi için öneri ve öğretim-eğitim

Sevgili Okurlar, eğitim, okullarda öğretilen bilgi ve uygar birikiminin ölçüsüdür. Öğrencilerin toplumla kaynaşmasına eğitim denir. Öğretimin sağladığı bilgi, toplumun yaşamak için kullandığı araçtır. Zamanla sanayi bu bilginin parçası olur. Onun kalitesini yükseltir. Bilgisinin artmasına yardım eder.

İlkokul, öğretimin ve eğitimin temelidir. Okuma yazma bilgi değil, bilgi edinmek için bir araçtır. Uluslararası karşılaştırmalar öğretimin verdiği bilgiyi ölçerler. Liseler, orta öğretimde verilen bilginin öğrencide derinleşmesine ve sentez yapma yeteneğinin artmasına yardımcı olur ve uluslararası değerlendirmeler öğrencinin yaptığı işleri sayısal olarak ölçer.

Son yıllarda bu karşılaştırmalar ülkenin ekonomik ilerlemesinin de ölçütü oluyor. Ekonomik krizle birlikte bizim üniversiteler en iyi okullar sıralamasında kendilerine bir yer bulamadılar. Kabaca ekonomik durum, eğitimin durumunun kötü olduğunu gösteriyor. Bu süreç ülkenin geleceğinin kuşkulu olduğuna da işaret ediyor. Alınan sonuçları halk gazetelerde okuyor ve endişeleniyor.


İdealist eğitimciler şart

Yeni öğretim, ülke nüfusunun 15 milyon olduğu zamanda, gerçekten idealist eğitimcilerin elinde gerçekleşmişti. Ben o yıllarda ilkokulu bitirdim. Anadolu köşelerindeki o fedakar hocaları özlüyorum. Bu öğretmenlerin benzerleri herhalde kalmamıştır. 80 milyon nüfusun öğretimini programlamak olasılıkla her zaman zordur. Ankara’da Gazi Lisesinde okudum. Matematik hocalarımızdan birisi Sorbonne’da doktora yapmıştı. Ankara’da iki erkek, bir kız lisesi vardı. Kentin nüfusu 150 bin civarındaydı. Ankara Üniversitesi yeni kurulmuştu. En büyük zorluk, yüksek öğretime uzman hoca bulmaktı. Alman hocalar büyük oranda boş kürsüleri dolduruyorlardı. Cumhuriyet öğretimi böyle koşullarda kuruldu. İstanbul’da yeniden örgütlenen İstanbul Üniversitesi ve Yüksek Mühendis Mektebi (sonradan İstanbul Teknik Üniversitesi) İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesinde üç Alman hoca vardı. 1949 da mezun olduğum zaman Türkiye’nin nüfusu 20 milyondu.

İlk çağdaş ülke

İlk Cumhuriyetle biz, İslam dünyasının ilk çağdaş devleti olduk. İşgalcileri kovmuş, kadınlara özgürlük tanımış, Avrupa’nın ‘Orient’ hikayeleri tarih olmuştu.

Fakat toplum aşırı cahil, fakir ve yüzde doksanı köylü idi. Bu yazının amacı, ülkenin sanayileşmesi gerekliğini vurgulamaktır. Fakat herkesin bilmediği konu dünyada ilk sanayileşen ülkenin İngiltere olduğu ve bunu 18. yüzyılda 75 yılda gerçekleştirdiğidir. Bu sanayileşme beş üretim alanında idi: Pamuk, keten, kömür, çelik ve gemicilik.

Bizim bugün İngiltere’den çok nüfusumuz var. Daha büyük bir ülkemiz ve İngiltere’nin sahip olduğundan daha fazla madenlerimiz var. Fakat İngiltere’deki başarıyı sağlayan bilgi ve irade bizde yok. Böyle bir amaç için kolektif bir irade yok. Bu sadece Kurtuluş Savaşında vardı. Bu düşündürücü bir durumdur.

Bunun gerçekleşmemesi toplumun ne yeteri kadar bilgiye ne de bunu gerçekleştirme iradesine sahip olamamasından kaynaklamaktadır. Sanayimizin geriliğinin nedeni cehalettir.

Cehalet farklı bir olaydır

Fakat, halk cehaleti okuma yazma bilmemek olarak tanımlıyor. Ne çağdaş dünya, ne de kendi yaşadığı ortamın sorunlarıyla ilgisi olmadığı için sanayinin varlığı ilgilendiği bir konu değildir. Bu ölüm kalım sorunu mekaniğini ona anlatamazsınız. Bunu anlayamayan, teknolojik geriliği de anlayamaz.

Elektrik ve doğalgazla çalışan bütün araçlar sanayi ürünüdür. Bütün silahlar sanayi ürünüdür.

Radyolar, televizyonlar, telefonlar, telsizler ve bilmediğimiz sonsuz aracın birikimi modern yaşamı tanımlıyor. Makineleri yapan da makineler. Bu durum devletler arasında da patent sayısını anlatıyor. Güney Kore’nin yılda 5500 patentine karşın Türkiye’nin 50 patenti var.

Deprem ve kuraklık da gelirse

Sevgili Okurlar, Türkiye’nin çok sorunu var, eğer buna deprem ve kuraklık eklenirse ve devlet borçlarını ödeyemezse ülkenin ne kadar büyük zorluklar içinde kalacağını bir bilene sorun.

Sanayileşme konusunu herhalde bir kaç kez yazdım. Bence bugün sanayileşmenin kapitalizmle birleştikten sonra milyonların yaşamı eskisinden çok daha hızla değişiyor, fakirler daha çok tüketiyorlar. Türkiye krize giriyor. Düşüncesizlik sanayileşmenin yolunu kesiyor. Bir kaç sayı önce bir program önerdim. Burada sanayileşme öğretimi ve eğitimi konusunda bir kaç ilke hatırlatmak istiyorum.

Ne yapmalı?

* İlk aşama hızla gelişme için yerli ve yabancı uzmanlardan kurulu bir idare heyeti seçmektir. Bunun kesinlikle bağımsız olmasını sağlamak gerekir.

* İlk heyeti seçmek için en iyi mühendis yetiştiren üniversite senatolarından birer aday seçilmelidir.

* Geri kalan bütün sınavlar idare heyeti tarafından hazırlanır. Öğrenci büyük ölçüde pratik görmelidir.

* Her aşamada öğrenciler bir sınavdan geçmelidir.

* İlk aşama sanayilerin önceliklerini saptamaktır.

Söz konusu 80.000.000 insanın yaşamıdır. Fakat biraz düşünürseniz eğer sanayi kalkınmasını yeterli zamanda yapmazsak geleceğin ekonomik kölesi olabiliriz.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 151. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban