Savaşı ancak sanayileşme ile kazanabiliriz!

Doğan Kuban
Savaşı ancak sanayileşme ile kazanabiliriz!

Sevgili Okurlar,

Türk toplumu, en fakirinden en zenginine kadar endişe içinde geleceği bekliyor. Bu büyüklükte enflasyon, en zengin ülkelerde bile halkı bankalara koşturur. Fakat fakir halkın bankada zaten parası yok. Şimdi eskiden yediği şeyleri de yiyemiyor.

Bu sorun 82 milyon Türkün sorunudur. Fakat günlük yaşam boyutlarında açlık, işsizlik, çocuğunu okutmakta sıkıntı çekmek ya da okutamamak.


Toplumsal sorun burada başlıyor. Kardeşiniz işsiz kalsa ona yardım etmez misiniz? Bunu herhangi bir insana yapacak iyi kalpli, bilinçli insanlar var. Fakat kişisel yardım bu sorunu çözecek bir program olamaz.

Tasarruf tasarruf

Bu politik bir sorun da değildir. Burada yapılması gereken toplumun bütün insanlarına yardım planlamaktır. Buna benzer büyük ekonomik soruları yanıtlayacak bilgim yok. Ünlü İngiliz ekonomisti Keynes Birinci Dünya Savaşı sonunda, tek çarenin ekonominin kendine dönerek tasarruf etmek olduğunu söylemişti. Türkiye bugün aynı durumdadır.

Toplumun bugün, aşırı tüketici, tüketimi ithalata dayalı, har vurup harman savurucu, görmemiş bir sınıfı, onu kopya eden bir orta sınıf, sonra ancak yaşamanı idame ettiren fakir ve sayıca geniş grup var.

Tasarruf politikası anlamına gelen ekonomik programın kapsayıcı ve yöneltici olması ve toplumu da tasarruf etmeye çağırması gereklidir.

Parti ya da politika burada söz konusu olmaz. Osmanlı döneminde parti olmadığı için bir tek sultan ve danışman olarak sadrazam bu kararları verirlerdi, Kurtuluş Savaşı ulusun birliği ile kazanıldı. Halide Edip ve onun gibi düşünenlerin tezleri kabul edilseydi, bugün belki Amerikan sömürgesi olurduk. Fakat tasarruf yapamazdık.

Ülkenin geleceği unutuldu

Bugün dünyayı sarsan ekonomik rüzgârın nedeni, ulusal birliğin politikaya feda edilmesidir. Belediye seçiminde en büyük hata ülkenin geleceğini unutup partilerin seçimi kazanmasının ülkenin geleceğinden daha önemli olduğunu görememek oldu. Politikacılar bu soruya, (Biz bunları biliyoruz. İktidara geçince yaparız) diyebilirler.

Oysa halka ‘Bizde sorunların sanayileşmenin çok geri kalmasından, tarımın yetersizliğinden, enerji sorunun dışarıya bağlı olmasından, dış kapitalizme çok borçlu olmasından kaynaklandığını’ halkın anlayabileceği bir dille anlatıp, bunlara karşı ne yapılacağını açıklanabilirdi. Yukarıda saydığım sorunlar, toplumun ve hükümetlerin bildiği temel sorunlardır.

Bunlara hiç değinmeden size badem alacağız, size şeker alacağız, size makarna ve odun dağıtacağız, ya da kenti temiz tutacağız, park yapacağız, yolları çimento ile kaplayacağız demek, halkın bölünmesine neden olabilir.

Bizim gibi ülkelerin geleceğe bakması ve ondan olumlu sonuç alması için toplumun tümünü aynı programda birleştirmek amaç olmalıdır. Çünkü biz dünyada hâlâ barbar olarak ve İslam’la birlikte anılıyoruz. Bunun içerik ve sonucunu düşünmek zorundayız. Seçim ortamı böyle olmadı.

Savaş başkomutan ile kazanılır

Seçim iskambil oyunu olmaktan çıkarılmalı, toplumun parçalanmasına engel olmalıdır. Toplum, sanayileşme aşamasına geldiği ve öğretim maksimuma çıkartıldığı zaman partiler de, kişisel özgürlüğe dokumamak koşulu ile seçimi at yarışına benzemekten kurtulacaktır. Dünya tarihinin adı bilinen politikacıları da seçim sırasında taktikler kullanırlar.

Fakat Türkiye’nin iç politikası dış politikasından önemli olmak zorundadır. Çağdaş uygar insan, kazanılan bir zaferden sonra, batan imparatorluk yerine modern Türkiye devletini kuran ve bir Osmanlı paşası olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır. Ordu henüz Osmanlı ordusudur. Bu zaman arakesitinde mağlup ve başkenti işgal edilmiş Osmanlı devleti yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve bugünkü devlet sınırı içindeki Türk toprağını kurtarmıştır. Devlet de Türkiye Cumhuriyeti adı altında yeniden örgütlenerek, Avrupa ile savaşan göçer ve barbar devlet imajından kurtulmuştur.

Bir savaş sadece ordusu ile değil, savaşı yöneten başkomutanı ile kazanılır. Bu durum Türkiye’yi eskisine göre çok yüksek bir statüye çıkarmıştı.

Sanayileşmeye yüklenilmeli

Sevgili Okurlar,

Türkiye’nin dış politika ile uğraşmayı olanaklı olduğu kadar kısıtlayıp, sanayileşme hızını mümkün olduğu kadar yoğunlaştırması gerekir. Devlet tehlikeli bir kavşaktadır. Böyle bir dönemde toplumun parçalanması, buna partilerin neden olması, Amerika’nın ve belki de başka devletlerin hâlâ Birinci Dünya Savaşı’ndaki hayallerini yeniden anımsadıklarını ve masaya koyduklarını gösteriyor.

Seçimi kazanmak için ülkenin geleceğini topluma ulaştırmamak ve bu sırada tanık olduğumuz olaylar ülke için olumsuz sinyallerdir. Osmanlı örneği arkamızdadır. Irak çok daha yeni bir derstir.

Benim yazdıklarım biraz abartma bile olsa, bu yüzyıl başında Müslüman ülkelerin başına gelenler çok ürkütücüdür. Yeni, Amerikan destekli bir savaşın getireceklerini, hayal bile olsa, tahmin edemeyiz.

Yazdıklarım, durumu, okuyan bütün topluma duyurmak içindir. Partilerin davranışlarını değil, ülkenin geleceğinin kaba bir analizi de olsa, okuyanların dikkatini çekmek istedim.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 158. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban