Uygarlık var mı?

Doğan Kuban
Uygarlık var mı?

Sevgili okurlar, uygarlık ve çağdaşlık konuları, yazar ve düşünürler tarafından ne kadar vurgulansa da insanların günlük yaşamının ayrıntılarında, uygarlık ilkelerinin tümünün uygulanması olanaksızdır. Japon uygarlığının bazı ilkeleri, Alman toplumu için geçerli olmaz. Fakat uygarlık dediğimiz zaman tek bir uygarlık varmış gibi konuşmuş oluruz.

Ulaşım ve iletişimin çok gelişmiş olması uluslararası bazı davranış kriterlerini yaygınlaştırmıştır. Toplumlar arası farklı tarihi ve coğrafi nedenlerle, örneğin Eskimolarla Araplar gibi, benzer uygar davranışlar yoktur. Bunlara dinlerin getirdiği yasaklar eklenince ahlak ilkeleri gelişir. Ne otomobil ve telefon, ne de çağdaş bir çevrede yaşamak insanı çağdaş ve uygar yapmaya yetmez. Çağdaş topluma katılmak, büyük ve görkemli bir tarihe sahip olmakla da gerçekleşmez.

Türkiye İslam dünyasındaki en gelişmiş ülke. Fakat aynı zamanda da gelişmemiş devletler listesinde. Bu İslam devletlerinin tümünün; yani bir nevi Müslümanların geri kalmış toplumlar olduğunu gösteriyor.


Okumuş olanların zafiyeti

Türkiye’de ciddi dergileri okuyanların sayısı çok az, okunan gazetelerin tirajı da az. Bu okumuşluk zafiyeti üniversite sayısının 200’ü geçmesine ve on binlerce öğrenci olmasına rağmen değişmiyor. Uluslararası karşılaştırmalarda Türk üniversiteleri sıralamaya girmiyor. Bunun, sorumlu uzmanlar tarafından incelenmesi gerek. Uluslararası karşılaştırmalarda bu yetersizliği çözmek için, öğreten kişilerin dünyayı görmeleri ve anlamaları gerek. Kendimizi aldatmayalım.

Devleti ve cumhuriyeti kuran çok ünlü bir Osmanlı paşasına ve dünya tarafından değeri verilmiş büyük bir kurucuya “Şeytan Dostu” diyenlerin yetişmesine izin vermeyen bir topluma dönüşmek gerekir.

Kuşkusuz; böyleleri, tarih bilmeyen insanlar arasından çıkar. Rönesans kilisesi, toplumdaki hay huyu yazan ve yöneticiler için gerekli standartlar üzerine çözümler öneren Machiavelli’ye ‘Şeytan Dostu’ damgasını vurmuştu. Machiavelli yazdığı kitap ile önemli bir Rönesans temsilcisi sayılır.

Görünüşteki çağdaşlık

Bizde de çok sayıda okul, milyonlarca öğrenci var. Bu “telefon adamları” gazete ve kitap okumadıklarını açıkça söylüyorlar. Görünüşe göre ülke çağdaş olmuş. Yıllarca okuyan gençlerin bilgisi ceplerindeki telefonda.

Fakat öğretimdeki ve bilgideki standartlar Türkiye’yi gelişmiş ülkeler arasına sokmaya yetmiyor. Uygar olmayınca çağdaş da olunamıyor. Biz Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki dönemde, batmış bir imparatorluğun kalıntısı üzerine modern bir devlet kurduk. Fakat bu devletin altyapısı yoktu. Kurulan strüktür o dönem için çalıştı.

Fakat devlet, Atatürk’ün ölümünden sonra kurduğu ilk yapısal ögelerle yetinmek zorunda kaldı. Bu düşünceyi her yazımda görebilirsiniz. Çünkü hem ilk cumhuriyette eğitim gördüm hem de İstanbul’un ve ülkenin değişim süreçlerine şahit oldum. Birçok uygar ülkede yaşadım.

Bu bana, en uygar ülkede bile uygar yaşamın kuramsal olduğunu, yasalara uygun yaşamın gelişmiş toplumlarda daha çok hükümetlerin davranışlarında arandığını gösterdi. Bugün Türkiye’de yasalara ve uygarlığa uymayanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu uyumsuzluk, halkın Osmanlıdan kalan cehaletine dayanır.

Fakat dünyada en uygar toplumlarda bile zaman zaman Franco’lar, Hitler’ler ve sayısız despotun çıktığını görüyoruz.

Uygar insan despot bir ülkede yaşayabilir. Fakat bu insanlar sayı olarak toplumun diğer bölümünden fazlaysa, o topluma uygar denebilir.

Ülkelerin hiçbiri, kuramsal ve tarihi olarak uygarlık tanımına tamamıyla uyan insanlardan oluşmaz.

Her ülkede hırsız, haydut, yalancı, zorba, yankesici vardır. Bunlar çete olarak da örgütlenirler.

İyilik ve kötülük aynı beyinde

Toplumlar, uygarlığı mutlak doğru kabul etmez. İnsanoğlu bir ölçüde kötü olabilir. Onun için onlara ceza veren yasalar olur. İnsanın hayvana üstünlüğü kabul edilse bile, insan, bütün hayvanlardan daha çok kötülük yapar. İnsanoğlu karısını, kardeşini, düşmanını öldürür. Hapishaneleri, orduları vardır. Aslan ve fil kavga ettikleri diğer aslanları ve filleri kovalar, fakat öldürmez.

Beyin insanlarda kötülük ve iyiliği aynı şekilde ve aynı kalitede programlar. Kötülük planlıdır, bu, toplum için ahlaksızlıktır. Fakat kötülüğün olmadığı toplum yoktur. Mutlak uygar bir toplum, olmaz.

Ancak, insan özgürlüğünü yasalarla koruyan ve çoğunluğun bu yasaları kabul edip uyguladığı toplumlar “özellikle de Avrupa” uygarlığa yakın olmuşlardır. Türkiye’nin Cumhuriyet ile yapmak istediği, uygarlık aşamasına girmek ve bunu devam ettirmekti. Başlangıçta biz Avrupa Birliği’ne adaydık. Sonra kapı kapandı. Uygar toplum basamağına çıkamadık.

Buna engel sebepler; eğitimin yetersizliği, sanayimizin gelişmemiş olması, modern araçların müşterisi olmak, dolar ve dış borç krizlerinin devleti ve toplumu sallamasıdır. Dünyayı sarsan bu dönemde müşteri olmak, Türkiye politikasının, ABD, Avrupa, Rusya, belki de Çin tarafından yönlendirilmesine neden olabilir.

Sevgili Okurlar,

Bunları sürekli tekrar ediyorum. Bu durumun en tehlikeli sonucu; toplumun politik nedenlerle iki karşıt gruba ayrılmasıdır. Bu Osmanlı döneminde de İmparatorluğun yok olmasına yol açmıştır.

Toplumun ikiye bölünmesine neden olacak davranışlar, dünyanın bizi ekonomik olarak sömürmesi ile sonuçlanabilir.

Bu konuda sayısız senaryo düşünebilirsiniz.

Doğan Kuban

Doğan Kuban'ın anısına saygıyla. Bu yazı HBT'nin 163. sayısında yayınlanmıştır.

Doğan Kuban