Pandemi günlerinde eğitim başlayacak mı?

Mustafa Çetiner
Pandemi günlerinde eğitim başlayacak mı?

Salgının başladığı ilk günden itibaren 0-18 yaş arasındaki bulaş ve hastalık oranları ile okulların kapatılmasının salgın kontrolündeki rolü tartışılıyor.

“Journal of Global Health” dergisinde geçtiğimiz hafta yayımlanan bir çalışmada okul benzeri eğitim yerlerinde yapılan 24 farklı çalışmanın sonuçları değerlendirildi.

Bu değerlendirme sonucunda, özellikle anaokulu, kreş gibi yerlerde çocukların COVID-19 bulaş riski öğretmenler ve eğitim çalışanlarına göre yaklaşık %47 daha az bulundu. Bu sonuç öğretmen ve diğer eğitim çalışanları aşılandığında bu yaş grubunda yüz yüze eğitimin pandemi de bile sürdürülebilir olduğunu gösteriyor. Eğer Türkiye yüksek aşılama oranlarına ulaşabilirse bu yaş grubu çocukların korunabileceği hem de anaokulu/kreşlerde eğitimin devam edilebileceği görünüyor.


İlkokul öğrencilerinde de COVID-19 bulaş riski yetişkinlerden farklı bulunmamış. Buna karşılık lise öğrencilerinde risk, öğretmenlerinden yaklaşık %30 daha fazla görünüyor. Yani lise öğrencileri oldukça büyük risk oluşturuyor.

Bu yaş grubunun sosyal olarak çok daha aktif olması, maske ve fiziksel mesafe başta olmak üzere kurallara uyumda yaşadıkları uyumsuzluklar bulaş riskinin artmasından sorumlu gibi gözüküyor.

Okullar ile gündelik yaşam ve ev yaşamındaki bulaş riski karşılaştırıldığında, 10 yaş altı çocuklarda okuldaki bulaş riskinin %55; lise öğrencilerinde ise %37 daha düşük olduğu gösterildi. Yani okullarda risk biraz daha düşük riskli görünüyor.

Okullar ile ilgili salgının başından beri edindiğimiz veriler aslında oldukça tartışmalı. Avustralya, ABD ve İngiltere’den okullarda bulaş oranının düşük olduğu ile ilgili yayınlar yapıldı. Öte yandan İsveç ve ABD’den gelen veriler ise asıl bulaşın genellikle öğretmen ve çalışanlardan öğrencilere olduğunu gösteriyor. Bu çalışmaların önemli bir kısmının delta varyantı öncesinde yapıldığını da akılda tutmak lazım.

Aslında okulların açılması için en önemlisi 12-15 yaş ve üstü öğrencilerin, öğretmenlerin ve bütün eğitim çalışanlarının aşılarının hızlı bir biçimde tamamlanması. ABD’de 12 yaş ve üstü aşılanıyor ancak Türkiye’de plan 15-18 yaş grubunu aşılamak. 12-15 yaş aralığında kronik hastalığı olan %11’lik kadın ve %16’lık erkek grubunun aşılanması hedefleniyor. Okulların iyi havalandırılması, sınıflardaki öğrenci sayılarının azaltılması, maske ve fiziksel mesafeye tam uyumun sağlanması çok önemli diğer noktalar.

Delta varyantının dünyaya hakim olduğu bu günlerde çocuk vaka sayılarında da belirgin bir artış izleniyor. Bu durum hem 12 yaş üstünün hem de evde yaşayan aile bireylerinin ve öğretmenlerin aşılanmasını zorunlu kılıyor.

Tüm dünyada okulların açılmasının gündemde olduğu bu günlerde Amerikan Pediatri Akademisi, evde kalma ve uzaktan eğitimin pedagojik ve psikolojik açıdan özellikle 10 yaş altı çocuklarda büyük sorunlar yaratacağını vurgulamaya devam ediyor.

Sonbahar ve kış aylarında özellikle çocuklarda mevsimsel grip ve soğuk algınlığı vakalarında artış gözlemlenecek. Bu durumda grip semptomlarının Delta varyantı ile benzerlik göstermesi ve birbiriyle karışma ihtimali başka bir sorun olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor.

Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) iki yaş altı çocuklarda olası boğulma riskine karşı maske takmayı önermezken, 2 yaş üstü tüm çocuklarda maske takılmasını öneriyor. DSÖ ve UNICEF ise 5 yaş altı çocuklarda maske takmayı önermiyor ancak 6-11 yaş grubunun o bölgedeki pandeminin seyrine göre takabileceğini, 12 yaş ve üstünün ise yetişkinler gibi mutlaka maske takması gerektiğini vurguluyor. 2 yaş altı çocuklarda gerçekten de boğulma riskini düşünerek maskeden kaçınmak, diğer yaş gruplarında ise mümkün olduğunca maske takmayı teşvik etmek gerekiyor.

Aşı kadar, okullarda maske, mesafe, hijyen, havalandırma, sınıf mevcudunun azaltılması gibi önlemlerin çok kritik olduğunu bir daha hatırlatıp yazının sonunda yeniden vurgulayalım; Eğitim sektörü bir an önce normalleşmelidir. Bunu sağlamak için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız.

Mustafa Çetiner / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 282. sayısında yayınlanmıştır.

Mustafa Çetiner

Prof. Dr. Mustafa Çetiner 1964 yılında Kayseri'de doğdu. Halen Acıbadem Sağlık Grubu Maslak Hastanesi'nde İç Hastalıkları, Hematoloji Bölümü'nde görev yapmaktadır. Hekimliği ve öğretim üyeliği yanında Popüler bilim, etik, tıp ve tıp tarihi konularında kaleme aldığı güncel yazılarıyla tanınır.