Hava kirliliği ve nörotoksisite

Özlem Kayım Yıldız
Hava kirliliği ve nörotoksisite

2019 yılında tüm dünyada beşinci sırada ölüm nedeni olan hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık için en büyük çevresel risk olarak tanımlanmaktadır (www.stateofglobalair.org/sites/default/files/soga_2019_report.pdf).

Her yıl yaklaşık 3,8-4,2 milyon insan hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya nüfusunun %90’ından fazlası kalp ve akciğer sağlığı için zararlı kabul edilen kötü hava düzeyine sahip coğrafi bölgelerde yaşamakta ve bu havaya maruz kalmaktadır.

Kalp ve akciğer sağlığının yanı sıra hava kirliliği, sinir sistemi de dâhil tüm vücudu etkileyerek diğer hastalıklara da yol açabilir. Hava kirliliğini oluşturan partiküllerin bir kısmı üst hava yollarında kalırken, ultra ince partiküller (fine particulate matter) derin akciğer dokularına ulaşıp kan damarları yoluyla sistemik dolaşıma geçebilir ve kan-beyin bariyeri aracılığıyla sinir sistemi yapılarını etkileyebilir. Ayrıca diğer organ sistemlerinden farklı olarak solunum yoluyla alınan ince partiküller koku sinirleri ve vagus aracılığıyla da beyine taşınabilir (https://doi.org/10.1289/ EHP136). Gerçekte de yakın geçmişte elde edilen epidemiyolojik veriler hava kirliliğinin kalp ve akciğer hastalıklarının yanı sıra birçok nörolojik bozuklukla da ilişkili olabileceğine dair veriler sunmaktadır.


Hava kirliliğinin beyin sağlığı üzerine etkisi

Hava kirliliği, beyin yaşlanması için bir risk faktörüdür. İnce partiküllere maruz kalma bilişsel yetilerde azalma ve Alzheimer hastalığı riskinde artışla ilişkilidir (https://doi.org/10.3233/JAD- 140855). Ayrıca artan hava kirliliği düzeyleri damar tıkanıklıkları, kalp ritim anormallikleri, kalp krizi ve inmeler ve bu nedenlere bağlı ölüm riskinde artışla paralellikler göstermektedir (https:// doi.org/10.1056/NEJMoa054409). Multipl skleroz gelişiminde rol oynayan çevresel faktörler arasında havadaki ultra ince partiküllerin yer alabileceğini destekleyen epidemiyolojik veriler mevcuttur (https://doi.org/10.1177/1352458518803273). Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon ve şizofreni gibi birtakım psikiyatrik bozukluklarla da hava kirliliği arasında nedensellik ilişkisi olabileceği öne sürülmektedir.

Tüm bunların yanı sıra hava kirliliğine maruz kalma anne karnındayken başlar, plasentada birikebilen partiküller fetal gelişimi etkileyerek nörogelişimsel bozukluklara yol açabilir (https:// doi.org/10.1016/j.placenta.2022.03.008). Kurşun, cıva, arsenik ve tolüen gibi toksik maddelerin sinir sistemi gelişimi üzerine etki edebileceği ve anne karnında ya da erken çocukluk dönemlerinde bu maddelere maruz kalmanın gelişimsel gerilikle ilişkili olabileceği belirlenmiştir (https://doi.org/10.1016/j.envres. 2019.03.064).

Hava kirliliği ile hastalıkları ilişkilendiren epidemiyolojik çalışmalar önemli veriler sağlamakla birlikte nedenselliği karar vericileri önlemler almaya yönlendirebilecek açıklıkta belirleyecek çalışmaların planlanması son derece önemlidir. Bu amaçla bireyin, anne karnından ölüme dek tüm ömrü boyunca maruz kaldığı tüm içsel (genetik) ve dışsal (çevre, diyet, yaşam biçimi, sosyal faktörler) etkenlerin sağlık üzerine etkisinin araştırıldığı “exposome” araştırmalarına gereksinim vardır.

Özlem Kayım Yıldız / [email protected]

*Bu yazı HBT'nin 355. sayısında yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız