Dijital figüranlar

Tanol Türkoğlu
Dijital figüranlar

Hayat iyiden iyiye dijitalleştikçe yepyeni problemler de kapıyı çalıyor. Kimisi büyük kimisi küçük. Problemin büyük olup olmadığını belirlemekse kolay değil. Akıllı telefonlarla yapılan fotoğraf çekimlerini ve yarattığı sorunu ele alalım.

Herhangi bir sokakta, caddede yürürken az ötenizde birisi kendi fotoğrafını çekiyor ve arkaplana sizi malzeme yapıyor olsun. Sıkıntı yaratır mı? Cevabınız “Çekinecek, korkacak bir şeyim yok; neden sıkıntı yaratsın” mı, “Özel hayatıma izinsiz müdahaledir; kabul edilemez” mi?

Aslında nahoş bir durum ortaya çıkmadığı sürece bu bir sıkıntı olarak değerlendirilmiyor. Şu hadiseyi anımsayalım: ABD’de evli bir adam sevgilisiyle kaçamak yapıyor. New York’taki Times Meydanı’nda dolaşırlarken çekilen bir fotoğraf foyasının meydana çıkmasına neden oluyor. Nasıl? Adamla ilgisi olmayan bir başka kişi aynı meydanda selfie yapıyor ve çektiği fotoğrafı sosyal medyada paylaşıyor. O fotoğrafı görenlerden birisi, karenin arkaplanındaki çiftten (bu kaçamak yapan adamla sevgilisidir) erkek olanı tanıyor. “Bu bizim Mary’nin kocası değil mi ya? Yanındaki kadın kim?” Gerisi çorap söküğü.


Teknoloji artık gelişti. Arkaplanda figüran durumuna düşenlerin kim olduğunu tespit etmek için bir çift aşina göze gereksinim yok. Bu işi yapan yazılımlar var. Bu yazılımların amacı önce bir fotoğraf karesinde (varsa) insan yüzlerini tespit etmek, sonra da bu yüzlerin kimlere ait olabileceğini belirlemek. Eğer bir “yüz” veritabanınız varsa, veritabanına her yeni kare eklediğinizde, yazılım o karede bulunan ve halihazırda veritabanınızda kayıtlı yüzleri (kişileri) anında tespit edebiliyor.

Verdiği rahatlık şu: Diyelim ki annenizin de bulunduğu belli bir fotoğrafı arıyorsunuz. Veritabanınızda binlerce fotoğraf var. Aradığınız o fotoğrafı nasıl bulacaksınız? Bu kayıt sistemi sayesinde kolay. Yazılımın annenizi tespit etmiş olduğu kareleri, annenizin adıyla arama yaparak binlerce fotoğraf içinden ekrana getirebilirsiniz. Tek yapacağınız şey, fotoğrafları eklerken yazılımın “Ben bu yüzü bir yerden çıkaracağım ama bulamadım; kim bu?” diye sorduğunda o kişinin adını sisteme bir kereliğine girmek.

Yüzleri ayırt etme işini biraz globalleştirelim. Kişisel bilgisayarınızdaki fotoğraf arşivini değil de örneğin popüler sosyal medya sitelerini ele alalım. Kullanıcılar sağolsun bir fotoğraf karesinde kimin kim olduğu bilgisini zaten gönüllü olarak giriyor (örneğin Facebook’ta “tag”leme yaparak).

İki boyutta çalışan global bir sistem böylece harekete geçiyor. Her gün dünya üzerinde herhangi bir yerde “gezmekte” olan milyonlarca kişi “Bakın işte buradayız” fotoğraflarını paylaşırken kendi konumlarını beyan etmenin yanısıra arkaplanda kimlerin olduğunu da sisteme ücretsiz olarak hediye etmiş oluyor. Bu adsız kahramanların kim olduğu da daha önce herhangi bir resimde “tag”lenmiş olan kişiler listesi kullanılarak tespit edilmeye çalışılıyor. Böylece kim nerede ortaya çıkıyor. Tabii soru şu: Kimin için?

Sanırım iyi yazar, müzisyen Tuna Kiremitçi’ye aitti şu tespit: “Her birimiz bir başkasının eski aşkıyız”. Benzer bir değerlendirmeyi dijital dünya için de yapabiliriz: “Her birimiz bir başkasının fotoğrafının arkaplan figüranıyız”. Er ya da geç sosyal medyada paylaşacağı!

Tanol Türkoğlu / [email protected]


Bu yazı HBT'nin 63. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu