Hepimiz suçluyuz!

Tanol Türkoğlu
Hepimiz suçluyuz!

Sosyal medyanın sunduğu görkemli(!) imkanlardan birisi de “dijital linç”! Şöyle bir senaryo düşünün. Bir sosyal medya sitesi var. Her hafta “ülkenin en nefret edilen kişisi”ni, katılımcıların oylarıyla belirliyor. Bireyler “özgür irade”lerini kullanarak, o hafta ülkede işlenen adi (veya başka türlü) suçların kimliği tespit edilen müsebbipleri içinden en nefret ettiklerine oy veriyor. Oylama bittikten sonra da bu imkanı sunan, kim olduğu bilinmez bir kişi, geliştirmiş olduğu teknolojileri kullanarak en çok oy alan kişiyi öldürüyor. Bu senaryo bana değil; son yılların fenomen dizilerinden Black Mirror’a ait.

Ama o kurgu! Peki bugünün gerçek dünyası farklı mı? Troller ya da trol olduğunun farkında olmayan “ağzı olanlar” her gün haklı-haksız, tanıdık-tanımadık kişileri sosyal medyada psikolojik olarak “linç” etmiyor mu? Onlara hakaretler yağdırarak, tehditler savurarak, aslı-astarı olmayan şeyler yapmış, sözler söylemiş yaftası yapıştırarak...

Bu tür dijital linçe temel oluşturan şeyin daha sonra yanlış çıkması ise kimsenin umurunda olmayan bir şey. Çünkü sosyal medya her an yeni kurbanlar istiyor. Bir kurbanın sosyal medyayı meşgul etme süresi bir kaç saat; bilemediniz bir kaç gün!


Işık hızında yayılan dijitalin gerçek linçten daha esnek imkanlar sunması da işin bir başka ilginç yanı. Fiziksel linç girişiminde bulunanları vicdanları rahat bırakmıyor. Ancak dijital linçe katılanlar yaptıkları dijital girişimin meşruluğunu-haklılığını savunma konusunda daha cüretkar olabiliyor. Çünkü ekranın arkasından “yazarak-tıklayarak” katılmış oldukları girişimin “gerçek” olduğunun idrakinde değiller! Televizyon, bilgisayar oyunları bize bunu öğretmemiş miydi?

Kendi ülkemizden iki taze örnek. Bir tanesi CHP liderine şehit cenazesinde yapılan fiziksel linç girişimi ve bunun sosyal ve diğer medya üzerindeki yansımaları. Diğeri ise havaalanında bir görevliyle ağız dalaşına giren bir kadına olay sonrası gösterilen dijital tepkiler. İlki fiziksel anlamda bir linç girişimiydi (örgütlü-değil, organize-değil, bu tartışılır; ama olayı küçümsememek lazım). İkinci olay sosyal medyada bir linçe dönüştü. Olaya karışan iki kadını da şahsen tanımıyorum. Ancak olay sonrasında sosyal medyada gösterilen tepkiler ortada. Kadına her türlü hakaret edildi. Sahte olmadığı söylenen instagram hesabından yapmış olduğu özür açıklaması ise sanki o anki davranışını savunuyormuşcasına küfüre varan düzeyde aşırı tepkiler aldı. Örneğin kimi sosyal medya kullanıcıları, o mesajın samimi olmadığını (nasıl olduğu bilinmese de) şıp diye tespit etti; ona göre küfür (pardon yorum) yazdı!

Ayrıca bir yanda “Sen o yumruğu yiyecek ne yaptın?” düzeyinde bir tolerans varken diğer yanda özür açıklamasını bile samimi bulmayan hoşgörüsüzlüğün sebebi ne? Artık kabul etmenin zamanı gelmedi mi? Hepimiz suçluyuz! Okulda kopya çektiğimiz için, iş yerinde tembellik yaptığımız için, rüşvet aldığımız için, ona değil de buna oy verdiğimiz için, doğayı katlettiğimiz için, dünyayı mahvettiğimiz için suçluyuz! Suça öyle bir batmış durumdayız ki bir kişinin de çıkıp bunu yüzümüze vurmasına tahammül edemez haldeyiz! Sağol sosyal medya; sen olmasaydın kapitalizmin bizi bu kadar kötü insanlara dönüştürdüğü gerçeği ortaya çıkmayacaktı!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 162. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu