Üçüncü zaman

Tanol Türkoğlu
Üçüncü zaman

Zaman değişiyor olabilir mi? Zamanla her şeyin değişmesi ile zamanın kendisinin değişmesi ayn şey mi? Devinim zamanı, sindirme zamanının hakkını gasp mı ediyor? Zamanın Kokusu isimli o kısa ama her zamanki yoğunluktaki kitabında Byung-Chul Han zamanın değişim grafi ğini çiziyor okurlarına. Mükemmel bir tablo gibi hiç değişmeden, bir yere gitmeden duran zaman. Bir hedefe odaklanmış düzgün doğrusal hareket halindeki zaman. Ve sanki o hedefe ulaşamadan yolda infi lak etmiş de üç boyutlu bir evrende sağa sola dağılmış, amaçsız salınım yapmakta olan atomik parçalara ayrılmış zaman.

Şu terimleri kullanmıyor olsa da zamanın bu üç evresi okurun aklına sırasıyla tarım, sanayi ve dijital toplumu getiriyor. Bir başka ifadeyle gelenekten ilerleme ve ötesine doğru bir evrilme! Özellikle son on senedir yaygınlaşarak gündelik yaşamın bir parçası haline gelen dijitalleşme, kontrol delisi kapitalizmin bir hedefe kilitlediği zamanı adeta paramparça etmiş durumda. Hal böyle olunca tüm “zaman” sanki şimdinin içine sığdırılmış; çökertilmiş! Sadece şimdi var! Şimdizm! O nedenle de her şey hızlanmış durumda. Han’a göre sürat zamanın üçüncü evresine geçmede bir sebep değil sonuç! Şeylerin hızlanmasından dolayı zaman hedefe kilitlenmiş doğrusallığını yitirip de “gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar” misali amaçsızca devinmeye başlamadı. Zaman bu hale geldiği için şeyler hızlanmaya başladı.

Peki zamanı umarsız hale getiren ne? Bu soruya derinlemesine anlamını irdelemeden verilecek cevap teknoloji; özellikle de dijital teknolojiler. Nasıl? Şeylerin oluşunu, gerçekleşmesini dijitalleştirerek (dijital dönüşüm). Örneğin eskiden şehirlerarası bir otobüs bileti almak iki saat sürerken şimdi iki dakika sürüyor. Ne yazık ki dijitalleştirmenin insana kazandırdığı bu bir saat ellisekiz dakikada insan “tembellik hakkı”nı kullanamıyor. Onun yerine gidip başka işlerin peşinde koşması, onları gerçekleştirmesi gerekiyor. Bellidir ki bu kapitalizmin dijitalleşmeyi yozlaştırmasıdır. Çünkü “dijital”i kapital icat etmedi. 70li yıllarda can çekişirken tam da onun ölmesini isteyen çiçek çocukları para ile zehirleyip onu kendi malı yaptı!


Şeyler dijital “makinelerle” çok daha kısa sürede yapılır hale gelip de birey artan kalan zamanda başka başka şeyler yapmak zorunda bırakılınca, sonuçta zaman hızlanmaya başladı. Bu kez ortaya başka bir sorun çıktı. Zaman düzgün doğrusal bir menzilde ilerlemekten sapmaya başladı. Örneğin bugün zamanının çoğunu sosyal medyada geçiren bireyin son sürat ulaşmak istediği bir yaşam amacı yok! Sadece şimdiki zaman içinde oradan oraya sürüklenme peşinde! İmamoğlu hakkında bugün hangi yalanlar uydurulmuş, insanların gözünün içine baka baka bakanlar ne tür şeyler zırvalamış. Çok mu politize oldu? Peki o zaman menüye biraz da şunlardan ekleyelim: Yeni kedi/köpek videoları. Tatilde gidilen yerlerden manzaralar, konaklanan müthiş mekanlardan, yenilen olağanüstü yemeklerden enstantaneler! Sevdiklerimizi LIKE edelim, çok sevdiklerimizi başkalarıyla paylaşalım. Sıradaki!

Han’ın çözüm anahtarı devinime daha az itibar edip, tefekküre daha çok zaman ayırmak. Bence o tren kaçtı. Artık insan beyninin çok daha kısa sürede derin düşünmesinin, tefekkür etmesinin yolları bulunmalı! Robotları, androidleri, cyborgları sevelim. Çünkü böyle bir “beyin” ancak onlarda mümkün olacak!

Tanol Türkoğlu / [email protected]

Bu yazı HBT'nin 169. sayısında yayınlanmıştır.

Tanol Türkoglu