Zihinden zihine – 2: Dünya Dışı “Kayıtsız” Yaşam

Tevfik Uyar
Zihinden zihine – 2: Dünya Dışı “Kayıtsız” Yaşam

Önceki yazımda bir başka bilincin öznel deneyimine ulaşmanın imkânsız olduğundan bahsetmiş, Nagel'in göre bunun bilimsel olarak ele alınıp anlaşılmasının mümkün olmadığına yönelik görüşlerini açıklamıştım. Şimdi "başka bilinç" problemini başka bir açıdan ele alacağız: Dünya dışı akıllı yaşamla temas.

Dünya dışı akıllı yaşamla karşılaşmamız çok çeşitli şekillerde olabilir. Öncelikle ikiye ayırabiliriz: Eğer bir yerlerde varlarsa ya biz giderek onları yerlerinde (gezegenlerinde, sistemlerinde vb.) ziyaret edeceğiz, ya da onlar bizi ziyarete gelecekler... Bu olasılıkları daha en başından akıllı yaşamla sınırladığıma lütfen dikkat edin. Tabii akıllı yaşamın nasıl tanımlanacağı ayrı bir problem.... Sonuçta neye "akıllı" diyebiliriz öyle değil mi? Ancak ortaya koyduğumuz problem tanım yapmayı gerektirmiyor: zira buraya kadar gelmelerinden bahsettiğimize göre "en az insan kadar akıllı" ve hatta ondan bir miktar daha olmalıdırlar, çünkü uzayda seyahat etmenin yolunu bulduklarına göre bu sınır çok geride kalmış olmalı.

Peki ya böyle bir ziyaret gerçekleşirse neler olabilir? Bilimkurgu filmlerine bakılırsa olasılıklar çeşitli... Ancak bu olasılıkların da temelde ikiye ayrıldığını görüyoruz: İyi niyet ve amaçlarla gelenler (dostluk, teknoloji transferi, gezegeni kurtarma yönünde uyarma, bizi daha büyük bir şeyin parçası yapma vb.) ya da kötü niyet ve amaçlarla gelenler (istila, fetih, karın doyurma, iş-gücünden faydalanma, gezegeni sömürme). Oysa burada, tam olarak da başka bilinç problemimize kesişen ve çok daha mümkün olan başka bir ihtimal daha var: KAYITSIZLIK


Bu durumu açıklayabilmem için öncelikle sizlere aşağıdaki bir dizi sorunun yanıtlarını düşündürmem gerekiyor:

  • Bir şempanzeyle ne kadar iletişim kurabilirsiniz? Peki ya bir martıyla ya da balıkla? Peki ya bir güveyle?
  • Tam bu yazıyı okurken perdelerinizde bir uçuç böceği bulunuyor olabilir mi? Bunun ne kadar farkındasınız? Peki farkında olmanız eyleme geçmenize neden oluyor mu?
  • Tam şu an bu yazıyı okurken az evvel bir karıncanın üzerine oturmuş olabilir misiniz? Ya da aracınızla eve gelene kadar bir kaç sinek öldürmüş olmanız mümkün mü?
  • Peki şu an içinde bulunduğunuz bina, ve hatta yaşadığınız şehir inşa edilirken kaç canlı öldürülmüştür? Şehrin kurulduğu yüzyıllar içerisinde inşaatlar yüzünden bir kuş sürüsünün tüm üyeleri yok olmuş ya da endemik bir türün soyu tükenmiş olabilir mi?

Her bir soru üzerine yeterince düşündüyseniz ne demek istediğimi çoktan anlamış olmalısınız.

Öncelikle bir uzaylı zihninin "başka bir yaşam" karşısında nasıl bir tutum sergileyeceği konusunda hiçbir fikrimiz yok. Olamaz da.

Piknikte otururken yanımızdaki bir karınca sürüsünün bizim varlığımızı nasıl deneyimlediklerini, ne düşündüklerini bilmiyoruz. "Daha akıllı" olarak onların biyolojilerini biliyor, davranış örüntülerini tanıyor, amaçları ve yaşam biçimleri konusunda pek çok bilgiye sahip olsak da bizler de tüm bu deneyimleri ancak "insan deneyimi" üzerinden anlamlandırabiliyoruz (yani bir çocuk karınca yuvasına çomak soktuğu zaman bu durumu anlamlandırmak için evimize dozer girmesi ya da kapana kısılmak gibi insan deneyimleriyle mukayese ediyoruz. Karıncaların yaşadıkları "dehşet", "korku", "savunma içgüdüsü" hakkında bir fikrimiz yok. Bilinçli bir eylem olduğundan bile emin değiliz. Aynı gezegenden hemşehri, uzaktan akraba olmamıza rağmen böyle...

Peki ya evrim sürecinin daha en başından bu yana bambaşka bir gelişim örüntüsüne, yaşayışa, dolayısıyla da iletişim yolu ve anlam dünyasına sahip uzaylıların davranış ve tutumlarını biz nasıl anlamlandıracağız? Onlar tamamen Dünya koşullarında evrilmiş, gerek sosyal gerek teknolojik evrimini belli bir tarihsel çizgiyi izleyerek bugüne getirmiş türümüzü nasıl algılayıp anlamlandırabilecek? Buradan iki şey çıkıyor:

Birincisi iletişimin imkânsızlığı... Bırakın birbirinden apayrı, galaksinin farklı köşelerinde yetişmiş iki uygarlığı, bir zaman makinesine binip 100.000 yıl öncesine gittiğimizde karşılaştığımız Homo cinsi üyeleriyle dahi iletişim kurmamız çok ama çok zordur. Onların tarihleri hakkında bir fikir sahibi olmamız bizi biraz avantajlı kılıyor olsa da onların bizimle ilgili hiçbir bilgiye sahip olmamaları iletişim önündeki önemli bir bariyerdir. Zaman yolculuğu ya da modern insanla temas sağlamamış avcı toplayıcı kabile ziyaretlerini konu alan, yerlilerin "gelişmiş insanı" tanrı zannedip öyle muamele ettikleri senaryolar bu bakımdan çok daha gerçekçidir.

İkincisi kayıtsızlığın tahmin edilemez sonuçları... Ziyaretçilerin bizi çok daha "önemsiz" bir tür olarak algılamaları ya da hiç algılamamaları halinde niyetlerinin iyiliği ya da kötülüğünden artık bahsedilemez. En çevreci ve doğa dostu insanlar bile kamp çadırlarını kurarken altta kalan bitki ve böceklerden ne kadarını öldürdüklerini düşünmezler. Misafir gelecek diye evinizde hijyen sağlarken çamaşır suyuyla öldürdüğünüz "basit canlılar" için bir sorumluluk hissetmezsiniz. Bir yere okul ya da müze yapılması barışçıl dünya görüşünüzle çok uyumludur ama temel kazılırken kaç solucanın katledildiği ya da yerinden yurdundan olduğu önemsiz bir detay bile değildir. Genelde bizimle birlikte evrimleşen evcil hayvanlara karşı hassasiyet gösterirken, pek çok yaşam formu için son derece KAYITSIZ durumdayız (Marian Stamp Dawkins'e göre başka bir canlının insanla olan duygusal benzerliği arttıkça kayıtsızlık azalıyor).

İşin garibi, ne bitkilerin, ne böceklerin, ne mikropların, ne de solucanların çadırı niye kurduğumuz, misafir için evi neden temizlediğimiz, niçin müze yaptığımız hakkında en ufak ama en ufak fikirleri yoktur, olması da mümkün değildir! İşte anlatmak istediğim de budur. Manzaralı bir gezegende kamp ateşi yakmak isteyen bir uzaylının yaratacağı tahribat bizler için bir felaket olabilir. Onun içinse herhangi bir şey...

Bizden çok çok ileride olmazlar umarım.

Tevfik Uyar / @tevfik_uyar


Tevfik Uyar

İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Kültür Üniversitesi İşletme Yönetimi Anabilimdalı'ndan almıştır. Çalışmaları risk algısı, belirsizlik altında karar verme ve emniyet yönetimi üzerinedir. Açık Bilim'in kurucusu, Yalansavar editörü ve Herkese Bilim Teknoloji Dergisi yayın kurulu üyesi olan Uyar, "Astrolojinin Bilimle İmtihanı", "Safsatalar: Aklın Kırk Haramisi" gibi popüler bilim kitaplarının, “Tek Kişilik Firar”, “Kızıl Sürgün” gibi bilimkurgu eserlerin yazarı, "İrrasyonel", “Yalancılar ve Sahtekarlar Ansiklopedisi”, "Başkalarının Aklı" gibi kitapların çevirmenidir.