375 milyon yıllık fosil, balık atalardan bize miras kalan parmaklar bilmecesini çözdü!

Editör ne diyor?

Avucunuzdan yayılan beş parmağınıza dikkatlice bir bakın! İki elinizde bulunan bu beşer parmak, esnekliğiyle tarihin ilk çağlarından bu yana bize güçlü bir organizasyon yetisi verdi. Bir düşünün; ateş yakmamızdan tutun da avlanıp yemek pişirmemize, duvar örmemize, giysilerimizi dokumamıza, kürek çekerek kıtalar aşmamıza ve daha nice yetisiyle medeniyeti kurmamıza ve yayılmamıza neden oldular.

Peki nasıl oluştu parmaklarımız? Bilim, parmaklarımızın nasıl evrimleştiği sorusunun yanıtını bugüne kadar veremiyordu. 375 milyon yıllık bir fosil işte bu karanlık noktayı aydınlattı. Batuhan Sarıcan derledi.

Prof. Özören’in başarısı


Boğaziçi Üniversitesi Moleküler biyoloji ve Genetik Bölümü dünya çapında bir başarıya imza atacak mı? Prof. Dr. Nesrin Özören ve ekibi özgün bir aşılama yöntemi geliştirdiler ve uluslararası patentlerini aldılar. Şimdi bu yöntemi yeni koronaya karşı aşı geliştirmek için uygulamaya koydular. Ama dertleri de var! Orhan Bursalı sordu, Özören yanıtladı.

Koronavirüs ile ilgili güncel gelişmeler ve araştırmalara ilişkin yazı ve haberlerimiz sürüyor. Biliyorsunuz maske en önemli korunma aracı. Şimdi bilim insanları koronovirüsü yok edecek elektrikli maske ve kişisel koruyucular üzerine çalışıyorlar... Özlem Kayyım Yıldız COVID-19’un beyin, omurilik ve sinir sistemindeki yok açtığı tahribat üzerine yazdı. Ali Akurgal acaba korona günlerinde bilim teknolojiye ara mı verdik diye soruyor yazısında.

Düşünmeyen yozlaşır

Doğan Kuban Hoca, Düşünmeyen Yozlaşır başlıklı yazısında Müslümanlık dünyasında bilim insanı sayısının azlığının yarattığı olumsuzlukları şöyle dile getiriyor: “Bilimsiz ülke yozlaşır. Öğretime politika ve dinin karıştığı ülkelerde diploma bir bilgi garantisi değildir. 2006’da yayınlanan Cambridge Dictionary of Scientists adlı bilim adamları ve bilimsel temalar sözlüğü 1500 bilim adamı arasında 3 tane Müslüman bilim adamından söz eder. Bunlar da 12. yüzyıldan öncedir.”

Doğu’dan Batı’ya Çiçek Aşısı ve Öyküsü isimli makalede Prof. Dr. Kadircan Keskinbora Osmanlı’da çiçek aşısı ve çiçeğin yok edilmesinin öyküsüne değiniyor. Osmanlı Devleti’nde açılan telkîhhâneler (aşı evleri) 31 Haziran 1934’te kapatılarak yerine Refik Saydam Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü açıldı. Ne yazık ki bu kurum artık yok. Çiçek hastalığının dünyada ve ülkemizde yok edilmesine karşın günümüzde son terör olayları nedeniyle oluşan biyoterörizm tehdidi nedeniyle yeniden gündeme geldi.

SARS-CoV-2’nin insan vücudunda yarattığı tahribatı araştırmak için bilim insanları laboratuvarda minyatür organlar ürettiler. Organoid denilen bu mini organlar üzerinde sürdürülen araştırmalar virüsün akciğerlerden karaciğere, böbreklerden bağırsaklara organları istila ederken ne kadar farklı bir yol tuttuğunu ortaya koyuyor. Bu arada 0 grubu kan grubuna sahip olanlarda hastalığı hafif atlatma olasılığı yüksek. Yine başka bir araştırma ise COVID-19’un hastalığı ağır geçirenlerin akciğerlerinde kalıcı hasar bırakma olasılığı yüksekliğine dikkat çekiyor.

Beslenme sayfamızı bu hafta Mendel’in meşhur ettiği bezelyelerine ayırdık. Bezelye mevsiminde olduğumuz şu günlerde bu lezzetli ve besin deposu sebzeyi tazeliğini yitirmeden bol bol tüketmekte fayda var. Tanol Türkoğlu ise sosyal medya yasaklarını irdeledi. Ötekileştirme ve nefret söylemlerinden yola çıkarak...

Evrenin yeni keşifleri

Dünya koronavirüs gündemine boğulmuşken evrenin keşfine yönelik önemli çalışmalar da devam ediyor. Bulunan en eski disk galaksi; astronotların idrarlarını kullanarak çimento yapabileceğine dair ilginç çalışma ve yıldızlararası uzayda bir gezegenin doğumuna dair ilk doğrudan kanıt, evrene bakışımızı netleştiren güncel gelişmelerden yalnızca üçü.

Sovyetler Birliği’nin 1976’daki son Luna (Luna 24) görevinden beri Ay’a ayak basmış ve oradan örnek getirmiş değiliz. Buna karşın uzay bilimciler, o günden bu yana gelişen teknolojiyle birlikte toplanacak yeni kaya örneklerinin eski örneklerle karşılaştırılabileceğini ve evrenin gizemine dair önemli bilgiler elde edilebileceğini düşünüyor. Bu konuda Çin atılım yaptı ve öne geçti. Çin Ulusal Uzay Ajansı’nın (CNSA), Chang’e-5 projesi bu yılın sonlarına doğru başlayacak. Bakalım neler getirecek? Sayfalarımızda...

Roma’nın sonunu bir yanardağ mı getirdi?

Cicero’nun MÖ 42’de suikaste uğraması, Roma Cumhuriyeti’nin (MÖ 510-27) resmi olarak sonuydu. Peki ama bir yanardağ patlaması, bu çöküşü hızlandırmış olabilir mi? Şimdi bilim insanları, geçmişteki uygarlıkların iklim olaylarına nasıl yanıt verdiğinin cevabını arıyor.

ABD’de protestolar devam ederken polisin katılımcıları dağıtmak için kullandığı çeşitli silahlar, protestocuların “kendilerini nasıl koruyabileceği” sorusunu akla getiriyor. İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Meri Taksi Deveciyan, COVID-19’un kuyumculuk sektörü üzerindeki etkisini yazdı.

Virüslerin çoğalabilmeleri için geliştirdikleri ilginç stratejiler, Grönland’da keşfedilen mercan tarlası, fazla kiloların demans riskini yükseltmesi, en büyük elmasların sırrı ve diğer ilginç haberler Nilgün Özbaşaran Dede’nin hazırladığı Araştırma Gündemi sayfalarımızda. Bu haftaki grafik köşemizde, mevcut bazı tıbbi araştırmaları baz alarak gözlerden kulaklara madde madde vücudun bu tarz silahlara karşı nasıl korunabileceğine dair fikirler bulacaksınız.

Hayvanlar Dünyası sayfamızda ise Murat Altaş yine ilgi çekici gelişmeleri derledi. İlki, günümüzdeki köpek cinslerinin atasının kızak köpekleri olabileceği bulgusu, bir diğeri ise yunusların birbirinden avlanma tekniği öğrendiğine dair ilginç çalışma. Yaşadığımız zor günlerde sizin desteğinizle ayaktayız; teşekkür ederiz. Sizin için her hafta dopdolu ve anlaşılır içerikler sunmaya çalışıyoruz. Doğru bilginin yayılması, ülkemizde bilim ve teknolojinin gelişmesi umudunu paylaşıyor ve iyi okumalar diliyoruz.