Buyurun sizi şöyle “hipnoz”a alalım…

Editör ne diyor?

Bilimde inanca yer yoktur. “İyi geldiğine inanıyorum” gibi bir bakışla, ciddi hastalıkları tedavi edemezsiniz. Bu üfürükçülüğe girer. Hasta psikolojisi ile bağışıklığa destek olmak ayrı bir meseledir, yani bir beyinle ilgilidir. Fakat bu bile, inançla olmaz. Uygulama ve deneye dayalı elde edilen büyük ve yeterli ölçüde bir verinin sonuçlarına dayanmak zorundadır. İnsanların, yönlendirici bir teknikle örneğin doğum ve çeşitli ameliyatlarda anestezi ilaçları almadan ağrılarını kontrol edebildikleri gösterilmiştir. Doğum yapan bir kadın “doğum yapıp yapmadığımı bile anlamadım” diyebilmekte.. Şüphesiz herkes için geçerliliği olmayabilir, kendini yönteme rahat bırakabilen kişilerin uygunluğu söz konusu.

Hipnoterapinin tarihi çok eski. Ama şarlatanlıklarla dolu.. Modern tıbbın ilgi alanına girmesi ise çok yeni, ve elde edilen verilerin bir dayanağı var.

Eski bir yayınımızdan: “Hipnozla ‘uyutularak’ doğum yapan 850 kadından yalnızca %4’ü ağrı kesicilere gerek duydu. Başka bir araştırma, hipnozlu deneklerin şiddetli ağrılara, hipnozlu olmayanlardan bir dakika daha uzun bir süre dayanabildiklerini ortaya koydu. Hipnoz konusunda en çok yankı uyandıran araştırmalarından bir tanesi, hipnoz durumunda deneklerin beyin dalgalarının değiştiğini ortaya koydu. Hipnozlu hastalar daha az ilaç kullandıkları gibi, ağrı ve korku düzeyleri de ötekilere göre çok daha düşüktü. Ayrıca ameliyat süresi ile birlikte masraflar da azalmaktaydı..”


Bu kez son araştırmaları konu edinen ilginç bir yazıyı sunuyoruz sizlere Yağmur Kan’ın derlemesiyle.. Ve soruyoruz: Hipnoz edilmek ister misiniz?

Akıl almaz hoyratlık!

Doğan Kuban, mahvedilen, hala kültürümüzün baştacı eski İstanbul’un simgelerinden olan Göksü Mesire yerini, oraya vurulan ilk darbe ve sonrasını yazıyor. Diyor ki: Akıl almaz bir hoyratlık, cahillik, ulusal tarihe saygısızlık..

Büyük eğitim araştırması PISA’nın açıklanan ilk sonuçları üzerine “5 soru 5 yanıt: PISA 2028 ne diyor?

Yazarlarımız, Ahmet Yavuz Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan önce İstanbul’da geçirdiği 6 ayda görüşmediği kimsenin kalmadığını, Vahdettin ile bile 6 kez görüştüğünü yazıyor. Mustafa Çetiner’in, Protein tozlarının işe yaramazlığı üzerine ikinci yazısı. Ali Akurgal, yakın geleceğin çok önemli olaylarını konu edindiği birlikte düşünelim yazı dizisinin son bölümünde “geleceğe bakış bizde kimseyi ilgilendirmiyor, ilgilendirseydi yöneticilerimiz ve ülkemiz çeşitli zamanlarda ortaya çıkan önemli olaylara hazırlıksız yakalanmazdı”, diyor.

Batuhan Sarıcan bilim tarihine damga vurmuş ve bugünü şekillendirmiş büyük coğrafi keşif gezilerinden, Macellan’ın ilk dünya turunun 500. yıldönümünü gündeme taşıdı.

Geçen hafta ilk bölümünü yayınlamıştık: Felsefe zaman içinde bazı konularını yeni doğan bilimlere kaptırıyor. Mesela “Sinirbilim” zihin ve bilinç konularını somutlaştırmaya çalışıyor. Fakat felsefe ile sinirbilim için bir ortaklık olmaz mı, bu konuda yapılan çağrının ikinci bölümü sayfalarımızda.

Merak etme cesaretini gösterin!

“Merak” konulu konferans dizimizin ikincisi, 7 Aralık Cuma günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleşti. Orhan Bursalı’nın sunumuyla, Dr. Derya Gürses Tarbuck moderatörlüğünde gerçekleşen konuşmaya Prof. Dr. Türker Kılıç ve Müfit Akyos da fikir, deneyim ve görüşleriyle katkıda bulundu.

Bir fabrika düşünün, hiç ışık yok ve tamamen karanlıkta üretiyor! Barış Safran, Sanayi 4.0 kapsamında, tamamen otomasyon sistemleriyle donatılmış ve hiç insan varlığına ihtiyaç duymayan böyle bir üretim biçimini ele alıyor. Düş değil, gerçek!

Nüfusbilimci Mümtaz Peker, kentleşmeye rağmen doğurganlıktaki düşüşün durduğunu hatta artmaya başladığını yazıyor. Peki neden? İlginç bir yeni durum.. Erhan Karaesmen’in Bilim ve Sanat köşesindeki konusu Moğlava Kemeri.. Boğaziçi Üniversitesi’nden bir araştırma (Deniz Tahiroğlu): Çocukluk döneminde “hayali arkadaşı” olanlar daha yaratıcı oluyorlar. Sağlıklı Beslenme sayfamızda Turp var! Turp gibi olmanın bir yolu olabilir!

Ve daha onlarca konu, son araştırma gündeminden haberler, vitrindeki teknolojiler, ilginç sorular, haftanın fotoğrafı, grafik bilgi ile dolu bir HBT..

***

HBT bizim geleceğimiz, yarının dünyasına bakıyor. Evimizde, işyerimizde, masamızın üzerinde bir hafta boyunca kalacak ve okunacak bir dergi. Herkes için bir konu mutlak var.

Okuyalım, okutalım, yayalım lütfen..

Gelecek Cuma yeniden buluşmak dileğiyle..