Depreme karşı bilimsel düzgün inşaat yapımına odaklandık

Editör ne diyor?

Odak noktası 80 km. uzaklıkta olan deprem İzmir’in özellikle Bayraklı ilçesini vurunca gözler yine binaların çürüklüğüne çevrildi. Medyada keşke inşaat yapan şirket sahipleri ekranlarda konuşturulsa diye düşündük. İnsani faciayı yaratan şüphesiz ki faylar değildi, fay hareketlerine dayanıksız binalardı.

Biz de bu sayıda depreme dayanıklı bina yapım ve tekniklerine odaklandık.

Japonya bu için ustası. Onca deprem yaşayıp çok büyük kayıplar verdikten sonra Japonlar coğrafya kaderlerini değiştiremeyeceklerine göre faylarla ve depremle sağlıklı yaşamanın yollarını arayıp bulmaya yöneldiler ve çok başarılı sonuçlar aldılar. Orta sayfamızda geliştirdikleri teknikleri okuyacaksınız.


Acaba Türkiye bu yola neden giremedi, giremiyor? İktidarlar sadece büyük yıkımlardan sonra enkaz kaldırma ve yerlerine yeni binalar yaparız düşüncesiyle hareket ediyor? Neden yapılar sakat ve çürük? Ülkemizin bu temel sorununu da Yüksek Mimar Doğan Hasol “bina yapımında çalışan malzeme değil bilgi”, Prof. Dr. Derin Orhon “Deprem öldürmez insan öldürür” yazılarıyla ve bir yapı denetim uzmanımız ve yine inşaat yapımında deneyimli bir inşaat mühendisimizin bizimle paylaştığı notlarıyla, derli toplu bir dosya sunuyoruz.. Hepsi önemli saptamalar ve yazılar, kaçırmayın.

Ali Akurgal “Deprem” yazısında İzmir depreminde kaybettiğimiz insanların sayısı Covid-19’dan 2 günde kaybettiğimizden az ama Covid’i umursayan yok diyor ve yapılması gerekenleri sıralıyor.

Covid-19’da son gelişmeler

Covid-19 pandemisi üzerine son bilimsel gelişmelerden bir demet okuyacaksınız: Bazı insanlarda bu hastalık niçin aylarca sürüyor? Koronavirüsün hane içinde çok daha hızlı ve sessiz yayılıyor olması; ağızdaki hücrelerin RNA haritasının çıkarılması; yapay zeka yardımıyla Covid-19 testi yapılması... Reyhan Oksay derledi.

Mustafa Çetiner “Araştırmalar, maskelerin %85’e kadar koruyuculuğu olabileceği gösterdi, elimizdeki en etkili ve kanıtlanmış önlem” diyerek The Lancet’de yayınlanan son araştırmanın önemini yorumladı.

Özlem Kayyım Yıldız ‘Pandemi, politikacılar ve bilime güven’ yazısında mücadele sürecini bilimsel ve şeffaf biçimde sürdüren ve halk sağlığını öncelikli gören sınırlı sayıda ülkede hastalığın yayılımı kontrol altına alınırken; birçok ülkede ise sistematik inkâr, yönetim yetersizliği ve bilimsel mücadele planının olmamasının önlenebilir ölümlere yol açmaya devam ettiğini yazıyor.

Virüsleri yeni yeni tanımaya başlıyoruz! Virüslerin canlı olmadığına yönelik görüşler, 2003’teki bir dev virüs (girus) keşfi yle birlikte değişmeye başlamıştı. Şimdi yeni bir bulgu, virüslerin enerji ürettiğine ve canlı olduğuna dair fikri pekiştiriyor.

Genetik olarak annenize mi, yoksa babanıza mı?...

İnsanlar genelde çocuklarla anababaları arasında birtakım benzerlikler kurmaya çalışırlar. Peki, gerçekte çocuğa genetik açıdan anne mi, yoksa baba mı daha çok katkıda bulunur? Dergimizde...

Doğan Kuban hoca ‘10 Kasım’dan Geleceğe Bakmak’ yazısında ‘Bizim gelecek için kavgamız iktidar için sahte rejim tartışmalarından çok önce, 10 yıl sonra 90 milyonun karnını doyurmak gibi basit bir ölüm kalım sorunudur. Yanıtı da Atatürk’ün bilim+akıl diye özetlediği davranış mirasıdır’ diyor.

Tanol Türkoğlu kapitalist sistemin yapay zeka ve teknolojileri kullanarak körüklediği tüketim toplumunu spotify örneğinden yola çıkarak sorguladığı Dijital Çarmıh yazısını da atlamayın deriz.

Kerevizin tam bir K vitamini deposu olduğunu biliyor muydunuz? Bir kase çiğ kerevizin içinde 64 mikrogram K vitamini bulunur; bu günlük ihtiyacınızın yarısını karşılar. Kemik sağlığınız için birebir. Beslenme sayfasında.

Biyosemiyotik işaret ve sembollerin biyolojideki yerini inceleyen disiplinler arası bir bilim alanı. Şu sıralar hayli popüler. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Mehmet Ozansoy Biyosemiyotik’i anlatıyor önemini vurgulayarak.

Evrimin Evrimi biliyorsunuz geçen hafta başladığımız yeni yazı dizimiz. Doğa kuramına 13 açıdan yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Mutlaka okumanızı öneririz.

Prof. Dr. Attilla Erdemli Korona Günlerinde Felsefe yazılarını sürdürüyor. “İnsan mekan yaratan bir varlıktır. Arı, karınca, kuşlar ve bir çok canlı kendilerine yuva ya da mekan yaparlar. Fakat hep aynı yuvayı yaparlar. İnsan mekan yapmaz. İnsan mekan yaratır; yarattığı mekanı geliştirir, değiştirir, yetkinleştirir. O bunun olanağına sonsuzca sahiptir. Sürecin atılıma dönüştüğü yer, bireyin bulunduğu yeri bilmesi ve orayı yaşaması, yeniden tasarlamasıdır. Bu İnsanın sonsuza giden olanağıdır. Soru yanıt istiyor: Ben neredeyim?” diyerek...

Yüksek eğitimi olmayan dahi

Bilim tarihinde bu hafta Anton von Leuwenhoek var. Kendi geliştirdiği mercekle bakteri ve diğer organizmaları gözlemleyen Leuwenhoek, bugün “mikrobiyolojinin kurucusu” kabul ediliyor. Hiçbir yüksek eğitimi olmadan İngiliz Kraliyet Akademisi üyesi ve Fransız Bilimler Akademisi sekreteri seçilen dehayı hatırlıyoruz. Batuhan Sarıcan derledi.

Kas hastalığında genetik tedavilerdeki yeni gelişmeleri Prof. Dr. Coşkun Özdemir yazdı.

Koronavirüs salgını, eğitimde dijitale dönüşü de beraberinde getirdi. Hibrit eğitim ise bu sürecin kilit yaklaşımlarından biri. Sömestr gelip çatmışken İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu’na hibrit eğitimi ve nasıl bir dönem geçirdiklerini anlattı.

Yıldızsız en küçük gezegen keşfedilmesi; hidrolik kırmanın havadaki radyoaktivite oranını arttırıyor olması; bilim insanlarının matematik geni bulmaları; ilkel deniz canlılarının karaya nasıl ilk çıktıkları... Nilgün Dede’nin hazırladığı Araştırma Gündeminde...

Ahtapotların avlarını yemeden önce kollarıyla dokunarak tadabiliyorlar. Köpek ve insanın arkadaşlığını binlerce yıl önceye dayandığı biliniyor. Peki nasıl başladı. Hayvanlar dünyası sayfamızda. Murat Altaş derledi.

Sizler sayesinde bu dergi yayımlanıyor.. Desteğiniz ve yaygınlaştırmanızla hayatını sürdürecek. Bilim ve bilimsel düşünce en önemli ihtiyacımız olan alan.. Gelecek hafta yeniden buluşmak üzere, sevgiyle ve bilimde kalın.