Sağlıklı yaşlanmak elinizde ve herkesin bir yaşlanma tipi var. Sizinki hangisi?

Editör ne diyor?

İnsan vücudunun da tüm parçaları aynı otomobilinkiler gibi zamanla yıpranır; ama bazılarının daha hızlı yaşlandığı artık biliniyor. Hangi parçanın ilk önce arızalanacağı bir anlamda piyango gibi. Ve vücudumuzun en yaşlı parçası diğer “daha genç” kısımları da peşinden sürükleyebiliyor. Bu alanda yapılan önemli bilimsel araştırmalar var. Aslında konu genç yaşlı herkesi yakından ilgilendiriyor. Araştırmacılar vücudumuzun 4 ya da daha fazla şekilde yaşlandığını söylüyor. Yaşlanma tipinizin ne olduğunu öğrenirseniz kendinize özgü farklı bir yaşlanma karşıtı strateji kullanarak daha sağlıklı ve uzun yaşama şansını elde edebilirsiniz. Reyhan Oksay hazırladı.

Laik devlet bir ideoloji değildir

Avrupa aydınlanma düşüncesi, Avrupa ve Amerika’da bile gerçekleşmedi. Amerika’da kiliseye gidenler hala %85 oranında. Avrupa halkı, kendi kültür bileşeninden birinin Hristiyanlık olduğunu vurguluyor. Laiklik paganizm değildir. Dini bileşen, monoteist toplumlarda bir yere gitmedi. Yugoslavya'nın parçalanması, yaşayan dini kimliklerin güçlü varlığından kaynaklanır. Laiklik ne kiliseyi boşaltıyor ne Papa’nın haşmetini engelliyor. Kaldı ki devletlerin laik olması, insanların sayısız inanç, hurafe, falcı ya da şeyhin bağımlısı olmasını değiştirmiyor...” Doğan Kuban, bu eski yazısında da önemli saptamaları ile bizlerle.


Yazarımız Ali Akurgal ünlü bilim insanlarımızdan arkeolog Prof. Dr. Ekrem Akurgal’ın oğlu. Babasının 1954 yılında yazdığı bir yazıdan yola çıkıyor. Babası kitabında, biat etmenin, mucit olup yenilik icat etmenin önüne nasıl geçtiğini anlatmış. Oğlu “kesin olan bir şey var, 69 senede biat açısından hiçbir şey olumlu yönde değişmemiş” diyor. Yazı çok önemli.

Mustafa Çetiner de ‘Emek ve bilgi toplumu olmadan yaşamak’ başlıklı yazısında “gelişememiş, uygarlaşamamış, bilgi toplumu olamamış coğrafyalarda insan emeği ve bilgi değersizdir. Emeğin yerini rant, para ve güç alır. Emeğin değersizleşmesi bilginin ve üretimin de gözden düşmesi anlamına gelir’ diyor.

Sadece büyüme odaklı ekonomi politikalarının gezegeni ve insanı tahrip edici olduğu, eşitsizlikleri arttırdığı ortada. Çözüm hem üretici hem tüketici davranışlarını değiştirmede, Peki bunu için neler yapılabilir?

Lale Akarun ‘bilgisayarla görme tarihi’ başlıklı  yazı dizisinin 5.'sinde yüz tanıma teknolojileri  alanında Boğaziçi Üniversitesi araştırmacıları olarak kendi yaptıklarını anlatıyor. Ve zamanından önce yapılmış çalışmaların sanayinin ilgisini çekmediği saptamasını ekliyor.

AB’nin Yapay Zeka Yasası dünyada bir ilk

Yapay zeka (YZ) artık endüstrinin hemen her sektörünü ve hepimizin yaşamımızı ciddi biçimde etkilemeye başladı. İşte bu ortamda, Avrupa Birliği parlamentosunun geçtiğimiz haziran ayında kabul ettiği Yapay Zeka Yasası (EU Artificial Intelligence Act - EU AI Act), yapay zeka araştırma, geliştirme ve uygulamalarına çeki düzen verecek çok önemli bir düzenleme olarak ortaya çıkıyor. Bu çığır açıcı yönetmelik yapay zeka sistemlerinin risklerine odaklanıyor ve bu sistemleri geliştiren, uygulayan ve işletenlerin uyması gereken kılavuz ilkeleri belirliyor. ChatGPT türünden uygulamaları eğitmekte kullanılan verilerin bireysel mahremiyeti ve telif haklarını ihlal etmelerini önlemek de bu ilkelerin en başta gelenlerinden. Erdal Musoğlu’nun kaleminden.

Tanol Türkoğlu’nun da yazısı insanlık-yapay zeka evrimi üzerine. Türkoğlu “Eskiden medeniyet demek yeterli olurdu. Ancak şimdi insan medeniyeti ya da insanlığın kurduğu medeniyet diye ifade etmek gerekiyor. İşte o global medeniyet bir gün yıkılırsa bunun sebebi gerçekten de yapay zekâ mı olacak? Yoksa insanın kendisi mi?” diye soruyor.

Son zamanlarda, organ yetmezliği için kullanılmak üzere domuz ve diğer hayvanlardan üretilen organlarda yine CRISPR teknolojisinden yararlanılıyor. Yiyecek alerjileri üzerine yapılan araştırmalarda alerjik özelliğin kaldırılması için CRISPR teknolojisi kullanılıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Kadriye Sudenaz Korkut, Doruktan Tüfekçi ve Prof. Dr. Kadircan Keskinbora’nın “CRISPR Nedir, Nasıl Geliştirildi?” yazısı...

Kendi ağırlığının 22 katını taşıyabilir böcek büyüklüğünde robot. İnsan dokularına entegre edilebilecek damlacık pil… Yüksek Teknoloji sayfasında.

Bilişsel verimliliğiniz artsın

Güne mis kokulu bir fincan kahve içerek veya güzel bir müzik dinleyerek başlamak bilişsel kapasitesiniz, becerilerinizi ve verimliliğiniz üzerinde olumlu etki yaratıyor. Rita Urgan’dan.

2023 Breakthrough Ödülleri sahiplerini buldu. Tüm maddelerin temelini açıklayan teoriden, kuantum teorisine. Canlı ilaçlardan, Parkinson hastalığının genetiğinin keşfine... Her kazananın 3’er milyon dolar tutarında ödül aldığı 2023’ün en çığır açıcı bilimsel keşifleri açıklandı. Batuhan Sarıcan hazırladı… Travmanın saklı kalması çok daha hırpalayıcı. Peki neden? Kültür Üniversitesi’nden Rahime Atakoğlu Yılmaz’ın yazısı.

Küçük kargalar... Yiyecek için arkadaşlarına sırt çevirse de, aileye bağlı kalıyorlar. Peki neden? Hayvanlar Dünyası’nda. ‘Kule vinç nasıl inip kalkar?’ Meraklı Çocuk sordu Mercan Bursalı yanıtladı. Düzensiz kalp atışının çözümü çikolata mı? Bilim ve Beslenme’de. Kleopatra gerçekten de büyüleyici bir güzelliğe mi sahipti? Bilgi Küpü’nde.

Rüyalar ve kâbuslar

Rüyalar ve kâbuslar gizemlidir, bu konuda hâlâ yeni şeyler öğrenmekteyiz. Rüyalar, beynimizi işler halde tutar, günlük olaylar ile ilgili düşünceleri moleküler düzeyde siler. Hatta, uyanıkken neyin mümkün olduğunu hayal etmemize yardım eder. Meraklı Köşe’de.

Bağırsak bakterileri alternatif enerji kaynağı olabilir mi? Kanser neden genellikle omurgada metastaz yapıyor? Alzheimer’de beyin hücrelerinin neden öldüğü bulundu mu? Ve diğerleri. Nilgün Özbaşaran Dede’nin hazırladığı Araştırma Gündemi’nde.

***

Evet size Bilim Dünyasının kapısını açan seçkilerle ve özgün yazılarla dolu dergiyi sunuyoruz. Dergimizin maddi zorlukları şüphesiz ülkemizde merak eksikliğinden ve insanlarımızın, akademik dünya dahil, bilgiye aç olmamasından kaynaklanıyor. Bakın, Ekrem Akurgal yukarıda toplumun özelliği olarak biat kültürünün icat etmenin önünde engel olduğunu belirtiyor. Mustafa Çetiner’in, Türkiye’nin “bilgi toplumu olamamış coğrafyalarda insan emeği ve bilgi değersizdir” saptaması da bu kapsamda. Doğan Kuban “devletlerin laik olması, insanların sayısız inanç, hurafe, falcı ya da şeyhin bağımlısı olmasını değiştirmiyor” diyor.

Hepimizin bu bağlamda çaba sarf etmesi gerekiyor. Alınacak binlerce kilometre yolumuz var.

Gelecek hafta buluşmak üzere.