Yaşamın sırrı virüslerde mi? HBT iki yıl önceden Nobel’i duyurdu!

Editör ne diyor?

COVID-19 salgınından beri alkol içeren el dezenfektanlarının virüsleri nasıl öldürdüğünü veya dışarda dışarda ne süreyle yaşadıklarını duyuyoruz. Halbuki farklı alanlardan bilimciler “virüsler canlı mı, cansız mı?” diye 100 yıldır tartışıyor. Gelişmeleri yakından izleyenler doğal olarak soruyor; “virüsler canlı değilse, canlı olmayan bir şeyi bu dezenfektan nasıl öldürüyor?” Yok eğer canlıysa, bu bilimcilerin tartıştığı ne?

Kafanız biraz karıştı değil mi? Öyleyse Prof. Dr. Haluk Ertan’a ve yukarıda paylaştığımız cümlelerine biraz kulak verelim. Avustralya’da çalışmalarını sürdüren Ertan’a göre yaşamın sırrının anahtarı virüslerde. Virüslerin doğadaki yerini, virüslerin sahip oldukları metabolik genleri anlatan Ertan’ın söyledikleri hayli ilginç...

2 sıra dışı, inatçı kadın bilimci


Biliyorsunuz geçen hafta açıklanan Nobel Bilim ödüllerini kapağa taşımıştık. Bu hafta bir adım daha öteye gittik ve Nobel kimya Ödülü’nü paylaşan 2 sıra dışı bilim kadının yaşam /bilim öyküsünü ele aldık. Fransız Emmanuel Charpentier ve Amerikalı Jennifer Doudna uzun yıllarını verdikleri bir araştırma alanında güçlerini birleştirdiler ve gen düzenleme tekniğinde devrim niteliğinde bir buluş yaptılar.

İlk kez bir ödül iki kadın arasında paylaşılması, erkek egemen bilim dünyasında önemli bir eşik. Dolayısı ile bu iki kadının yaşamlarına bilimin nasıl girdiği, nasıl yol aldıkları, karşılaştıkları zorluklar ve nasıl aştıkları ayrı öneme sahip. Öğrenecek çok şey, çıkarılacak çok ders var. Ayrıca bir diğer önemli nokta da şu: buluşları iki ucu keskin bıçak gibi... Ayrıntılar sayfalarımızda. Özlem Yüzak hazırladı. Nobel ekonomi ödülü de açıklandı bu arada. Ödülü açık artırma kuramını geliştiren Robert Wilson ve öğrencisi Paul Milgrom kazandılar.

Akıl yolundan gitmeyince

Doğan Kuban hocamız, “Geleceğe hazırlanmak!” başlıklı yazısında akıl ve düşünce güzellemesi yaparak dünyanın ve Türkiye’nin aklın yolundan gitmediği için içinde olduğumuz bunalıma, bugünden yarına bir çare bulunamayacağını öngörüyor.

Müfit Akyos Küresel Yenilik Endeksi ile ilgili yazısını bu hafta da sürdürdü.

Tanol Türkoğlu, Dijita Tabula Rasa yazısında “Zaman yavaşlıyor. Alışkanlıklar güçleniyor. Makine öğrenme algoritmaları (şimdilik) yangına körükle gidiyor” diyor. Ve ekliyor: Yapay zekâ çalışmaları oyunun sonu değil olsa olsa başlangıcı olacak. İnsan vahşiliğiyle bir süre bocalayıp körlüğüne geri dönecek. Sonra yapay zekâda bir “mutasyon” olacak! Bilinçlenmiş! Belki o vakte kadar dünyada ondan başka “bilinçli” bir canlı formu da kalmamış olacak! İnsan kendini çoktan yok etmiş!

Özlem Kayım Yıldız soruyor yazısında: Bizler sahip olduğumuz birçok seçenek arasından seçim yaptığımızı ve özgür iradeye sahip olduğumuzu düşünürüz. Bu bir yanılsama mıdır yoksa katı nöral determinizm, eylemlerimizden sorumlu olmamıza yetecek bir alan bırakmış mıdır?

Mustafa Çetiner pandemi döneminde sosyal medyayı konu aldığı yazısında diyor ki: Gerçeklik döneminde hâkim olan deyiş şuydu; “Düşünüyorum öyleyse varım.” Gerçek ötesi dönemde ise durum şudur; “İnanıyorum, öyleyse haklıyım.” Belki de öncelikle bunun değişmesi gerekiyor.

Kente mi kırsala mı göç?

Kırsaldan kente göç sona bir eriyor? Covid-19 insanları kentsel yaşamdan uzaklaştıracak mı? Arkadaşımız Reyhan Oksay Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Zafer Yenal’a sorularını yöneltti... Yeni dönemin ipuçlarını veriler Yenal..

Koronavirüs ile ilgili son gelişmeleri de Reyhan Oksay derledi: virüsün kimi yüzeylerde 28 güne kadar kalabildiği, ani işitme kaybına yol açabilmesi bir yana şu aralar sıkça tartışılan sürü bağışıklığı olayına uzmanların eleştirileri de var. Sayfalarımızda...

Ne zaman yediğiniz önemli

Bilim ve Beslenme köşemizde yine sağlığımız açısından pratik fayda sağlayacak bir yazıyla karşınızdayız: Ne yediğiniz değil, ne zaman yediğiniz önemli! Sevda Deniz Karali, bilimsel araştırmalara göre hangi gıdaları günün hangi saatlerinde tüketmemiz gerektiğini derledi.

HBT’nin 218. sayısında Prof. Türker Kılıç hoca bize “yaşamdaşlık” kavramını önermişti. Şimdi de bu minvalde yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayız. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Cengiz Aydın, üç sayı boyunca yaşamdaşlık kültürü için radikal iş birliği önererek “Sosyal bilimler nasıl yardımcı olabilir?” sorusunun cevabını arayacak.

Bu haftaki dergimizde sesle ilgili iki önemli haberi bir arada veriyoruz. Fizikçiler, ses dalgalarının “normal şartlarda” saniyede yaklaşık 36 kilometreden daha hızlı hareket edemeyeceğini buldu. Bir diğeri ise bir teknoloji haberi: sıcaklığı sesle ölçen termometre.

İstanbul Kültür Üniversitesi sayfamızda bu hafta, dijital eğitimi fırsata çevirmek için etkili 5 öneri var. İKÜ Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri Daire Başkanlığı İçerik Müdürü Ahmet Aygün Yılmaz, pandemi sürecinin öğrencilerin kendilerini keşfetmeleri, üretken olmaları ve kariyerlerine katkı sağlayacak becerileri kazanmaları için bir fırsat olduğunu söylüyor.

Hayvanlar Dünyası sayfamızda da yine ilgi çekici gelişmeler var: İlki, 40 yıl önce dondurulmuş hücrelerden klonlanan Moğol atları. Bir diğeri ise hem erkek hem de dişi renklerine sahip bir kuşa dair bulgular. Murat Altaş derledi.

HBT hepimizin dergisi, bilimin nabzını elinde tutuyor sürekli olarak. Elbirliği ile HBT’yi çok daha geniş kesimlere ulaştıracağız ve tüm darboğazları aşacağız.

Sevgiyle ve bilimde kalın...