Yerli ve milli üniversite olur mu? Hem hayır, hem de…

Editör ne diyor?

Cumhurbaşkanı bir süredir “yerli ve milli üniversite” kavramıyla oynuyor. Aralığın son haftasında verilen TÜBİTAK Ödülleri töreninde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam tarihinde Abbasiler döneminde bilim ve teknolojide atılan dev adımlara gönderme yaparak, üniversitelerin yerli ve milli olması halinde büyük başarılara imza atılacağına işaret etmişti. Geçen hafta da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki konuşmasında, Boğaziçi Üniversitesi’ni başarısız ilan etti ve nedeni olarak da yerli ve milli üniversite olmadığını varsaydı. “Bizim değerlerimiz...” dedi…

Cumhurbaşkanı’na bu metin yazımında kimler danışmanlık yapıyor bilmiyoruz, ama bu söylem kabul edilebilir değil, doğru değil, tarihsel olarak da tamamen yanlış. Cumhurbaşkanı ne demek istediğini açıklamadığı ve bu iddianın altı tamamen boş olduğu için, biz de bu salt iddia üzerine bir iki söz etmek durumundayız. Bilim dergisi olarak, bu söylem karşısında suskun kalamayız. İki nokta üzerinde duracağız.

İlki, tarihsel olarak Abbasi dönemine ileri görüşlü ve bilgiye bilime büyük önem vererek İslam Altın Çağı’nda yönetim olarak başrolü oynayanlardan, Memun döneminde 832 yılında Bağdat’ta Beytü’l Hikme yani Bilgelik Evi / Bilge Evi açıldı. Cumhurbaşkanı Bilgelik Evi’ne gönderme yapıyor.


Burada eski Yunan’dan sonraki, dünyada en güçlü bilgi ve felsefe hareketiydi. Yapılan işlerden en önemlisi, Antik Yunan’dan felsefe, bilgi, bilim üzerine ne varsa Arapçaya çevrilmesidir. Burası adeta bir bilimler akademisi gibiydi. Ayrıca Çin ve Hindistan’dan da çeviriler yapıldı.

Bu dönemde, İslam bilginleri, araştırmacıları yetişti. Coğrafya, gökbilim, matematik üzerine ileri derecede bilgiler üretildi ve kullanıldı. (Bu faaliyetin bir Türk etkinliği olmadığını da belirtelim!)

Yani Bilge Evi’nde “yerli ve milli” bilim yapılmadı. Evrensel bilime olan açlık çevirilerle giderildi ve yine evrensel bilim araştırıldı. Bir “yerli ve milli” gökyüzü olmadığı gibi, “yerli ve milli” coğrafya da, matematik de, cebir de, kimya da, toplum bilimleri de yok.

Bilimin konuları evrenseldir, mecburi olarak! Fizik, kimya, matematik, mühendislik, toplum bilimleri, uzay, yerküre, insan… Hepsi evrensel ortak yasalara tabidir. “Milli değerlerimize uygun bilim” diye bir şey yoktur... Boğaziçi Üniversitesi ülkemizin başarılı üniversitelerinin önde gelenlerindendir. Hem bilime hem de BÜ’ye haksızlık yapılmamalı.

***

Acaba Cumhurbaşkanı şunu mu demek istiyor: Üniversitelerimiz ülkemize önemli katkılarda bulunacak bilim ve teknoloji üretemiyor... Bakın İslam tarihinde bir zamanlar ne güzel üretimler vardı...

O zaman tamam, tartışmanın bu boyutunda doğruluk payı vardır ve bunu tartışalım. Neden acaba? Bu konuda söyleyecek çok şeyimiz vardır ve bunun bir kısmı da 15 yıllık sürekli yönetime aittir. Mesela bilimde siyasi ayrımcılık var mı yok mu? Rektör atamalarında liyakate mi önem veriyor, yoksa siyasi bağlılığa mı? Üniversiteler ne kadar özerk, ne kadar mali özerk? Onların önüne ulusal bilim ve teknoloji hedefleri koyuyor mu iktidar? Ülkemizde akademik özgürlükler, akademik liyakat değerlendirmeleri yeterince var mı? Ve daha pek çok şey.

Ali Akurgal, ülkemizin gözde teknoloji üreten ve sorun çözen yaratıcılarındandır. Mühendis kafası “çözülebilecek her şeye çözüm vardır” biçiminde çalıştığı için, hayata olumlu bakar. Çok önemli bir buluşunu yakında açıklayacağız…

Ama bugünkü yarısında karamsar, diyor ki: Beyin göçü, şimdilerde bir beyin kaçışına dönüştü. Artık değerini bulmak için değil, sırf düşünebilmek için yurt dışına gidiliyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu sese kulak verebilir misiniz, nedenlerini merak eder misiniz, bilmiyoruz.

5 üniversite ve 130 milyar $

Şimdi, Cumhurbaşkanı ve danışmanlarıyla bir bilgi paylaşalım: ABD'de en büyük vakıf fonuna sahip 5 üniversitenin fonlarının toplam piyasa değeri 130 milyar doların üzerinde. Vakıf fonlarının piyasa değeri büyüklüğü 1 milyar doların üstünde olan 95 üniversite var ABD’de. İşte 6’sı: Harvard, Yale, The University of Texas System, Princeton, Stanford, MIT… Kaynak: https://public.tableau.com/profile/larry.jerome#!/vizhome/shared/T2F6F47Y3

Bilim üretimi, özgürlük, kaynak, ulusal hedefler, ortam gerektirir ve evrenseldir.

Neler var?

Dergimizde çok önemli haber ve değerlendirmeler var. Ana konuya önem verdiğimiz için, dergimizin içindekilere bir göz atın. Bir yenilik olarak, Prof. Cem Say ile yaptığımız “yazarlarımızı tanıyalım” bağlamında söyleşiyi anımsatmak isteriz... Tabii, Haluk Eyidoğan’ın Atatürk Barajı’nın deprem ürettiği üzerine yazısı önemli. Pi sayısının çok değişik öyküsü ve Arşimet’in kafasının uçuruluşu, Totan’ın kaleminden. 2017’de uzayla ilgili 14 önemli olayı gündeme getiriyoruz. Beslenme’de yumurta üzerine her şeyi de anımsatırız…

Ülkemizin geleceğinin kurulması zorunlu olan bilim üzerine her şey, her hafta dergimizde... Acaba yayılması ve okunması için yeterince gayret sarf ediyor muyuz?

Sevgilerimizle, haftaya buluşmak ümidiyle...