40’lı yaşlardan itibaren erkeğin beyin sağlığı – 2

Öne Çıkanlar Sağlık
40’lı yaşlardan itibaren erkeğin beyin sağlığı – 2

İlk bölümünü geçtiğimiz hafta sunduğum ‘40’lı yaşlardan itibaren erkeğin beyin sağlığı’ konusunda düşünmeyi dört bölüme ayırmış ve ilk üç maddeyi anlatmıştım. Bu hafta ise 4. bölümden devam ediyorum.

4. Kırklı yaşlarda beyin ve nörozihin (Connectome) sağlığı

Kırklı yaşlarda beyin sağlığını geçtiğimiz hafta anlattığım, bilimsel yöntemdeki değişiklikler doğrultusunda ana hatları ile iki kümeye ayıralım:


a- Biyolojik organ olarak bedenin sağlayan bu organik yapının genetik, biyolojik hastalıkları
b- Beynin yaşantı üretebilme becerisindeki hastalıklar

Aslında nörozihin, biyolojik anlamda beyni de kapsar. Hastalık tanımını da burada yeniden gözden geçirmek gerek. Bağlantısallık bilimine göre hastalık yaşantı üretememe ya da yaşamın akışına uyumlu yaşantı üretememe durumu olarak tarif edilmeli. Sözgelimi 2-3 yaşında, çevresiyle iletişimi sorunlu bir çocukta, sorun biyolojik nitelikte, beynin işitme sinirindeki yapısal bir hastalık olabilir, işitmenin sinir yolları sağlam ama otizm gibi bir bağlantısallık hastalığı olabilir ya da ailedeki şiddetli sorunlara karşı çocuğun geliştirdiği bir savunma olabilir. Birinci ilk gruba, diğerleri ikinci gruba örnektir.

Yaşamın akışına uyumlu varoluşu üretememe, beynin yapısal bir sorununa bağlı olabilir. Örneğin bir anevrizma kanaması sonrasında gelişen beyin dokusu yıkımına bağlı konuşma yetisinin sözgelimi yaklaşık 100 kelimeye sınırlanması bozukluğu ve bunun sonucunda oluşan yaşantı oluşturma engeli daha kolay anlaşılır. Ama içinde bulunulan kültür ağında çoğu zaman kişinin ya da onun adına başkalarının yaptığı yanlış seçimlerin sonucunda sözcük dağarcığının 100 kelimeyle sınırlı kalması da nörozihnin bir bağlantısallık hastalığı olarak kabul edilmelidir. Sebepleri çok farklı da olsa konnektomun yapısal niteliği açısından benzer ‘enformasyon işleme hastalıkları’ olarak düşünülebilirler.

İşte daha çok yaşam dediğimiz enformasyon ağı içindeki varoluş seçimlerine bağlı ‘nörozihin=konnektom sağlığı’ 40 yaşın, belki de, yaşam kalitesini belirleyen en önemli sağlık alanıdır. Ne demiştik ‘İnsan üç kez doğar: İlkinde annesinden, yirmilerinde seçimlerinden ve kırkla- rında hatalarından’. Bunu düzeltelim, çünkü kırklı yaşlarda çağdaş insan artık daha çok kendi seçimlerini yapabilir hale gelmiştir: ‘İnsan üç kez doğar: İlkinde annesinden (genetik), yirmilerinde kültürün kendisi için yaptığı seçimlerden (epigenetik) ve kırklarında kendisinin yaptığı se- çimlerden (bağlantısal bütünsellik içinde varoluş)’.

Bacon-Descartes-Newton kültürünün kırk yaş insanı çoğu zaman yaşam kalitesini artıracak yöntemleri, daha bilinir olarak gözüken biyolojik anlamdaki beyin dokusu sağlığında arar. Oysa yanıt beyin dokusu sağlığından ziyade, enformasyon işleyen bir sistem olarak yaşam ağının içinde var olup yaşantı üreten zihin bağlantısallığında olabilir. Beyin sağlığı için, beynin erken yaşlanmasını önlemek için öneri isteyenler mesela, ‘Covid-19’a karşı kelle-paça’ ya da ‘zeki kalmak istiyorsanız Omega-3’ tarzında hazır reçete arayışında olabilirler, çünkü neo-liberal kapitalist ekonominin global tüketicileri olarak ‘sahip olma’ isteğimizi körükleyenlerin ‘aydınlattığı’ yerde arayıştayız. (Bağlantısal bütünsellik bilimsel yöntemi ve onun geliştirmekte olduğu yaşamdaşlık kültürü belki bize yanıtları nerede arayacağımızı gösterebilir.)

Beyin Dokusunun Yaşlanma Süreci ve Bununla İlişkili Hastalıklar konusunda yararlı olduğuna inandığım Türkçe yayınların kısa içeriklerini sizlere sunuyorum:

1) Yaşlanma ve Yaşlılıkla İlgili Nörolojik Hastalıklar (Keskin ve ark., 2016)

Meslektaşlarım Ahmet Onur Keskin, Gülgün Uncu, Anıl Tanburoğlu, Demet Özbabalık Adapınar’ın 2016 yılındaki derlemeleri yaşlanma, yaşlılık, demans, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, inme anahtar kelimeleri konusunda ve aşağıdaki özetle yazılmış.

Yaşlanma, karmaşık bir biyo-psiko-sosyal süreçtir. (...) Yaşlılıkta, nörodejeneratif hastalıkların ve inmenin insidansı artar. (...) Yaşlının kognisyonunda eskisine göre fark edilen bir azalmanın, yaşlılığın normal bir sonucu mu yoksa Alzheimer hastalığı gibi bir nörodejeneratif hastalığın erken belirtisi mi olduğunu cevaplamak giderek daha önemli hale gelmektedir. Bu derlemenin amacı, yaşlılık ve yaşlılığın sinir sistemi üzerine olan etkilerini özetlemek ve yaşlılıkta belirgin olarak insidansı artan hastalıkları belirleyip, bu hastalıkları genel bir bakış açısıyla değerlendirmektir.

2) Beyin Yaşlanmasının 16 Sebebi (CNNTürk, 2016)

Bu yazıda beyin sağlığı konusunda ‘hap bilgi’ arayışındakiler için Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ Hocanın güzel özetleyip sunduğu 4’ü genetik 16 risk faktörünü bulacaksınız.

“1. Ailenizde Alzheimer hastalığı ya da herhangi bir türden bunama (demans) hastası varsa!

2. Alzheimer, demans ya da bunama ile ilgili yapılan genetik testlerde annenizden ya da babanızdan gelen 19. kromozomunuzun hastalık taşıdığını söyleyen tek APOE4 ya da her ikisinden gelen çift APOE4 gen parçacıklarınız varsa!

3. Ailenizde uzun yıllardan beri tedavi görmekte olan bir şizofreni ya da depresyon hastası varsa!

4. Şizofreni, depresyon, tanıları aldıysanız!

5. Bilinç kaybına neden olan tek, bilinç kaybına neden olmasa da birkaç kez kafa travması yaşamışsanız!

6. Uzun zamandır alkolle aranız iyi ise!

7. Sigara içiyorsanız!

8. Şeker, tansiyon ve yüksek kolesterolünüz varsa!

9. Eğer kalp hastasıysanız ya da bir kalp atağı geçirmişseniz!

10. Bir beyin damar hastalığı geçirdiyseniz!

11. Tiroid beziniz yeterli çalışmıyorsa!

12. Kansızlık varsa ve kanınızda B12 vitamini düşükse!

13. En az haftada 2 kezden ortalama olarak da 30 dakikadan az egzersiz yapıyorsanız!

14. Tuz ve karbonhidrattan zengin besleniyorsanız!

15. Çalıştığınız işte ya da evde yeni şeyler öğrenmiyorsanız!

16. Okula gitmediyseniz ya da okulu bitirdikten sonra kitap sayfası açmamışsanız!

Beyninizin erken yaşlanmasına göz yumuyorsunuz.”

3- Predicting mortality from 57 economic, behavioral, social, and psychological factors. (Mortalitenin 57 ekonomik, davranışsal, sosyal ve psikolojik faktör ile tahmin edilmesi) (Puterman ve ark., 2020)

Bu yazıyı hazırladığım günlerde, “En az 6 yıl takipleri sonucunda kaybedilen 13.611 kişinin, vefat nedeni ne olursa olsun, ölümleriyle ilişkili olabilecek 57 ekonomik, davranışsal, sosyal ve psikolojik faktörün” araştırıldığı önemli bir çalışma yayınlandı. (Bu 57 faktörün etkilerini gösteren tablonun tamamının Türkçeleştirilmiş halini Prof. Dr. Murat Binbay’ın kitabında sunuyorum.)

Bu yazıda en olumsuz faktörler olarak şunlar saptanmış (sırasıyla):

• Sigara içmek
• Boşanmış olmak
• Aşırı alkol tüketimi
• Fakirlik
• İşsizlik
• Geçmişte sigara kullanmış olmak
• Yaşamdan yeterince tat alamıyor olmak
• Hiç evlenmemiş olmak
• Gıda yardımı geçmişi
• Yaşama karşı olumsuz tavır
• Aile fertleri ve çocuklarla olumsuz ilişkiler

Kırklı yaşlar ve sonrasının tatminkar geçebilmesinin nasıl mümkün olabileceğini bir nörobilimci gözüyle sunmaya ve sizleri bağlantısal bütünsellik bilimini ve yaşamdaşlık kültürünü seçmeniz için beyin ve nörozihin sağlığı üzerinden ikna etmeye çalıştım.

İnsanoğlu aydınlanma ile ‘birey’ olmayı, ulus devlet ile ‘yurttaş’ olmayı, sonra vergi ödeyen ‘vatandaş’ olmayı, neoliberal kapitalizm ile ‘global tüketici’ olmayı öğrendi. Uygarlığımızın geldiği kavşak döneminde de seçeneklerden biri ‘yaşamdaş’ olmayı öğrenmesi.

Yaşamdaşlığın; merak, iyilik ve yaratıcılık üçlüsü üzerinden Spinoza’nın anlamak ve bilmek sevincine uzanan akıcılığının (Balanüye, 2017); dönüşmek zorunda olan uygarlığımızın, sahip olmak için çok çalışkan ve çok zeki olmak düsturunun üzerine eklemlenmesini dilerim.

Prof. Dr. Türker Kılıç